SALİH ZEKİ ATAERGİN

Madde no:1321

Kocaeli Baro Başkanı, Bestekâr, Hukukçu, Serbest Fırka Kocaeli Teşkilatı Kurucularından

1896 yılında İstanbul’da doğdu. Dönemin mandalsız kanun icrasında ün kazanmış ünlü musikişinaslarından Kanuni Hacı Arif Bey’in oğlu olduğu için ‘Zeki Arif” adıyla anılmıştır. Annesi Hatice Huriye Hanımdır. Günümüzdeki adı İstanbul Hukuk Fakültesi olan Mekteb-i Hukukî Şahane’den mezun olmuştur. Yemen Posta Telgraf Başkatibi olan babası görevi gereği tayin edildiğinden bir süre Yemen’in başkenti Sana’da yaşamıştır. Hakimlik, avukatlık, savcılık ve baro başkanlığı gibi çeşitli görevlerde bulunmuştur. 1941-1943 yılları arasında Kocaeli Baro başkanlığı yapmıştır. Hukuki anlamda son görevini 1952’de tayin edildiği Fatih Noterliği’nde tamamlamıştır.

Devrin tanınmış hukukçularından olan Ataergin, esas şöhreti mûsiki alanında yakalamıştır. Kendisi de bir musikişinas olan babası Kanuni Hacı Arif Bey, oğlunun müzik yeteneğini küçük yaşta fark etmiş ve onu bu konuda yetiştirmeye başlamıştır. Babasının himayesinde Tanburi Cemil Bey, Kemençevi Vasilaki, Udi Nevres Bey, Leon Hancıyan, Hafız Osman gibi dönemin ünlü musiki üstatlarıyla bir araya gelmiş ve kendisini geliştirme fırsatı bulmuştur. Babasının ölümünden sonra Abdulkadir Bey (Töre) ile tanışması Ataergin’in ifadesiyle hayatında dönüm noktası olmuştur. Abdulkadir Bey’in derin musiki bilgisinden istifade ederek musikide otorite haline gelmiştir. Nasuhi Dergahına katılmış ve orada zakirbaşılığı yapmıştır. Bu da onun dini musikide ne kadar ileri bir seviyede olduğunu göstermektedir.

Peşrev, saz semâisi, beste, ağır semâi, yürük semâi, şarkı, tevşîh, durak ve ilâhi formlarında 200’ün üzerinde eser bestelemiştir. Gazel formunda döneminin önemli üstatları arasında yer alan Ataergin ile ilgili olarak öğrencisi Alaeddin Yavaşça şunları söylemiştir: Türk musikisi bestekârlığı yönünden ölçülere sığmayacak derecede farklı bir mevkiye sahiptir. Çağdaş bestecilerin kolay ve harcıâlem yolu seçme çabası yanında Zeki Ârif Bey; Sipihr, Dilkeşhâverân, Eviçbûselik gibi ancak musiki kültürü gelişmiş kimselere hitap eden nâdide makamlarda seleflerinin tesirinden âzâde, belirli bir özellik taşıyan çok olgun eserler vermiştir. Eserlerinde daha ilk bakışta alışılmamış bir melodi zenginliği göze çarpar. Türk musikisi beste şekillerinin en küçüğü olan şarkılarda dahi, şed ve modilasyon bakımından akla hayale gelmeyen sürprizler yapmış ve bu sürprizleri müstesnâ kabiliyetinin kendisine verdiği büyük maharetle, en ufak aksaklığa meydan bırakmayacak derecede birbirine yakıştırmıştır. İşte büyüklüğü buradadır.

Hukukçu ve bestekâr olan Ataergin aynı zamanda siyasetle de ilgilenmiş, Kocaeli’de Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın teşkilatlanmasında önemli rol oynamıştır. Bu süreçte Halk Fırkası ile yaşadığı gerilim onu kendi ifadesiyle “alt-üst” etmiştir. Serbest Fırka kapatıldıktan sonraki uzun yıllar boyunca da “muhalif” kimliği üzerine yapışmıştır. Bu nedenle İzmit’ten İstanbul’a taşınmak zorunda kalmış, rahatsız edilmemek için tekrar Halk Fırkası’na girmiş ancak bir türlü kurtulamamıştır. Ataergin anılarında; İzmit’te kendisine noterlik yaptırmadıklarını yeniden avukatlığa dönmek zorunda kaldığını aradan 15 yıl geçmesine rağmen, kendisi hakkında hala hükümete muhaliftir denildiğini ve rahatsız edildiğini yazmıştır.

Salih Zeki Ataergin, 5 Ocak 1964’te İstanbul’da vefat etmiş, Karacaahmet mezarlığına defnedilmiştir.

KAYNAKÇA

Esma Torun Çelik, “Çok Partili Hayatın İlk Yıllarında Kocaeli’nde Siyasi Hayat”, Atatürk Yolu Dergisi, C. 16, S. 63, 2018, s. 1372; İsmail İlker Cansevdi, Bestekar Zeki Arif Ataergin Hayatı ve Eserleri, Marmara Üniversitesi, İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2014, s. 4; Mehmet Öncel, “Zeki Arif Ataergin”, Türkiye’nin Birikimleri-3 Müzisyenler”, İlke Yayıncılık, İstanbul 2014, s.127.

Gülten MADENDAĞ