ŞADİYE MEVEDDET KADINEFENDİ (MÜVEDDET)

Madde no:1429

VI. Mehmet’in Eşi, II. Kadınefendi, Şehzade Mehmet Ertuğrul’un Annesi

Şadiye Meveddet, 12 Ekim 1893 tarihinde İzmit’e bağlı Derbent’in Hikmetiye köyünde bir ahbaz kızı olarak dünyaya gelmiştir. Kato Davut Çıhçı (Çıhba, Çiftçi) ve Ayşe Hanım’ın kızları olan Şadiye, 9 yaşında gelince halası Habibe Hanım tarafından Dolmabahçe Sarayı’na alınmıştı. Burada Osmanlı saray geleneğine göre adı Meveddet olarak değiştirilmiş, ardından Çengelköy Sarayı’nda Şayeste Hanım’ın hizmetine verilmişti. Şehzade Vahdettin, Ağabeyi II. Abdülhamid’in uzun padişahlığı sırasında, Çengelköy’de yaptırdığı köşkünde münzevi bir hayat yaşıyordu. İlk evliliğini bu dönemde, ablası Cemile Sultan’ın sarayında görüp beğendiği Emine Nazikeda Hanım ile yapmıştı. Cemile Sultan, çok sevdiği Nazikeda üzerine başka bir eş almaması şartı ile Vahideddin’in talebini kabul edeceğini bildirdiğinde ablasının şartını kabul etmesine rağmen, bu evlilikten Sabiha Sultan ve Fatma Ulviye Sultan dünyaya geldikten sonra doktorların tıbben bir daha doğum yapamayacağı bildirilmesi üzerine eşinin de rızasını alarak Şadiye Meveddet ile 24 Nisan 1911’de evlenmişti. Bu evlilik sonucunda Vahdeddin’in tek oğlu olan 5 Ekim 1912’de Şehzade Mehmet Ertuğrul dünyaya gelmiştir. 1917 yılı ağustosunda Şehzade Vahdettin’in eşi Şadiye Meveddet hanıma birinci rütbeden şefkat nişanı verilmiştir. Vahdeddin’in 1918 yılında padişah olması ile Meveddet Hanım İkinci Kadınefendi unvanını almıştı.

Şahsına ait sadece birkaç kişinin anılarında adı geçen Şadiye Meveddet’in kişiliği hakkında şu sözler edilmiştir: “Meveddet Hanım pek çekingen, iyi kalpli kimsenin işine karışmayan, kimseleri üzmemeye gayret gösteren, herkese daima fazlasıyla iyi davranan bir hanımdı. Bu yüzden Nazikeda Kadınefendi ile Meveddet arasında pek sıkı bir dostluk bağı kurularak iyi geçinmeye başlamışlar”. Görüntüsü hakkında ise şu bilgiler verilmiştir: “Meveddet kadınefendi uzun boylu, mavi gözlü, kumral saçlı, beyaz tenli güzel bir kadındı”. Kendisinin saray halkı tarafından sevildiği de şu sözlerden anlaşılmaktadır: “Şadiye Meveddet, Sultan Vahdeddin’in kızları ve torunları tarafından çok sevilir hatta kendisine “Mini Anne” diye hitap edilirdi”. Literatürde hakkında çok az şey bulunan Şadiye Meveddet Hanım, elli sekiz yıllık ömrüne birçok olay sığdırmıştır. Doğup büyüdüğü devletin padişahı ile evlenip önce Kadınefendi unvanına sahip olmuş daha sonra da sahip olduğu topraklardan sürgün edilmiştir.

