İzmit Rumları
Osmanlıların 1337 yılında, o dönemki adıyla (bugünkü İzmit ve civarını kapsayan) Nikomedia şehrini almasıyla İzmit bölgesi Türk idaresine girmişti. Kentin en eski adı Olbia idi. Daha sonra Astakos olarak adlandırılmış, bu kentin yıkılması sonrası Bitinya Kralı Nikomedes tarafından da Nikomedia şehri kurulmuştu. Osmanlı Türkleri tarafından fethinden sonraki süreçte de İzmit ismi kullanılacaktı. Türk fethi döneminde şehir ağırlıklı olarak Rum nüfustan oluşmaktaydı. Fetih sonrası ise isteyen Rumların yerlerinde kalarak Türk idaresi altında yaşamaları teklif edilmişti. Bu teklifi kabul eden Rumların önemli bir kısmı şehrin merkezinde ve kırsalında yaşamaya devam etmişti. Böylece Rumlar, Türklerden sonra bölgenin en kalabalık toplumunu teşkil etmişler, şehrin sosyo-ekonomik hayatında önemli bir yere sahip olmuşlardı. 17. yüzyıla kadar İzmit merkezinde Rum nüfus Türklerden sonra en kalabalık topluluğu oluşturmakla birlikte zamanla yaşanan göçlerle, Ermenilerin İzmit merkezindeki nüfusu Rumları geçmişti. 1914 yılı nüfus verilerine göre, 15.410 olan toplam şehir nüfusunun 3.500’ünü Ermeniler oluştururken Rumlar 950 kişilik bir nüfusa sahiptiler. Ancak kırsalla birlikte düşünüldüğünde bu nüfus çok daha yüksek hale gelmekteydi. Rum nüfusun yoğun olarak kırsalda yaşadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bununla birlikte Osmanlı Devleti’nin sonlarında, İzmit’te tüm gayrimüslim unsurların toplam nüfusu genel nüfusun ancak yüzde on ikisi kadardı. Fetihten itibaren bölgenin Türkleşmeye başladığı ve Türklerin yerleştikleri İzmit bölgesinde kalıcı unsur haline geldikleri görülmektedir. İzmit merkezinde Rumlar ağırlıklı olarak şehrin güneybatısındaki İskele bölgesinde yaşamaktaydılar. Burası sonraları Rum Mahallesi olarak adlandırılmıştı. Şehir merkezinde farklı unsurlar daha çok kendi aralarında mahalleler teşkil etmekteydiler. Her unsurun bir arada yaşadığı karışık yerler – kimi yerlerde farklı unsurların da yaşadığı görülse de – pek yoktu. İzmit merkezi dışında Rum toplumun yoğun olduğu temel bölgeler Rum kaynaklarında Darıca, Eskihisar, Gebze ve Karamürsel olarak zikredilmektedir. Şehir esnafı içerisinde özellikle fırıncılık ve bakkallık işlerinde çoğunluk Rumlarda görülmekle birlikte her iş alanında Rumların varlıklarına rastlanmaktaydı. Tütün işçiliği, denizcilik, balıkçılık, ayakkabıcılık, terzilik, demircilik ve toptancılık yine Rumların yoğun olduğu meslekler arasındaydı. Özellikle eskiden beri İstanbul ile bir geçiş noktası olmanın verdiği etkiyle önemli bir ticaret merkezi olan İzmit’te, Rum tüccarlar önemli bir ekonomik etkiye sahiptiler. Bu sayede sosyal açıdan genel anlamda bütünleşmiş bir toplum söz konusuydu. Toplumsal bütünleşmeye engel olan problemlerin başında dil konusu gelmekteydi. Rum nüfusun neredeyse yarısı hiç Türkçe bilmemekteydi. İyi derecede Türkçe konuşanlar Rum nüfusun ancak ortalama yüzde yirmisi kadardı. Bu durum Osmanlı Devleti’nin genel idari uygulamaları açısından sorun teşkil etmemekteydi. Aynı durum ülke genelinde Rumlarla birlikte Yahudiler için de söz konusuydu. Ermeniler ise Osmanlı coğrafyasında Türkçeyi en fazla konuşan ve dolayısıyla sosyal hayatta çok daha aktif olan gayrimüslim unsurdular. Şehrin Rumlar açısından en büyük dinî merkezi, İzmit merkezinin dışında, batı bölgesinde yer alan Pandeleimon Manastırı idi.
