ŞER’İYYE SİCİLLERİNDE KOCAELİ

Madde no:1445

Osmanlı Dönemi İzmit Mahkeme Kayıtları

Osmanlı yönetimi kuruluşundan itibaren taşraya iki yönetici göndermekteydi. Bunlardan biri bey (beylerbeyi, sancakbeyi), diğeri de kadıdır. Bey, yürütme erkini, kadı da yargı erkini temsil etmekteydi. Bu çerçevede Osmanlı toprakları eyalet-sancak-nahiye adı verilen askerî-idarî birimlere ayrılmış, aynı zamanda bu şekilde ayrıma tabi tutulmuş yerlerde kaza denilen adlî-idarî birimler oluşturulmuştur. Kazanın başındaki kadının birçok görevi vardı. Bunların ilki merkezden gelen talep ve emirleri yerine getirmekti. Vergi konulması ve toplanması, sefer sırasında erzak temini ile yolların ulaşıma açık olması, diğer görevlilerle birlikte asayişin sağlanması söz konusu görevlerin başında gelmektedir. Ayrıca, vakıf kurulması için gereken vakfiyeleri onaylamak ve vakıfların denetlemek sorumlulukları arasındaydı.

Kadının ikinci görevi yargılama idi. Hâkim veya hâkimü’ş-şer’ olarak da adlandırılan kadı, başında bulunduğu kazanın halkı arasında meydana gelen dava ve anlaşmazlıkları şer’î hükümler, kanunnameler ve örf çerçevesinde şekillenmiş olan Osmanlı hukukuna göre karara bağlamakla mükellefti. Söz konusu davalar arasında iftira, zina, hırsızlık, yol kesme, içki içme, isyan, kısas, diyet, tazir davaları bulunmaktaydı. Ayrıca evlenme, boşanma, velayet, nafaka tayini, yetim mallarının korunması, miras taksimi, vasiyet davaları da yetki alanına girmekteydi. İlmiye sınıfına mensup olan kadı, sadece bulunduğu kazanın en önemli hukuk ve idare adamı değil aynı zamanda ahalinin istek ve sorunlarını devlete ileten temsilcisi konumundaydı.

Kadının üstlendiği görevlerden üçüncüsü beledî hizmetlerin yerine getirilmesi ve denetlenmesidir.

Çarşı ve pazarın denetlenmesi, ilgili esnaf örgütünün önderleriyle fiyatların tespit edilmesi, lonca düzeninin sağlanması, esnaf ve sanatkârların denetlenmesi, imar işlerinin usulünce yürütülmesi bu görevler arasındadır. Kadının üzerinde durulması gereken son görevi ise noterlik işleridir. Her türlü alım satım işlemi kadı tarafından onaylanır ve bunun karşılığında harç ödenirdi. Merkezden gönderilen ferman, berat gibi belgelerin dışında kadılar görev ve sorumlulukları nedeniyle çok çeşitli belgeler düzenlerdi. Narh defteri, tereke defteri, ilâm, hüccet, arzuhal gibi belgeler bu gruba örnek olarak gösterilebilir. Kadıların temel görevlerinden biri de merkezden gönderilen belgeler ile kendi düzenledikleri belgelerin kadı sicili ya da şer’iyye sicili adı verilen defterlere kaydedilmesini sağlamaktı.

Tek nüsha halinde düzenlenen bu defterler Osmanlı şehir tarihinin temel kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Tüm kazalarda olduğu gibi İzmit kazasında da şer’iyye sicillerinin düzenli olarak tutulmuş olması gerekmektedir. Ancak yangın, sel, deprem, yolsuzluk, sabotaj, düşman işgali gibi çeşitli nedenlerle İzmit şer’iyye sicillerinin tamamı günümüze ulaşmamıştır. Bugün elimizde bulunan defter sayısı ondur. Bu siciller şunlardır:

Bu defterlerden ilki olan 1452 numaralı İzmit şer’iyye sicili genel olarak H. 1220-1230 ila M.18051815 yılları arasında düzenlenmiş belgeleri kapsamakla beraber defterde, H.1210 M. 1795 yılına ait bir belge ile H.1231 M. 1816 yılına ait iki adet belgeye daha rastlanmıştır. Bu uygulama, zaman zaman başka kazalara ait şer’iyye sicillerinde de rastlanan bir durumdur. Adı geçen defter 73 varaktan oluşmaktadır. 1453 numaralı defterde H. 1261-1264/M. 18451848 yıllarına ait belgeler yer almakta ve 94 varaktan müteşekkildir.

1454 numaralı sicil H. 1278-1281/M. 1861-1865 yılları arasında düzenlenen kayıtları içermekte ve varak sayısı 77’dir.

97 varaktan oluşan 1455 numaralı defter ile 98 varaktan oluşan 1456 numaralı defter ayrı birer şer’iyye sicili olmalarına rağmen her ikisi de H. 1312-1318/M. 1894-1901 yılları arasında düzenlenen belgelerden oluşmaktadır.

1457 numaralı İzmit şer’iyye sicili H. 1318-1323/ M. 1900-1906 yılları arasındaki belgeleri kapsamakta ve toplam 98 varaktan meydana gelmektedir.

98 varaktan oluştuğu görülen 1458 numaralı defter H. 1323-1326/M. 1905-1909 arasındaki kayıtları içermektedir.

1459 numaralı defterde H. 1326-1328/M. 19081911 yılları arasında düzenlenen belgeler yer almaktadır. Adı geçen sicilde 102 varak bulunmaktadır.

1460 numaralı defter de H. 1326-1328/M. 19081911 yıllarını kapsamaktadır. Bu defterin varak sayısı ise 98’dir.

