Eski Etnografya Müzesi ya da bilinen diğer adlarıyla “Gümüşzade” ya da “Saatçi Ali Efendi” Konağı. 1774 yılında Veli Ahmet Mahallesi Alaca Mescit Yokuşu Gümüşlü Sokağı’nda denize hâkim eğimli bir yamaç üzerine inşa edilmiştir. İzmit’te günümüze kadar gelebilen en erken tarihli konaklarındandır. Türk mimarîsinin zevk ve aile hususiyeti kavramlarını yansıtması açısından tarihi ve kültürel özel bir önemi mevcuttur.
Körfez manzaralı olarak inşa edilmiş bulunan konakta; vitraylı, çifte camlı, kemerli, ahşap kepenkli ve lokmalı, parmaklıklı pencereler dikkat çeker. Konak, dış ve iç duvarlarındaki kalem işi bezemeleriyle dönemini en iyi yansıtan sivil mimarlık örnekleri arasında yer almaktadır. Bu güzellikte tarihi dokusunu koruyabilmiş olan konaklar artık pek kalmamış olması nedeniyle önemli bir kültür tarihi mirasıdır. İzmir Ödemiş’teki Çakır Ağa Konağı ile aynı dönemde yapılmış olan bu kıymetli eser, Türk Sivil Mimarisi’nin günümüze kadar gelebilmiş kendi dallarındaki başyapıtlarındandır.
İki katlı konakta başoda, yemek odası, gelin odası gibi ana bölümler bulunmaktadır. 1776 yılında I. Abdülhamit döneminde inşa edilen konak, İzmit eşrafından Gümüşlüoğlu ailesi tarafından yaptırılmıştır. Konak zaman içinde el değiştirmiş ve saat onarımı ile uğraşan Ali Efendi tarafından satın alınmıştır. Daha sonra geçen yıllar konağın tahribine yol açınca Kültür Bakanlığınca 1976 yılında kamulaştırılmıştır. Ardından ise 1978 yılında Mimar Hüsrev Tayla denetiminde onarımına başlanmış, 1987 yılında yenileme çalışmaları tamamlanarak etnografya müzesi olarak hizmete açılmıştır.
İlk açıldığı dönemde bodrum katı çocuk kütüphanesi olarak hizmet verirken diğer iki katta sergileme yapılmaktaydı. 1993 yılında İzmit Müzesi’nin ve Müdürlüğü’nün bulunduğu Hünkar Kasrı onarıma alınınca eserlerin tamamı ve personeli bu konağa taşınmış, bodrum katı depo işlevini üstlenmiştir. Etnografik eserler burada bir süre sergilenmiştir. Daha sonra yeni müzenin inşa edilmesi ile birlikte eserler eski tren garının karşısındaki yeni müzeye taşınmıştır.
Konak; mimari mirasımızın bir örneği olarak bodrum, zemin ve üst kat olmak üzere toplam üç katlıdır. Bodrum katı kâgir, diğer iki katı ahşap olarak yapılmıştır. Bodrum katı kayagan taşı ile döşelidir. Tavanı ahşap kaplamalıdır. Zemin katında sofa etrafında üç oda, mutfak ve yarı gömme bir balkon bulunmaktadır. Üst katta ise biri başoda olmak üzere sofaya açılan üç odası vardır. Konağın oda ve sofalarının duvarları bitkisel ve geometrik kalem işi ile bezelidir.
Giriş katında orta sofa, mutfak olarak düzenlenen ilk oda ve buradaki ahşap mutfak dolapları bulunmaktadır. Üst kat sofasının güneybatısındaki oturma bölümü tek oda olarak düzenlenmiştir.
Konak plan özellikleri ile daha çok Batı Anadolu evlerinde görülen köşe sofralı ev grubuna girer. Düzgün simetrik plan özellikleri göstermemekte olup arazinin eğimi nedeniyle yapının kuzeyden geçen yola göre ayarlandığı söylenebilir.
Güneyden bodrum katına on basamaklı merdivenle çıkılmaktadır. Bodrum katında kuzeybatıda yer alan dikdörtgen planlı hamam (banyo) yapısı dışında başka bir bölüntü yoktur.
Giriş katında kuzeydeki çift kanatlı ana giriş kapısı sahanlığa açılmaktadır. Buradan üç basamaklı merdivenle sofaya ulaşılır. Bu katta bulunan mutfağın bitişik odaya ve sofaya birer kapısı bulunmaktadır. Mutfağın güneyinde bulunan diğer iki odanın kapıları birbirlerine ve sofaya iki ayrı kapı ile açılmaktadır. Güneyde dışa çıkıntı yapan balkonun kapısı, giriş kapısının tam karşısına gelecek şekilde orta sofaya açılır. Üst kata çıkan merdivenler yine bu katta bulunan dördüncü odanın kapısı önünden başlamaktadır. Tuvalet ve lavabo kısmı doğudaki bitişik iki küçük birimden oluşur.
