Sit Alanı, Müze
Kocaeli ili, İzmit ilçesi, Kozluk ve Yenidoğan mahalleleri arasında yer alan ve hali hazırda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde bulunan SEKA Fabrika Alanı, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 19.06.2003 tarih ve 9849 sayılı kararıyla III. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiştir. Aynı kurulun 11.02.2011 tarih ve 412 sayılı kararı ile SEKA ve Çevresinde 3. Derece Arkeolojik Sit Koruma Amaçlı İmar Planı uygun görülmüştür.
III. Derece Arkeolojik sit kapsamındaki parsellerin büyük bölümünde SEKA Kâğıt Fabrikası ve müştemilatları ile lojmanlar ve sosyal tesisleri bulunmakta olup (bir çoğu tescillidir), 3319 Ada 1 parselde, Eski Seka Genel Müdürü Lojmanı bitişiğinde yer alan ve 1940’lı yıllarda yapılan kazılarda açığa çıkarılan, hali hazırda ayakta olan Antik yapı (hamam?) kompleksi ise Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 07.08.2003 tarih ve 9978 sayılı kararıyla “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak tescil edilmiştir. Bütün bu alan, Nikomedia Antik Kenti’nin liman ve çevresindeki (aşağı şehir) yerleşim sahasıdır. Anadolu ile Avrupa yakası arasında köprü görevi gören, doğu ile batı arasındaki geçişleri sağlayan Bithynia Bölgesinin merkezi durumunda, boğazlara hâkim bir noktada kurulmuş olan Nikomedia, Marmara Denizi’nin derin bir girinti yaptığı koyun sonunda bulunan, antik bir liman kenti olup, kurulduğu arazi, kıyıya doğru eğimli ve engebeli bir yamaçtır. Özellikle Roma ve Roma’nın doğal bir devamı olan Bizans’ın buradaki varlığı son derece önemli olup, neredeyse 19. yüzyıla kadar pek çok seyyahın uğrak yerlerinden biri olmuştur. Son parlak dönemini Diocletianus Döneminde (M.S. 284-305) yaşadığı bilinen Nikomedia, deprem kuşağı üzerinde bulunduğundan, kuruluşundan itibaren çok sayıda deprem kaynaklı yıkıma sahne olmuş ve parlak dönemlerine ait görkemli yapı kalıntıları da tahrip olmuştur. M.S. 358’deki deprem felâketi sonrasında kent oturulamayacak duruma gelmiş, halkı komşu kentlere göç etmiştir. M.S. 362’de meydana gelen depremde ise geriye kalan son yapılar da tahrip olmuştur. Günümüze kalan durumuyla antik kent, şehrin geliştiği modern yerleşmenin altında kalmış, bu sebeple antik territoriumu henüz tam tespit edilmemiştir. Ancak, yazılı eski kaynaklardan elde edilen bilgiler yardımıyla doğuda Sangarios’a kadar genişlediği bilinir. 19. yüzyıl yazınından elde edilen bilgiler yardımıyla Nikomedia’daki antik yapıların çoğunun 16. yüzyıla kadar ayakta olduğu anlaşılırsa da, söz konusu kalıntılar ayrıntılı biçimde tanımlanmamıştır. Antik kente ait buluntular günümüzde Memeli Dere vadisinden Kabaran Tepe’ye ve kıyıya yakın bölgedeki SEKA-Fabrikası’ndan Paç Mahallesi’ne kadar kesik koni biçiminde genişleyen bir alanda yoğunlaşır.