İzmit şer’iyye sicillerinin sonuncusu olan 1461 numaralı defter H. 1328-1329/M. 1910-1911 tarih aralığında düzenlenen belgelerden oluşmaktadır. Bu defterde de 98 varak mevcuttur.

İzmit’e ait ilk defter, bir sicilde olması gereken belge türlerinin neredeyse tamamını içermektedir. Defter incelendiğinde, ferman, berat, vakıf muhasebe defteri gibi vakıflarla ilgili kayıtlar, salyane ve masraf defterleri, tereke defterlerinin yanı sıra, vasi tayini, alacak ve verecek anlaşmazlıkları nedeniyle tutulmuş hüccetlerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak sonraki defterler mahkemenin niteliğinin değişmesinden dolayı içerik bakımından da değişime uğramıştır. II. Mahmut devrinde ve onu izleyen dönemde yargı alanında meydana gelen gelişmeler yargı organlarının yapısal olarak değişimine neden olmuştur. Bilindiği üzere, Tanzimat öncesinde kadılar yargı gücünü tek başına temsil etmekteydi. Söz konusu düzen, II. Mahmut döneminde yapılan düzenlemelerle değişmeye ve kadıların yetkisi kademeli olarak azalmaya başlamıştır.

Bu gelişmelerden ilki 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasıdır. Yeniçeri zabitlerinin asayişin sağlanmasında kadıya yardımcı olmalarının son bulmasıyla kadıların mülki görevleri de sona ermiştir. Ertesi yıl İhtisap Nezareti’nin kurulmasıyla vergilerin toplanması, çarşı pazarın denetlenmesi gibi beledi görevleri, Evkaf Nezareti’nin teşekkülü ile de vakıflar üzerindeki denetim ve kontrolü ortadan kalkmıştır.

1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra şer’î mahkemelerin yeniden düzenlendiği anlaşılmaktadır. İlk olarak 1867’de belli alanlarda yetkili olacak mahkemeler kurulmasına yönelik düzenlemeler yapıldı. Aynı yıl çıkarılan Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Nizamnamesi ile şer’î mahkemelerin hukuk-ı şahsiyye dışındaki davalara bakamayacağı kararlaştırıldı. Hukuk-ı Şahsiyye, aile, miras, şahıslara karşı işlenen suçlar ile bunlara verilecek cezaları kapsamaktaydı. Yine aynı yıl yayımlanan Şûrâ-yı Devlet Nizamnamesi şer’î mahkemelerin yetkilerini bir kez daha tırpanladı. Böylece idari yargı ile ilgili davalar bu mahkemelerin yetki alanından çıkarılmış oldu. 1870’de Nizamiye Mahkemeleri’nin kurulması ve ertesi yıl bu mahkemelerin tüm imparatorluk çapında örgütlenmesiyle şer’î konuların dışındaki bütün yetkileri elinden alınan şer’î mahkemelerin etkinlik alanı iyice azaldı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yapılan düzenlemelerle şer’î mahkemelerin yapısı değiştirildi. İlk olarak 1913 yılında çıkarılan Kanun-ı Muvakkat ile bir yandan şer’î mahkemelerin görevlerinde değişikliklere gidildi. Kadıların sınırlı süre görev yapma usulü kaldırıldı ve kadı olabilmek için 25 yaşını doldurma şartı getirildi.

1916’da yapılan bir düzenleme ile kazaskerlik ve evkaf mahkemeleri de dahil olmak üzere bütün şer’î mahkemeler Adliye Nezaretine bağlandı. Üç yıl sonra adı geçen mahkemeler tekrar Şeyhülislamlık makamına bağlanmışsa da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından kısa bir süre sonra 1924 yılında çıkarılan kanunla şer’î mahkemeler kapatılmıştır. Böylece bu mahkemelerde alınan kararlara ait kayıtların bulunduğu şer’iyye sicillerinin tutulması uygulaması da son bulmuştur.

İzmit sicilleri, Adapazarı’na ait müstakil siciller bulunmadığından bugün ayrı bir il olan Sakarya ve ilçeleri hakkında araştırma yapmak isteyenler için de önem arz etmektedir. Belge sayısı İzmit kaza merkezi ile ilgili olanlar kadar olmasa da Adapazarı, Geyve gibi o dönemde Kocaeli’ne bağlı yerleşim yerleri ile ilgili çok sayıda belgeye rastlamak mümkündür.

İzmit şer’iyye sicillerinde bulunan belgelerin içerik ve türleri yukarıda anlatılan gelişmelere bağlı olarak değişmiş ve sadece aile hukuku ile ilgili belgeleri içerir hale gelmiştir. Bütün bunlara rağmen toplum yapısını anlamak için vazgeçilmez kaynaklardan biri olma özelliğini sürdürmüştür. İzmit’te yaşayan ailelerin ne kadarının çocuksuz olduğu, ortalama çocuk sayıları, bu ailelerdeki çok eşlilik oranı ile servet düzeyi sicillerden elde edilebilecek konuların başında gelmektedir.

KAYNAKÇA

Ahmet Akgündüz, “İslam hukukunun Osmanlı Devleti’nde Tatbiki: Şer’iye Mahkemeleri ve Şer’iye Sicilleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 9, 2009, ss. 13-48; Ayhan Alper, 1452 Numaralı İzmit Şer’iyye Sicilinin Değerlendirilmesi ve Transkripsiyonu, Kafkas Üniversitesi SBE Yayımlanmamış Y. Lisans Tezi, Kars, 2013; İlber Ortaylı, “Osmanlı Devleti’nde Kadı”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. XXIV, ss. 69-73; İlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti’nde Kadı, Kronik Kitap, İstanbul 2020.

Ümit EKİN