SÖZLÜ EDEBİYATTA KOCAELİ

Madde no:1406

Sözlü edebiyatımızın düğün, bayram, ramazan, hıdrellez vb. özel günlerinde en çok kullanılan; zamana, ortama ve kişiye göre güncellenebilen manzum ifade ürünleri manilerdir. Kocaeli’den derlenen manilerde Kocaeli’yle ilgili adlar ve diğer sözler çokça yer bulmuştur. Araştırmacı Ali Aktaş’ın değişik kişilerden naklettiği manilerden böyleleri şunlardır:

“Masa üstünde pekmez / O pekmez bana yetmez / Kocaeli’nin kızları / Başlıksız gelin gitmez.”, İzmit’ten terlik aldım / Yeni çıktı bu moda / Gürcüce söyleyeyim

/ Çemi yâri armovda.”, “Şu İzmit’in içinde / Güzeller var güzeller / Allah İzmit’i korur / Cananım var içinde.”, “Şu İzmit’in yolunda / Kitabı var kolunda / Ben yârini ararım / Gölcük İzmit yolunda.”

“Avlu dibinde keser / Kandıra’da yel eser / Annem verecek emme / Babam duyarsa keser.”, “Kandıra çiftlik gibi / Uzanır iplik gibi / Kandıra’nın kızları / Kınalı keklik gibi.”, “Kandıra’nın yolları / Asfalt yârim toz almaz / Yârimle aramızı / Kara kedi bozamaz.”

“Oy içine içine / Ben varmam köy içine / Allah nasip ederse / Karamürsel içine.”

“Beyaz beyaz tavuklar / Beyaz yumurta yumurtlar / Şu Gebze oğlanları / Çay içerken uyuklar.”, “Gebze yolu yokuştur / Manzarası çok hoştur / Ne olursun Allah’ım / Beni yâre kavuştur.”, “Hoş geldin diyemedim / Bir mendil veremedim / A benim Gebzeli yârim / Ben seni bilemedim.”, “Kapı önünde durdum

/ Şapkamı yere vurdum / Şu Gebze’nin içinden / Bir yiğide vuruldum.”, “Kara üzüm kararmış / Yaprakları sararmış / Gebze yollarında / Yârim beni ararmış.”, “Mendilim yeşil dallı / Ucunda lira bağlı / Yârim askere yazmış / Gebze’nin kumandanı.” “O içine içine / Gitmem köyün içine / Allah nasip ederse / Şu Gebze’nin içine.”

“Yeşilim yeşilim / Yeşil uçuyor / Şu Gebze’nin kızları / Gündüz kaçıyor.”, “Yarımca / Aldım yârin elinden

/ Bir dalbastı yarımca / Sevdim seni a güzel / İnan ki tam yarımca.”, “Yarımca / Dolu vurmuş Yarımca / Sarıya sözüm yoktur / Dalbastı hep yarımca / Kimse bir şey diyemez / Yanımdaki yârimce.”, “Bu kiraz ala benzer / Dudağı bala benzer / Yarımcalı yârimin / Şalvarı ala benzer.”, “Bu kiraz budak budak / Olur mu kiraz dudak / Yarımca’nın güzeli / Canımdır sana adak.”, “Yarımca’da saz olur / Gül açılır yaz olur / Ben yârime gül demem / Gülün ömrü az olur.”

Deymendere inişi / İhsan’ın altın dişi / Kimseye mana bulmam / Hacer yaptı bu işi.” “Deymendere harlıyor / Serkan zülüf yağlıyor/ Yağlamayıp da (ne) yapsın/ Nilgün koca diye harlıyor.”

Hereke fabrikası / Her kumaştan dokuyor / Benim sevdiğim oğlan / Lise sonda okuyor.”, “Taksi geliyor taksi / Etrafı muşambalı / Hereke’ye gelin gidip / Yan gelip yaşanmalı.”

“Şu taşı kaldırmalı / Yılanı öldürmeli / Tavşancıl’dan kız alan / Keseyi doldurmalı.”

“Hey Derince Derince / Kaşık saldım pirince / Annem dışarı vermiyor / İç güveysi gel bize.”