Türkiye’de ilk defa yerli kâğıt fabrikasının kurulması fikri, Tekel Bakanlığı’nın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, 1930’larda gündeme gelmiş, fabrikanın kurulacağı yer olarak, bir kâğıt fabrikası için gerekli alt yapının, kömürün, suyun ve işçinin bulunduğu, ham maddenin ve mamul maddenin en kolay nakledileceği kent olarak, Kocaeli seçilmiştir. SEKA (İzmit Sümerbank Selüloz ve Kâğıt Fabrikası)’nın temeli 14 Ağustos 1934’te Başbakan İsmet İnönü tarafından atılmış, fabrikanın tesisi için kuruluş hazırlıkları, daha sonra fabrikanın müdürü ve Türkiye’nin ilk kâğıt mühendisi olan Mehmet Ali Kâğıtçı tarafından yürütülmüştür. 121.864 metrekare arazi üzerine kurulan İzmit Kâğıt Fabrikasına, daha sonraları güç santrali, hizmet binaları, kazan dairesi ve tamirhane gibi bölümler de eklenmiştir. Günümüzde SEKA Kâğıt Fabrikası Alanı, kent merkezinin batısında, denize yakın bir konumdadır. Gerek 1934-1938 yılları arasında sürdürülen temel kazısı çalışmalarında ve gerekse devam eden yıllarda yapılan ek bina ve yardımcı binalar ile yapı komplekslerinin inşaat çalışmaları sırasında çok sayıda taşınır ve taşınmaz kültür varlığı kalıntıları ele geçirilmiştir. Ancak, Fabrikanın temel kazısı o yılların koşulları gereği bilimsel kurtarma kazısı projesiyle yapılamamış ise de fabrikanın kurulma sürecini yöneten Müdür Mehmet Ali Bey (Kâğıtçı) son derece duyarlı davranmış, bu vesileyle kazılar devam ederken Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi yetkilileri incelemeler yapabilmiştir. Ayrıca, Mehmet Ali Bey, oluşturduğu ve “müze dairesi” adını verdiği bir salonda hafriyatta açığa çıkan eserleri koruma altına almış, yerli-yabancı arkeologların incelemelerini ve kayıt altına almalarını sağlamıştır. Uzun süre “müze dairesi”nde sergilenen eserler, önceleri İzmit’te yapılması düşünülen Müze binasında toplanmaları planlanmış ise de bunun bir türlü gerçekleşmemesi üzerine, sahada bulunan ve ayrıca Fabrika ve Maarif Müdürlüğü depolarında (İzmit Necati Bey İlkokulu) korunmakta olan diğer eserlerle birlikte, dönemin Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir kararı uyarınca 1947 yılından itibaren İzmit’te araştırma yapan İstanbul Arkeoloji Müzeleri Uzmanları tarafından İstanbul’a götürülmüşlerdir. Yapılan kazılar sırasında SEKA Alanı, İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü adına tetkik edilmiş ve eserler henüz İstanbul’a götürülmeden önce Alman Arkeolog Dörner, buradan çıkan mermer eserlerden bazılarını yayınlamıştır. (Inschriften und Denkmaler aus Bithynien, Berlin, 1941, s.45). Antik mimari kalıntılar ise sadece bir rapor yardımıyla tanımlanmış, ancak duvar kalıntıları bekletilmeksizin kaldırıldığından, ait oldukları yapıların nitelikleri ve plânları yeterince araştırılamamıştır. Yine de mevcut sınırlı bilgilerin yardımıyla temel kazısı yapılan alan günümüzde aşağı yukarı şu şekilde tanımlanabilmiştir: Duvarların malzemesi ve tekniği hakkında ayrıntılı bilgi mevcut olmamakla birlikte F. Yavuz Ulugün, “Bu sahada yaklaşık 300x200 metrelik alanda yapılan kazılar dört grup binayı ortaya çıkarmıştır. Biri kuzeyde geniş tüf taşı bloklardan yapılmış duvarlarla çevrili, iç yüzeylerde mermer kaplı hamamlardır. Diğeri güneyde daha ziyade tuğla ya da kaya ile döşenmiş çok odalı bir konut alanıdır. Batı tarafında -buna anıtsal bir yapı bağlıdırmerkezinde bir çeşme ile sütunlu yollarla çevrili taşla kaplanmış bir meydandan oluşmaktadır. Ek olarak, denize yakın, ağır temelleri ancak dinamitle oynatılabilecek