Kocaeli’deki Antik Yerleşim Kalıntıları
Antik dönemde Nikomedeia kentine ev sahipliği yapan günümüz Kocaeli kenti, başta Bithynia Krallığı’na daha sonra ise Roma İmparatorluğu’na başkentlik yapması sebebiyle tarih boyunca önemli bir kent olmuştur. Başkentlik yapmasının yanı sıra, Balkanlar’dan Doğu’ya giden önemli bir yol güzergâhı üzerinde yer alması ve verimli arazilere sahip olması nedeniyle bir cazibe merkezi olmuş ve birçok yerleşimciyi buraya çekmiştir. Bütün bunların bir sonucu olarak, irili ufaklı birçok köy, kasaba ve kente ev sahipliği yapmış olan Kocaeli ilinden günümüze çok sayıda yerleşim kalıntısı ulaşmıştır. Bu yerleşimlerin bazıları bölgede son birkaç yüzyılda yapılan araştırmalar ve kazılar sonucu tespit edilmiş ve bir kısmı sit alanı olarak tescillenmiştir. İlgili kurumların ya da kişilerin bir dilekçesi ile yerinde yapılan tespitlerin bir sonucu olarak sit alanları Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. 2013 yılından itibaren ilan edilmiş sit alanlarının hangileri olduğu Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün sayfasından ulaşılabilmektedir. Adı geçen sayfa incelendiğinde 2013-2019 yılları arasında Kocaeli’de çok sayıda tescilli ve sit alan görülmektedir. Bu nedenle Kocaeli sınırları içinde öne çıkan bazı sit alanları değerlendirilecektir.
Bunlardan biri, İSU Genel Müdürlüğü’nün (İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi) bulunduğu, Serdar Mahallesi, D-100 Karayolu güney sınırında, no. 59 Sekapark adresinde 2017 yılı Nisan ayında bir binanın temel inşaatı sırasında arkeolojik maddi kültür kalıntıları bulunmuştur. Akabinde bu alanda Kocaeli Arkeoloji ve Etnografya Müze müdürlüğü başkanlığında bir kurtarma kazısı gerçekleşmiştir. 2017-2019 yılları arasında sürdürülen kurtarma kazısı sonrasında bir nekropolis duvarının çevrelediği biri yazıtsız olmak üzere 5 in situ halinde lahit, 51 adet kiremit mezar ile 2 amphora mezar; 99 adet sikke, 12 adet pişmiş toprak eser, 8 adet cam eser, 2 adet metal eser, 2 adet taş eser ve 1 adet bronz idol ele geçmiştir. Keşfedilen yeni nekropolis alanı, kent kapısına yaklaşık olarak 700 m mesafede, deniz seviyesinden yaklaşık 6-8 m yukarıda teraslanmış bir alanda yer almaktadır.