Maşukiye deresi / Çağıl çağıl çağlıyor / Anneler vermeyince / Kızlar evde ağlıyor.”

“Ev yaptıran taş ister / Pencerem nakkaş ister / Tavşanlı kızları / Al boyalı ev ister.”, “Muallimköy’de kuyu var / Gümbür gümbür suyu var / Muallimköy kızlarının / Fidan gibi boyu var.”,

“Bahçelerde kereviz / Biz kereviz yemeyiz / Bize derler Denizlili / Biz yabana gitmeyiz (Biz adam yemeyiz)”, “Denizli’nin camisi / Yanıyor minaresi / Anne sevdiğim ölmüş / Geçiyor cenazesi.”, “Elma attım denize / Geliyor yüze yüze / Denizli’nin kızları / Varır eşe onbeşinde.” ,“Oy Denizli’nin yolları / Dönemedir döneme / Karagözlü sevdiğim / Koydun beni vereme,”, “Ayakkabım var benim / Bir karış topukları / Şu karşıda duranlar / Pelitli kopukları.”, “Pelitlidir köyümüz / Zemzem akar suyumuz / sevip sevip ayrılmak / yoktur böyle huyumuz.”, “Çaydanlık çayım var / Utanacak neyim var / Cumaköy’ün içinde / Karaözlü yârim var.”, “Saçlarımı salarım / Arkama ipek gibi / Şu Cumaköy oğlanları / Bakıyor köpek gibi.”, “Sucu, sucu diye bağırır / Sütçü, sütçü diye bağırır / Cumaköy’ün oğlanları / Reyhan diye çağırır.” “Yaylalı düzdü düzeni / Sıralı vermedi kazanı / Doldu taştı / Cumaköy hızanı.”, “Yeni gömlekler çıktı / Al yârim mavisinden / Yârim çıkmış geliyor / Cumaköy’ün içinden.”, “Yağcılar’a giderken / Köprü salladı beni / Zincirle zapt olmazken / Sevdan bağladı beni.”, “Yağcılar’a girerken / Tahta köprüden geçtim / Yağcılar’ın içinde / Yeşil gözlü yar seçtim.”, “Masa üstünde pekmez / Yesem sana yetmez / Yağcılar’ın kızları / Arabasız gelin gitmez.”, “Ovalar harman yok / Okunacak derman yok / Hatıplar’ın içinde / Beğenecek oğlan yok.”, “Şu taşı kaldırmalı / Yılanı öldürmeli / Hatıplar’dan kız alan / Çift davul getirmeli.”, “Duraklı’nın çayırı / Elbizli’nin bayırı / Duraklı’dan kız ister / Elbizli ayıları.”, “Köseler’in yolları / Dönemedir döneme / Oğlan seni sokarım / Yedi türlü vereme.”, “Balkaya tepesinden / Görünüyor Sapanca / Yeme, içme sevdiğim / Tak beline tabanca.”, “Denize attım kanca / Görünüyor Sapanca / Yeme içme sevdiğim / Tak beline tabanca.”, “Keltepe’nin yüzüne / yazı yazdım düzüne / Kız ben seni almazsam / Tü desinler yüzüme.”, “Keltepe yollarında / O yârin kollarında / Allah bizi ayırma / Bebeğim ver karnımda.”, “Körfeze bak körfeze / Balıkları ne de bol / Başkasının değil de / Benim sevdiceğim ol.”, “Yâr yâr yandırma / Seviyom diye kandırma / Hiç aklımdan çıkmıyor / Fuardaki dondurma.”, “Bizim evin önünde / Ayvalar şişman olur / Manav kızı almayan / Sonunda pişman olur.”