olasılıkla ticari büyük yapılar vardır. Tüm kompleks batısından yeni Diocletianus surları ile sınırlanmıştır.” diye yazmaktadır. Turgut H. Zeyrek ise, “Bu alanda dört farklı yapı kalıntısı açığa çıkarılmıştır. Alanın kuzeydoğusunda ortaya çıkarılan duvar kalıntıları büyük bir yapının mekânlarına aittir; buradaki duvarların bulunduğu alanda ayrıca hipokaust sistemi tespit edilmiştir. İkinci yapı kalıntısı grubu, kuzeydoğudaki hipokaustlu mekân kalıntısının güneyinde yer alır. Burada birbirine paralel devam eden duvar kalıntıları açığa çıkarılmıştır. Kazı raporunda bu yapı kalıntılarının konutlara ait olduğu bilgisine yer verilir. Konutlara ait olduğu düşünülen duvar kalıntılarının güneybatısında daha büyük bir yapının mekânları açığa çıkarılmıştır. Tabanı büyük mermer levhalar ile döşeli geniş alana sahip bir mekân, avludur. Avlunun batı ve güneyinde çok sayıda sütun kaidesi ve sütun tamburu ele geçirilmiştir; bunlar kazısı yapılan alanda sütunlu bir portikoya veya avluya ait olmalıdır. Avlunun ortasında bir kaide kalıntısı bulunmuştur. En alttaki taş sırasının yüzeyi profilli işlenmiştir. Taban döşemesinin altında, bu alandaki bir çeşme ile bağlantılı olabileceği düşünülen bir kanal tespit edilmiştir. Fabrikaya ait buhar trübini yapısının temel çukuru, kazı çalışmaları sırasında açığa çıkmış, ancak tanımı yapılmamış duvar kalıntıları tahrip edilmiş olup, Rapordaki bilgilere göre duvar kalıntıları oldukça sağlam ve kalın temeller üzerine oturuyordu. Ortaya çıkarılan mimarî kalıntılar ve bunların ait olduğu mekânları caldarium, konut, avlu ve depo olarak isimlendirmek mümkündür. Hipokaust sistemli mekân, bunun güneybatısındaki duvar kalıntıları, güney ve batı kenarında sütun tamburları ve başlıkları bulunduğundan söz edilen, tabanı taş döşeli ve bir çeşmenin de yer aldığı üstü açık mekânın aynı yapıya ait mekânlar olduğu görülür ve büyük bir hamamı işaret etmektedir” demiştir. Ayrıca, Kocaeli Arkeoloji Müzesi, Temmuz 2003 tarihinde fabrika alanında 3319 parselde, 1930’lu yılların sonlarında ve 1940’lı yılların başlarında temel kazısı yapılan alanın yakınlarında temizlik ve kazı çalışması yapmış olup, mevcut mekanı da kapsayan yaklaşık 400 metre karelik bir alanda gerçekleştirilen çalışmalar, 29.07.2021 tarihli Müze Uzman Raporunda anlatılmıştır. Temizlik çalışması yapılan alanda görülen duvarlarda ve taban seviyelerinde farklı yapı evreleri izlenir, ancak bu yapı evrelerini tarihlemeye yardımcı bulgu ve buluntu elde edilememiştir. Kazı ekseninin ortasında bulunan ve yaklaşık 90 metrekarelik bir alanı kaplayan anıtsal mekanın doğu yönünde yer alan ve alanın en erken yerleşimini gösteren büyük taş Helenistik bloklar ile birlikte ölçülebilen yüksekliğin 2.35 metre, batı yönde 2.50 metre, kuzeyinde 1.85, güneyinde ise 1.70 metre olduğu, mekanın bulunduğu alanın ortasında kare şeklinde 1.10x1.10 metre ebatlarında düzgün tuğla örgülü yarım bir paye yer aldığı, yarım örülmüş bir benzerinin ise mekanın kuzey duvarına bitişik olduğu ifade edilmiştir. Yapının sonradan eklentiler gördüğüne yönelik ibarelerin de bulunduğu belirtilmiş, doğu-batı yönde uzanan duvarların bir taraftan asfalt yol, diğer taraftan doğusuna doğru mevcut lojman binasına doğru ilerlediğinden takibinin mümkün olmadığı aktarılmıştır. Ortadaki mekanın doğu duvarında yer alan Helenistik bloklar ve dört bir köşesi ile batı duvarında görülen Diokletianus dönemine ait duvar örgüsü ile Roma Dönemine ait sunaklar, yazıtlar sütun ve sütun başlıkları bulunmuş olduğu ifade edilmiştir.