Nekropolis, Geç Roma-Erken Bizans özellikleri gösteren bir taş örgüsüne sahiptir ve bu duvar yaklaşık 11 metre uzunluğunda, doğu istikametinde 60-80 cm genişliğindedir. Bu duvarının varlığı, 1972’de kazı alanına yakın bir mevkiinde bulunmuş bir başka lahitten bilinmekteydi. Duvarın içerisinde yer alan lahitlerden dördünün de yazıtları güneye bakmaktadır; bu da kente giriş yolunun nekropolis’in güneyinden geçtiğini göstermektedir. Yazıtlar ve ele geçen arkeolojik materyaller nekropolis alanının MS II.-IV. yüzyıllar arasında yoğun olarak kullanıldığını göstermektedir. Özellikle nekropolis alanından ele geçen sikkeler alanı tarihlememiz için önemlidir. Bulunan 99 sikke içinden tarihlenebilen 23 sikkeye göre, nekropolis alanının en erken kullanımı Severus Alexander (MS 222-235), en geç II. Constantius (MS 337-361) olarak görülmektedir. Bir nekropolis’in bu şekilde in situ olarak günümüze ulaşması büyük bir şanstır ve olasılıkla büyük bir toprak kayması tüm bu alanı tamamen kapatmış ve korumuştur. Böylesine büyük bir nekropolis’in toprak altında kalmasının tek bir nedeni olabilir: Büyük bir deprem. Nitekim nekropolis’te keşfedilen en son sikkeler II. Constantius (MS 337-361) zamanına aittir ve bize tarihleme vermesi bakımında oldukça önemlidir. O’nun zamanında Nikaia ve ardından Nikomedeia kökenli peş peşe üç yıkıcı deprem meydana gelmiştir. Olasılıkla gerçekleşen yıkıcı depremlerin birinde ya da devamında nekropolis tamamen toprak altında kalmıştır. Söz konusu alanda ele geçen 4 yazıtlı lahitten özellikle bir tanesi Nikomedeia tarihi için ayrı bir önem taşımaktadır. Bunlardan Latince olarak yazılan lahitin sahibi Dacia Minor Eyaleti’ndeki regio Pieucensis’ten protector divini lateris, yani imparatorun yakın koruması olan Tziampo adında birisinin belgelenmesidir. Tziampo, İmparator Diocletianus ya da Constantinus’un yakın koruması olup, köken itibariyle geldiği eyalet ve bölge ilk kez belgelenmektedir. Kandıra İlçesi Hacılar köyü Yağbolu Mevkii’nde keşfedilen bir mağarada Kocaeli Arkeoloji ve Etnografya Müzesi tarafından 2020 yılında bir kurtarma kazısı gerçekleştirilmiştir. Söz konusu mağarada Ana Tanrıça Kybele’ye ait yazıtlı ve yazıtsız adak stelleri, kandiller ile keramik parçaları ortaya çıkarılmıştır. Stellerden ikisi yazıtlı olup, birinin üzerindeki yazıt sayesinde, adağın MS 122 yılında Kybele’ye yapıldığı anlaşılmıştır. Yazıtı okunamayan bir diğer stelin ön yüzünde ise bir tapınağın ön cephesi tasvir edilirken; iki sütunlu üçgen alınlıklı bir naiskosun içerisinde, sol yanında bir aslan duran, tahta oturmuş bir Kybele işlenmiştir. Kybele tapınım alanı olan bu mağaranın hemen güneybatısında bir su kaynağı; bu kaynaktan kuzeye doğru devam eden ormanın içinde benzer bir başka mağara daha yer almaktadır. Bu mağaranın içinde dolgu toprak ve su vardır. Araştırmacılar her iki mağaranın orman içinde yer alması ve su kaynağı kenarında bulunması nedeniyle tipik bir Kyble Kült Alanı olduğunu düşünmektedirler. Kazı yapılan alan ve çevresi sit alanı edilerek, koruma altına alınmıştır.
Kent içindeki bir önemli sit alanlarından birisi ise Çukurbağ Mahallesi’dir. Adı geçen mahallede birçok antik eser barındırmakta; sur ve 2021 yılında kazısı başlamış olan oldukça büyük bir yapının temel kalıntılarına da ev sahipliği yapmaktadır. Bu nedenle Çukurbağ Mahallesi’nde hem I. hem de III. dereceden tarihi sit alanları mevcuttur. Çukurbağ’daki en önemli eser, İmparator Diocletianus’un sarayına ait olduğu düşünülen anıtsal bir yapının temelleridir. 1999 depremi sonrası adı geçen mahallede hasarlı bir binanın temelinde bir Roma yapısı kalıntılarına tesadüfen rast gelinmiş; bu alanda 2001 ve 2009 yıllarında Kocaeli Arkeoloji ve Etnografa Müzesi tarafından bir kurtarma kazısı gerçekleştirilmiştir. Bu ilk kazılar sırasında bir Roma yapısına ait renkli mermer kabartmalar ve heykeller ortaya çıkarılmış; 2015 yılından itibaren bu alanda Müze ile birlikte danışmanlığını T. Şare’nin yaptığı TÜBİTAK destekli bir arkeoloji projesi başlatılmıştır. Bu çalışmalar neticesinde renkli mermer heykeller, friz ve mozaik döşemelerle süslü anıtsal bir imparatorluk yapısının şimdilik bir parçası gün ışığına çıkartılmıştır.