Üst kata çıkmak için önce üç basamak merdivenle sahanlık kısmına varıldıktan sonra on iki basamaklı merdiven kullanılır. Tuvalet ve lavabonun giriş katındakilerle aynı konumdadır. Kuzey – Güney doğrultusunda dikdörtgen planlı üst katta, köşelerden sofaya açılan üç oda bulunmaktadır. Kuzeyde iki köşede bulunan odalar arasından sofa güneybatıya kadar uzanmakta, burada adeta bir oda görünümü kazanmaktadır. Güneyde ve kuzeyde yer alan sofaların oturma bölümleri, orta sofaya göre yüksek tutulmuştur.
Ahşap ve bağdadi sıvalı konağın geçirdiği restorasyon sonrası cephe düzeninde üç katı birbirinden ayıran hatıllar, ahşap kepenkli pencereler, bunların üzerinde çok renkli vitray tepe pencereleri ile aralarındaki kalemişi duvar boyamaları su yeşili pastel zemin üzerinde hareketlilik kazandırmıştır.
Saçak altında sıralanan dört cephede toplam yirmi altı vitraylı pencerenin çevrelerinde ve aralarında ayrıca kepenkli pencerelerin aralarında mavi, beyaz, kahverengi boyalarla içleri boş pencere motifleri çizilmiştir. Doğu cephenin kuzeydoğu cephesinde saçak altına rastlayan kısmında bir vitraylı pencere boyutunda kalemişi duvar boyasıyla “Maşallah” yazısı ve Hicri 1190 (M. 1776-77) tarihi resmedilmiştir. Bu tarih yapıdaki bezemelerin de yapılış tarihi olmalıdır ki, bu durumda resimler Anadolu’nun erken tarihli örneklerinden olmalıdır. Tarih koyma alışkanlığının pek yaygın olmadığı duvar resimlerinde, hem tarih yazılması hem de bu tarihin Saatçi Ali Efendi Konağı’nda 1190/1776-77 yılını göstermesi gerçekten önemlidir.
Hem Başkent İstanbul, hem de Anadolu örnekleriyle paralellik gösteren farklı iki üslubun ya da tarzın uygulandığı duvar resimlerinin bulunması, hem Başkent sanatçısının hem taşra sanatçısının zaman zaman burada iş aldığının kanıtıdır. Trakya’yı İstanbul üzerinden Anadolu’ya bağlayan yol güzergâhı üzerinde yer alan yerleşimin gerek Anadolulu gerekse Başkentli sanatçılar için bir uğrak yeri olduğu anlaşılmaktadır. Konağın orijinal kullanım eşyası günümüze ulaşmamış olup İzmit (Kocaeli) Müzesi’nden getirilen kimi etnografik malzemeler burada sergilenmekte olup bina kültür evi olarak kullanılmaktadır.
Gümüşzade Ahmed Bey İzmit Kadısı olup 1633 Aralık ayında İstanbul’da asayişi sağlayarak Bursa’ya giderken İzmit’e uğrayan Sultan Murat’ın şehrin iyi durumda olmasından memnun kalarak kendisine ömür boyu bu görevde kalması için hatt-ı şerif verilmişti.
Saatçi Ali Efendi ise 1896 yılında bugün İzmit’in Esenler ve Bayraktar köylerinin üstünde yer alan Biber köyünde doğmuş olup İzmit Hacı Hürrem Mahallesi 54 numarada ikamet etmekte iken 20 Temmuz 1920 yılında gittiği askerlik görevini 21 Temmuz 1924 tarihinde çavuş olarak tamamlayarak terhis olmuştur. Askerlik teskeresi oğlu Sedat konuk tarafından Kocaeli Müzesi’ne bağışlanmıştır. Zülfiye Hanım’la evlenen Ali Efendi daha sonra “Konuk” soyadını almış, üç oğlu ve dört kızı dünyaya gelmiştir. Oğullarının adları Esat, Suat ve Sedat, kızlarının ise Saide (Serme), Mesude (Akgül), Mebrure (Keskin) ve Müberra (Şenses)’tir. 3 Haziran 1960 günü hayata veda eden Ali Konuk, Bağçeşme Mezarlığı’na defnedilmiştir.
KAYNAKÇA
Emel Ballık, Saatçi Ali Efendi Konağı – Etnografya Müzesi, İzeyap Bülteni, s. 11; Avni Dilbaz & Emel Ballık, Etnografya Müzesi Saatçi Ali Efendi Konağı, İzmit 2000; Esra Çelik & İnci Kuyulu Ersoy, Kocaeli Yapılarında Bulunan Resimli Bezemelerden Örnekler, Gazi Akçakoca Kocaeli Tarih Sempozyumu, Kocaeli 2015, C. 3, s. 1652 – 57; KDM Bülteni, Ekim 1997, S. 6, s. 5.
Feyzullah Yavuz ULUGÜN