Vahdeddin’in ülkeyi terk etmesinden sonra Yıldız Sarayı’ndan ayrılarak Fer’iye Sarayı’na taşınmak zorunda kaldı. İki yıl boyunca yaşadığı Fer’iye Sarayı’nda pek de hoş karşılanmayan Meveddet Hanım, oğlunun hasreti ile sık sık hastalandı. 10 Mart 1924’te vapur ile başlayan sürgün hayatının ilk yılları San Remo’da Vahdeddin ile geçmişti. Sürgünde kaldıkları Villa Magnolia’nın bahçesinde sade bir hayat sürmüştür. Vahdettin’in vefatından sonra üvey kızı Ulviye Sultan ile bir süre Fransa’da kaldı. Bir ara Paris’e gidip geri döndü ama daima üvey kızının ve daha sonra bir müddet de Mediha Sultan’ın oğlu Sami Bey’in villasında kaldı. 1929’dan itibaren İskenderiye’de oturmaya başladı. İskenderiye’de Eminpaşazade Şakir Bey ile 2 Mayıs 1932 tarihinde ikinci izdivacını yaptı, ancak 28 Şubat 1936 tarihinde boşandı. Doğup büyüdüğü topraklara dönebilmek için düzenlenmiş bir evlilik yapıldığı düşünülen Şadiye Meveddet, böylece haneden mensubu olmaktan çıkmıştı. Oğlu Mehmet Ertuğrul’un 1944 senesindeki ani vefatı Meveddet Kadınefendi’yi ruhen harap etti. Dört sene kadar İskenderiye’de kaldı. 25 Nisan 1949 Pasaport ve Vatandaşlık kanunu ile sürgünden dönmeyi başaran Şadiye Meveddet bir süre Şişli’de kaldıktan sonra Çengelköy Sarayı’na yerleşti. 13 Haziran 1949 yılında Türk vatandaşı olup Meveddet Çiftçi adını aldı. Onun ülkeye dönüşü gazetelerde de yankı buldu. 12 Temmuz 1949 tarihli Cumhuriyet gazetesi de “Eski Padişah Vahdettin’in karısı yurda dönüyor” başlığıyla bu haberi kamuoyuna duyurmuştur. Haberde, “İzmit doğumlu Şadiye Meveddet Çiftçi’nin 5370 sayılı yasanın 1. maddesi gereğince Türk vatandaşlığına alınmasına hükümetçe karar verildi” denilmektedir. Akşam gazetesi ise aynı tarihli nüshasında haberi ikinci sayfada “Vahdettin’in Eşi” başlığıyla küçük bir haber olarak vermiş, Padişah Vahdettin’in eşi Şadiye Meveddet Çiftçi’nin Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığına alındığını duyurmuştur. Yeni Sabah gazetesi bu haberi “Hanedana Mensup Kadınlar, Vahdettin’in eşi Türk vatandaşlığına kabul edildi” başlığıyla ilk sayfasında duyurarak, Meclisin sakıt hanedan üyeleriyle evlenmiş, fakat kocaları ölmüş kadınların ülkeye girişlerine izin veren kanunun kabulünden sonra, kanunun ilk olarak “bu kadın”a (Şadiye Meveddet Çiftçi) uygulandığını yazmıştır. 12 Temmuz 1949 tarihli Ulus gazetesi ise “Vahdettin’in Eşi Türk Vatandaşlığına Alındı” başlığı ile haberi ikinci sayfadan duyuruyordu. Haberde, “Vahdettin’in eşi Davut kızı 1312 İzmit doğumlu Şadiye Müveddet Çiftçi’nin Türk vatandaşlığına alınması Bakanlar Kurulunda kabul edilmiştir.” deniliyordu.

Meveddet Kadınefendi Çengelköy Sarayı’nın küçük bir odasında 1951 yılında vefat etmiş, Çengelköy Kabristanı’na defnedilmiştir.

KAYNAKÇA

T. C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivi (BOA), MV. 258/7; İ. DUİT, 6/149; İ. DUİT, 6/150; Leyla Açba, Bir Çerkes Prensesinin Harem Hatıraları, Timaş Yayınları, İstanbul, 2010; M. Çağatay Uluça, Padişahların Kadınları ve Kızları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1992; Murat Bardakçı, Şahbaba: Osmanoğulları’nın Son Hükümdarı VI. Mehmed Vahidedin’in Hayatı, Hatıraları ve Özel Mektupları, Pan Yayıncılık, İstanbul 1998; Murat Bardakçı, Neslişah: Cumhuriyet Devrinde Bir Osmanlı Prensesi, Everest Yayınları, İstanbul, 2011; Harun Açba, Kadınefendiler (18391924), Profil Yayıncılık, İstanbul 2007; Fatma Menteş, Osmanlı İmparatorluğu’nda Yenileşme Sürecinde Harem, Danışman: Hilal Ortaç Gürpınarlı, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2006; Cahide Sınmaz Sönmez, “Sürgünden Vatan: Osmanlı Hanedanın Geri Dönen İlk Üyeleri (1924-1915)”, Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı: 12, 2004, s. 83-117; Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Kadın Sultanları, Alfa Yayınları, İstanbul 2015; Yılmaz Çetiner, Son Padişah Vahideddin, Epsilon Yayıncılık, İstanbul 2005.

Zeynep İSKEFİYELİ