T. Şare’ye göre bu yapı hem Nikomedeia hem de Anadolu’da kendi dönemine ait şimdiye kadar bilinen tek saray yapısıdır. I. derece arkeolojik sit alanı olan bu yerde 2021 Temmuz ayından itibaren arkeolojik bir kazı başlatılmıştır.
Kentin en önemli sit alanlarından bir diğeri SEKA ile Mannesmann fabrikalarının bulunduğu arazidir. 1934 yılında yapımı başlayan SEKA Kâğıt Fabrikası’nın inşası sırasında, oldukça büyük mimari elemanlar ile heykeller bulunmuştur. Aynı zamanda burada bir Hamam kalıntısı da tespit edilmiş ve yerinde korunmuştur. Bulunmuş olan heykeller ve diğer kıymetli eserler o zamanki İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne taşınmıştır. Halen dahi SEKA’nın bulunduğu arazide mimari öğelere rastlanmaktadır. SEKA ile TEİAŞ arasındaki alanda da sıralı blok taşlar tespit edilmiştir. Alanda bulunmuş olan devasa boyutlardaki mimari bloklar nedeniyle, III. derece arkeolojik sit alanı olan SEKA, Çukurbağ’daki gibi önemli yapılara ev sahipliği yapıyor olmalıdır. Kocaeli’de yüzey araştırması yürüten A. Çalık-Ross buranın, limanın arkasında olması nedeniyle Nikomedeia’nın en önemi yapılarını barındırmış olabileceğini düşünmektedir.
Tepecik Mahallesi bir başka önemli sit alanıdır.
Adı geçen mahallenin İnönü Caddesi (eski adı İstanbul) üzerinde 1930’lardan itibaren temel kazısı ara ara yapılan ve halkın Mahzenli dediği alanda N. Fıratlı başkanlığında İstanbul Arkeoloji Müzesi 1950’li yıllarda büyük bir kazı gerçekleştirmiştir. MS II. yüzyıla tarihlenen bir Nymphaion (= Anıtsal çeşme yapısı) ortaya çıkarılmıştır. Korint düzeninde inşa edilmiş bu yapı, N. Fıratlı’ya göre, Anadolu’nun en büyük Nymphaionlarından biridir.
Önemli sit alanlarından biri 21.03.2012 tarihinde III. derece sit alanı ilan edilmiş olan Başiskele Belediyesi sınırları içindeki antik Astakos kentinin olduğu alandır. Bu alan için Koruma Amaçlı Plan kabul edilmiş olup; Nikomedeia kentinin kurulmasından önceki ilk Helen yerleşimidir. Astakos’un yıkılmasından sonra I. Nikomedes’in M.Ö. 264 yılında, 6 km kuzeybatısında Nikomedia’yı kurduğu antik yazarlar aracılığıyla bilinmektedir.
Kocaeli’nin diğer önemli sit alanları içinde Turgut ile Gültepe Mahalleleri bulunmaktadır. Söz konusu alanda yapılan kazılar neticesinde birçok mezar odası ile lahitler bulunmuştur. Gültepe Nekropol alanında Helenistik Dönem’e kadar inen bir mezar yapısı yer almaktadır. Adı geçen bu yerlerin hemen yakınında ise Geç Antikçağ’a tarihlenen dokuz odalı bir mezar yapısı da tespit edilmiştir.