Roma İmparatorluk Döneminin sosyal ve kültürel yaşamında halka açık hamamların önemi büyüktür. Bu yapıların bünyesinde temizlik için ayrılmış mekânların yanı sıra bahçeler, gezinti yapılan portikolar bulunmaktadır. Hamam yapılarındaki söz konusu açık, yarı açık ve kapalı mekânlarda heykel nişleri ve serbest duran heykel kaideleri sıkça görülür. Hamamlardaki heykeller, yapıyı yaptıran, tamir ettiren veya bağışta bulunanların onuruna yerleştirilmiştir. SEKA-Fabrikası kazı alanında açığa çıkarılan heykel parçaları ve büstler de muhtemelen hamam bölgesindendir.
Alanda bulunan eserler arasında üç adet erkek, iki adet kadın başı ve üç adet heykel kaidesi yer alır. Dörner, Seka Kağıt Fabrikası inşaatı esnasında çıkan kimi eserleri kayıt altına almış olup bunlar arasında Antoninus Pius’a benzediğini ifade ettiği bir erkek başı, arkası kabaca yontulmuş bir tanrı başı, meşe yapraklı çelenk takmış İmparator Diokletianus Başı, Bronz Satyr Heykelciği ve IV. Yüzyılın II. Yarısına tarihli bir kadın büstü de bulunmaktadır. Heykeltraşlık eserleri içerisinde çift yüzlü erkek başı biçiminde betimlenmiş Herme başları ayrı bir grup oluşturur. Ayrıca figürlü orta ve yüksek kabartma betimlerin yer aldığı friz ve stel parçaları, Pan (?) protomu, Aphrodite, Üçlü Nemesis, gibi tanrı ve tanrıça betimlerine ait Heykelcik ve Heykelcik Parçaları mevcuttur. Ayrıca yine bu alanda bronz eserler de bulunmuş olup, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde temizletilerek bir koleksiyon oluşturulmuştur. Bunlar arasında kandiller, kaplar, terazi, ağırlık, spatüla, heykelcikler ile aplikler, aplik parçaları (Satyr, hermes, süvari, aslan, panter, pegasus heykelcikleri), dizgin sabitleyici ve dağıtıcılar gibi araba aksamları, Medusa kabartmalı dingil aplikleri ve benzerleridir. Bunlar, M.S II-IV. Yüzyıl aralığına tarihlendirilmiş, belki de Nikomedia Agorasında bulunan bir bronz atölyesinde üretilmiş oldukları düşünülmüştür.