Merkezde yer alan Aya Vasil Kilisesi ile metropolithane ise diğer dini merkezlerdi. İstanbul Rum Patrikhanesi’ne bağlı olan İzmit Metropolitliği’nin sorumluluk alanında sekiz episkoposluk merkezi bulunmaktaydı. Patriği seçmekten de sorumlu olan on metropolit arasında İzmit Metropoliti her zaman yer almıştı. İzmit’te Rumlar, Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim tebaasını idaresiyle ilgili ülke genelinde uyguladığı genel yapıya uygun bir şekilde daha çok dinî kurumlar ve dinî liderler etrafında örgütlenerek yaşamaktaydılar. Rum çocukların eğitimi de metropolitliğe bağlı okullarda yapılmaktaydı. Tanzimat dönemi ve sonrasında İzmit’te Rumların, patrikhaneye bağlı altı okulları bulunmaktaydı. Okullar, yine ülke genelindeki farklı örneklerde olduğu gibi çoğunlukla kilise bahçelerine inşa edilmekteydi. Okullarda Türkçe öğrenimi zorunluydu. Bu açıdan Türkçe bilenler zamanla eğitimin gelişmesiyle de artmıştı. İzmit Rum toplumunun genel idaresi din adamları ve sivil temsilciler aracılığıyla yapılmaktaydı. Dinî idare çerçevesinde gayrimüslimlerin idaresini belli kurallara bağlayan Osmanlı Devleti, patrikhaneyi esas olarak Rum toplumunun sorumlu makamı olarak kabul ediyordu. İzmit metropolitliği de patrikhane adına İzmit bölgesinden sorumluydu. Merkezdeki mahalle ve kırsaldaki ahaliden de metropolitin görevlendirdiği din adamları ile sivil ahali içinden seçilen muhtarlar sorumluydu. Muhtarları, kilisenin önerisiyle Rum toplumunun seçkinleri belirliyordu. Dinî yetkililer (kocabaşlar – dimogerontes) ile mütevelliler (eforoi) olarak tanımlanan toplumun seçkinleri böylece dinî ve sivil idareyi kendi aralarında paylaşarak sürdürmekteydiler. Toplumun ruhani lideri “despot” olarak da tanımlanan İzmit Metropoliti idi. Toplumla ilgili kararlar metropolitlik ve episkoposluk merkezlerinde tüm yetkililerin toplanmasıyla alınıyor ancak son sözü söyleme yetkisi despotta bulunuyordu. Dinî ve sivil yetkililer arasında anlaşmazlık olması durumunda, sorun doğrudan patrikhaneye bildiriliyor ve patrikhane sorunu çözüyordu. Ayrıca İzmit Rum toplumunun çeşitli dernekler üzerinden de örgütlendiği görülmektedir. Osmanlı Devleti’nin son döneminde kurulan “İzmit Eğitim Derneği” Rum dernekleri arasında bu konuda en çok adını duyuran derneklerden olmuştur. Rumlar arasında oldukça popüler olan derneğin masraflarını Rum ahali karşıladığı gibi Yunan işgali sırasında dernek Yunanlara hizmet etmiş, Rumlar için asker toplama merkezi olarak kullanılmıştı. Sosyal ve ekonomik hayatta olduğu gibi siyasi alanda da İzmit’te Rumların, Türklerle ve devletle olan ilişkilerinde kopuşa neden olan olay Yunan işgali ve işgal sırasında yaşananlar olmuştu. Ekim 1920’de İzmit ve civarı fiilen Yunanlar tarafından işgal edildi. İşgal aslında temel olarak İngiltere’nin bölgede bir tampon kuvvete ihtiyaç