Görüleceği üzere, önemli Antik Dönem eserine ev sahipliği yapan Kocaeli’den bilinen sit alanlarının listesi aşağıdaki gibidir1:
Kandıra |
Kefken Adası, I. derece arkeolojik sit alanı |
Kandıra |
Kefken, I. derece arkeolojik sit alanı |
Kandıra |
Babalı tarihi sit alanı |
Kandıra |
Karahasanlar, Roma nekropolis’i ve taş ocağı I. derece arkeolojik sit alanı |
Kandıra |
Seyrek Kalesi, I. derece arkeolojik sit alanı |
Kandıra |
Kerpe (Kıncıllı), III. derece arkeolojik sit alanı |
Kandıra |
Miço Koyu, II. derece arkeolojik sit alanı |
Karamürsel |
Valide Köprü Höyüğü, I. derece arkeolojik sit alanı |
Karamürsel |
Ereğli kentsel sit alanı |
Karamürsel |
Semetler köyü, II. derece arkeolojik sit alanı |
Karamürsel |
Yalakdere kentsel sit alanı |
Karamürsel |
İnebeyli köyü Taşağıl Mahallesi, III. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Namazgâh Mezarları Mevkii, I. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Belen Mevkii nekropolis’i, I. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Yağcılar tarihi yol kalıntısı, I. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Hereke kentsel sit alanı |
Körfez |
Cumaköy, III. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Tepecik, I. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Tepecik, I. derece arkeolojik sit alanı 2 |
Körfez |
Hereke, I. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Hereke III. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Hereke, II. derece arkeolojik sit alanı |
Körfez |
Yağcılar, I. derece arkeolojik sit alanı |
Derince |
Çenedağ, I. derece arkeolojik sit alanı |
Derince |
Çenedağ, III. derece arkeolojik sit alanı |
Derince |
Küplübayır Mevkii, I. derece arkeolojik sit alanı |
Derince |
Kaşıkçı köyü, I. derece arkeolojik sit alanı |
Gölcük |
Saraylı, kentsel sit alanı |
Gölcük |
Manastır Tepe, I. derece arkeolojik sit alanı |
Gölcük |
Değirmendere Eski Yalı Mahallesi kentsel sit alanı |
1 Liste Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlükleri’ne ait sayfadan alınmıştır. Bk. https://korumakurullari.ktb.gov.tr/TR-130690/sitalanlari.html [Erişim tarihi, 30 Ağustos 2021].
|
KAYNAKÇA
T. Ş. Ağtürk, “İmparatorluk Başkenti Nicomedia’nın Renkli İhtişamı: Çukurbağ Kurtarma Kazılarında Ortaya Çıkarılan Görkemli Roma Anıtı”, in: H. Selvi B. Çelik İ. Şirin A. Yeşildal (Eds.), Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu III / International Symposium on Gazi Süleyman Paşa & History of Kocaeli III, Kocaeli 2017: 343–358; A. Çalık-Ross, Antik İzmit: Nikomedia, İstanbul 2007; S. Gedük – G. Karahan, “Arkeolojinin Yeni Keşfi: Kandıra Kybelesi”, Aktüel Arkeoloji (2021); R. Gölcük Ş. Aydıngün K. Çibuk, “Kocaeli Müze Müdürlüğü Nikomedeia Batı Nekropolü Kazıları”, in. A. Lichtenberger T. Ş. Ağtürk E. Winter K. Zimmermann (Eds.), Imperial Residence and Site of Councils: The Metropolitan Region of Nicaea / Nicomedia. Bonn, 117-129; Pl. 28-46; Colour Pl. 12-13; N. Fıratlı, İzmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi, İstanbul 1971; F. Y. Ulugün – M. BakanT. Aksoy, Roma Dönemi Bithynia, İzmit 2007; https:// cukurbagarchaeologicalproject.com [Erişim tarihi, 20.09.2021]; https://korumakurullari.ktb.gov.tr/TR-130690/sit-alanlari.html (Erişim tarihi, 30 Ağustos 2021)
Hüseyin Sami ÖZTÜRK