Bu tür manilerden diğer araştırıcılar tarafından kayda geçirilenler şunlardır: “Bahçelerde domata / Ondan olur salata/ Ben İzmit’e gönderdim / Adam olsun kerata.”, “Bahçede dut ağacı / Dut verir acı acı / Benim sevdiğim oğlan / İzmit’te mağazacı.”, “Kaynar kazan taşmaz mı? / Yol Derbent’ten aşmaz mı?/ Sil yârim gözyaşını / Ayrılan kavuşmaz mı?”, “Safalı iyi emme / Yolu çamur olmasa / Gideceğim oğlanın / Kızkardeşi olmasa.”, (Kaynak: Işıl Altun)

Nimetiye’nin yolları / Ben bilirim onları / Herkese nasip olsun / Nimetiye suları.” (Kaynak:Tülin Bozkurt Cengiz)

“Ay elimi elimi / Kemer sıktı belimi / Vallah billah olacam / Halıdere’nin gelini.” (Ahmet Nezih Galitekin); “İzmit’in koruları / Sisli yol boruları / Yarimi güzel açmış / O askeriye urbaları.” (Asude Samsun); “Masa üstünde kaymak / Alırız parmak parmak / Döşeme’den kız almak / Cennetten gül koparmak.”, “Bahçeleri bağları / Baharları yazları / Gülden bile güzeldir / Şu Döşeme kızları.” (Kaynak: Enise Gökçe. Döşeme: Suadiye).

Kocaeli’de halk arasında Kocaeli’deki bazı özel adların kaynağıyla ilgili olarak anlatılan çeşitli efsaneler vardır. Bunların yazılı kaynaklarda bulunan bazıları şunlardır:

  1. “İzmit” Adı: Evliya Çelebi’ye göre Orhan Gazi İznikmid kalesine fethetmekle Akça Koca Beyi komutan olarak görevlendirmiş, ona “İznimdir, var git” buyurmuş. İznikmit, (İznim git), “İzimgit”olmuştur. (Kaynak: Atilla Çetin)
  2. Kandıra” Adı: Kandıra’nın kuzeydoğusunda çayın çevresi , Kandıra’nın Selçuklular zamanındaki fethi sırasında şiddetli savaşlara sahne olmuş, insanların kanları dere gibi akmıştır. Bundan dolayı çay ve çevresine önce “Kanlıdere” denmiş, bu kelime sonra sırasıyla “Kandere”ve “Kandıra”ya dönüşmüştür. (Kaynak: Rıfat Yüce)
  3. Keltepe” ve “Kartepe” Adları: Keltepe, İzmit’i oluşturan yedi tepeden biridir. Yıllar önce altın surlarla çevrili bir kaleymiş. Kale deprem v.s.lerde göçük altında kalıp kaybolduğundan hazine arayanlar hep boş dönermiş. Hiçbir yeşillik, ot bitmediğinden “Keltepe” denilen buraya uzaklardan gelen aileler ev yapıp yerleşmiş. Bunlardan birinin herkesten farklı bir küçük kızı varmış. O aile geldikten sonra bir kuraklık başlamış. Bir gün köye yaşlı bir nine gelmiş. Küçük kız onun dikkatini çektiğinden ondan ekmek ve su istemiş. Kız durumlarını anlatmış. Nine bereketi geri getireceğine söz verince kız getirmiş. Nine karnını doyurup gitmiş. Bir süre sonra o tepedeki köye bir delikanlı kılığında gelmiş. Kimseyle konuşmayıp sadece ona kendisine yaptığı iyiliği anlatıp onunla evlenmek istediğini söylemiş. Düğün akşamı önce rüzgâr çıkıp yağmur yağmış, sonrasında kırk gün kırk gece kar yağdığından oraya “Kartepe” denmiş.
  4. Dil İskelesi” Adı: Orhan Gazi zamanında Anadolu’yu gezen bir derviş Dil İskelesinin bulunduğu yere gelince gemicilerden kendisini karşı kıyıya geçirmesini ister. Hiç biri onu dikkate almayınca eteğine toprak doldurup denize serpe serpe karşıya geçmeye başlar. Gemiciler dervişin sıradan biri olmadığını anlayıp onu karşıya geçirmek isterler. Pişman olup özür dilerler. Derviş de insafa gelip onları kırmaz ve gemilerine biner. Böylece toprak serptiği yere kadar “Dil İskelesi” meydana gelmiş olur. (Kaynak: Abdülselam Arvas)
  5. Sapanca Gölü”nün Adı: Bir adam gölün olduğu yerde çift sürüyormuş. Gezdiği yerlerde hiç kimsenin bir şey vermediği bir ermiş, canı hiç su istemediği hâlde gelip ondan su istemiş. Adam suyu verip “Git ağacın altında iç” demiş. Suyu içen derviş çiftçiye “Sabanı al, hiç burda durma, pılını pırtını topla, kayaya çıkana kadar hiç arkana bakmadan, hiç kimseyle konuşmadan git” demiş. Çiftçi onun dediğini yapıp yukarı çıktıktan sonra, burası yağmurdan göl olmuş. Su caminin minarelerine kadar çıkmış. Sadece çiftçi kurtulmuş. Sapanca adı bu çiftçiden, “sabancı”dan geliyor. (Kaynak: Asude Samsun. Kartepe Kitabı’nda buradaki ermiş Hızır A.S., kaya ise Keltepe olarak geçmekdir.)
  6. Sultan Baba” Adı: Padişahın kızı çaresiz bir hastalığa yakalanmış. Hiç kimsenin iyileştiremediği kız için Derviş Baba (Fatih Sultan Mehmet zamanında yaşayan İbrahim Edhem) önerilmiş. Örcün’e gelen sultan (kız), Derviş Baba tarafından tedavi edilmiş ve Örcün’deki hamamda yıkanmış. Tedavi edilen Sultan, Derviş Baba’ya “Baba Sultanım” diye hitap etmiş. Derviş Baba: “Sultan sizsiniz, ben nasıl bir sultanın babası olabilirim?” demiş. Sultan ise “Siz de maneviyat ikliminin bir sultanısınız” demiş. Sultan Baba adı buradan gelmiş. (Kaynak: Tülin Bozkurt Cengiz)
  7. Gündoğdu” Adı: Rumlardan kalan ve eski adı “Mağlıç” olan bu köyün yeni adı, anlatılana göre 1924’te köye gelen Yunanistan mübadillerinden Tahsin Hoca “Kalkın Ağalar Namaza. Gün doğdu! Gün doğdu!” demesiyle birlikte öyle kalmıştır. (Kaynak: Asude Samsun)