duymasından kaynaklanıyordu. Bu yüzden yerli Rumların ve Ermenilerin faaliyetleri, işgalciler açısından önem arz etmekteydi. İşgalle birlikte Rumların ve Ermenilerin Türk ordusu ve Müslüman ahaliye karşı faaliyetleri, Yunanlarla birlikte İngiltere’nin de desteklediği faaliyetlerdi. Müslüman ahaliye ve köylere yapılan saldırılar, yağma ve işkenceler işgal sürecinde ülkenin birçok yerinde görülen faaliyetlerden farklı değildi. Ayrıca Yunan ordusu bölgedeki Rum nüfusu artırmak ve istatistiksel olarak da normalden fazla göstermek için çalışmalar yapmıştı. Farklı bölgelerden birçok Rum, İzmit ve Kocaeli bölgesine gönderilerek Rum nüfus artırılmak istenmiş, oluşturulan çeşitli nüfus istatistikleri ile dünya kamuoyuna bölgenin çoğunluğunu zaten Rumların oluşturduğu propagandası yapılmak istenmişti. 1921 yılı başlarından itibaren Yunan ordusu destekli yerli Rumların Müslümanlara yönelik saldırıları sistematik katliamlara dönüşmüştü. Yunanların bölgeden çekilişi esnasında katliamlar zirveye çıkarılmış, uluslararası gözlemcilerin de kabul ettiği şekliyle İzmit’te yerli Rumların da katıldığı yağma ve saldırılar yaşanmıştı. Birçok işgal bölgesinde yapıldığı gibi İzmit’te de yangın çıkarılmış, birçok Müslüman kurşuna dizilerek şehit edilmişti. Haziran 1921’de Yunan ordusunun çekilmesiyle Türk ordusu yeniden İzmit’te idareyi devralmış ve Müslüman ahaliye yönelik yardım faaliyetleri başlatılmıştı. İşgalcilere destek veren yerli Rumlar, Yunan ordusuyla birlikte İzmit’i terk ederken, özellikle kırsalda yaşayan Rumların bir kısmı yerlerinde kalmışlar, onlar da daha sonra mübadele ile Yunanistan’a gönderilmişlerdi.
KAYNAKÇA
Mehmet Kaya, “XIX. Yüzyılda İzmit (Kocaili) Sancağı’nın Demografik Durumu ve İskân Siyaseti”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 26, Sayı: 41, Ankara 2007, s. 59-80; Şennur Kaya, –, İlknur Aktuğ Kolay, “İzmit’teki Azınlık Grupları”, İTÜ Dergisi / b Sosyal Bilimler, Cilt: 5, Sayı: 1, İstanbul 2008, s. 31-42; Halim Demiryürek, “Maârif Salnamelerine Göre İzmit Sancağında Eğitim-Öğretim: 1898-1904”, Uluslararası Gazi Akça Koca Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri (Kocaeli 2014), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2015, s. 1211-1228; Çağla D. Tağmat, “Milli Mücadele’de Yunan Ordusunun İzmit Katliamı (1921)”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi ve Kültürü Sempozyumu (9-11 Mart 2018, Kocaeli), Kocaeli 2019, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yayınları, s. 883-890; Σκαλιέρης, Γεώργιος, Λαοί και φυλαί της Μικράς Ασίας, Μετά πινάκων και χαρτών, Αθήνα:1922; Καλεντερίδης, Σάββας, Δυτικός Πόντος, Βιθυνία – Παφλαγονία, Αθήνα: Ινφογνώμων, 2005; Ιορδάνογλου, Αν., Η Μητρόπολη Χαλκηδόνος από την αρχαιότητα έως σήμερα, Αθήνα: Σύνδεσμος των εν Αθήναις Μεγαλοσχολιτών, 2000.
Ramazan Erhan GÜLLÜ