İzmit Selüloz ve Kâğıt Fabrikası temel kazısı alanında, 1939 yılında yapılan inşaat faaliyetleri sırasında ise Geç Roma Devrine (Erken Hristiyan-Bizans Devri) tarihlenen ve 187 Envanter Numarasıyla)İstanbul Arkeoloji Müzeleri Sikke Koleksiyonuna kaydedilen 55 adet sikke bulunmuştur. İsmet Ebcioğlu tarafından yayını yapılan ve üç adet II. Theodisius, bir adet III. Valentinianus, bir adet Marcianus, iki adet I. Leo, bir adet II. Leo–I. Zeno müşterek sikkesi ile 47 adet I. Zeno’in solidusundan oluşan bu sikke grubu, M.S. 408-491 yılları arasındaki zaman aralığında Konstantinapolis Darphanesi’nde basılmış olup, yalnız birisi hariç (Valerianus III-M.S. 425-455 tarihli), diğerleri tamamen doğu Roma İmparatorlarına ait bulunmaktadır. Ayrıca aynı alanda bir çift altın küpe de bulunmuş, İzmit (Kocaeli) Valiliği’nce İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’ne gönderilmiştir. Günümüzde ise SEKA Kağıt Fabrikaları Alanı, Kağıt Müzesi, Bilim Merkezleri, Kültür Evleri ve TRT İzmit Film Platosunu da kapsayan sosyal ve Kültürel bir alan olarak hizmet vermektedir.
KAYNAKÇA
Clive Foss, Nikomedia, Çeviren: F. Yavuz Ulugün, İzmit Rotary Kulübü, İzmit, 2002, s.23; F. Yavuz Ulugün Muhittin Bakan Taner Aksoy, Kocaeli ve Çevresi Tarihi II Roma Dönemi Bithynia, İzmit, 2006, s. 105, 242-252; İsmet Ebcioğlu, “İzmit Definesi”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı 13-14, İstanbul, 1966-67, s.166; Nezih Fıratlı, İzmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi, MEB Yayınları, 1971, s.15; Taner Aksoy, Kocaeli Kültür Envanteri, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2011, s.48; Özcan Koyunoğlu, “İzmit’ten Gelen Bronz Eserler”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı No:6, Çituri Biraderler Basım Evi, İstanbul 1953, s.31-37; Refik Duyuran, “İzmit’ten Gelen Arkeolojik Eserler”, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Belleteni, 1947, No:71, s.1; F. Yavuz Ulugün, Bizans, Selçuklu ve Haçlılar Dönemi Bithynia, Kocaeli ve Çevresi Tarihi III, KYÖD Tarih Yayınları No:6, Kocaeli, Mayıs 2010, s.162; Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Arşivi, Dosya No:41.00.388, PDF No: 5011, s. 71-72, 74-75, 81-82; Dosya No:41.00.388, PDF No: 5019, s. 28-30; Dosya No:41.00.388, PDF No: 5031, s. 28-30; Dosya No:720, 29.07.2003 tarihli Uzman Raporu, s.1-3; Mehmet Sarıoğlu, “Mehmet Ali Kağıtçı ve SEKA’nın Kocaeli’ne Katkıları”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu 2-4 Mayıs 2014, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, s.1460; Mehmet Sarıoğlu, “Mehmet Ali Kağıtçı, SEKA ve İzmit”, I. Uluslar arası Kocaeli ve Çevresi Sempozyumu (Bildiriler), 20-22 Nisan 2006, Kocaeli B.B. Yayınları 2006, s. 987; Özkan Ertuğrul, “Roma ve Bizans Çevresinde İki Merkez: Serdivan ve Yazlıkköy”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu 2-4 Mayıs 2014, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, s.81-103; Selin Yıldız, İzmit Şehrinin Mekansal Gelişim Süreci, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Temmuz 2016, s.34; Turgut H. Zeyrek, Rahmi Asal, “İzmit (Nikomedeia) Seka-Fabrikası Buluntuları 2003 Yılı Çalışmaları Ön Raporu”, 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı 1. Cilt 24-28 Mayıs, 2004 Konya, Kültür ve Turizm Bakanlığı Dösimm Basımevi, Ankara, 2005, s.1-9; Turgut Subaşı, “Seka’da Eğitim Faaliyetleri 1957-1967”, Uluslararası Çoban Mustafapaşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu 24-25-26 Mart 2014, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, s.1343-1355.
Serkan GEDÜK