KAYNAKÇA

Abdülselam Arvas, “Kocaeli Dil İskelesi Menkıbesindeki Olağanüstü Motifler: Türk Dünyası Anlatılarıyla Mukayeseli Bir Araştırma”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Sempozyumu-V Bildirileri, C.III, s.1681-1685.; Ahmet Nezih Galitekin, Geçmişten Günümüze Halıdere, Halıdere Belediyesi Kültür Yay., Halıdere, 1999.; Ali Aktaş, İzmit Sancağında Manavların Etnik ve Kültürel Yapısı, Cinius Yay., İstanbul, 2016.; Asude Samsun, Kocaeli İli Balkan Muhacir Ağızları, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Ün., 2018.; Atillâ Çetin, Kocaeli Tarihinden Sayfalar, İzmit Rotary Kulübü, İzmit, 2000.;Enise Gökçe, Kocaeli/ Gölcük Nüzhetiye (Döşeme) Köyü Monografisi, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Ün., 2018.; Işıl Altun, Kandıra Türkmenlerinde Doğum, Evlenme ve Ölüm, Yayıncı Yay., Kocaeli, 2004.; Işıl Altun, Kocaeli Suadiye/ Çepni Halk Kültürü, Doğu Kütüphanesi, İstanbul, 2008.; Işıl Altun, “Kartepe’de Sözlü Edebiyat ve İnanışlar”, Kartepe Kitabı II, Kartepe Belediyesi Kültür yayınları, Kocaeli, 2013, s.845-902.;Rıfat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi (Haz. Atilla Oral), Demkar Yay., İstanbul, 2007; Tülin Bozkurt Cengiz, “Gölcük’te Söylenen Maniler”, Gölcük Somut Olmayan Kültür Mirası, Gölcük Belediyesi Kültür Yayınları, İzmit, s. 183-185. ;Tülin Bozkurt Cengiz, “Yatırlar ve Din Alimleri”, Gölcük Somut Olmayan Kültür Mirası, Gölcük Belediyesi Kültür Yayınları, İzmit, s.127.

Kenan ACAR