REDİF TABURU

Madde no:1273

İzmit Redif Taburu, 12. Tümen

Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyılda Yeniçeri Ocağı’nın bozulmaya başlaması ile birlikte askeri teşkilatta bazı yenilikler yapıldı. Ancak yapılan yenilikler yeterli olmadı. Sultan II. Mahmud döneminde uzun süredir kaldırılması planlanan Yeniçeri Ocağı lağvedildi. 1826 yılında kaldırılan Yeniçeri Ocağı’nın ardından Asakir-i Mansure-i Muhammediye Ordusu kuruldu. Yeni ordu yanında Redif-i Asakir-i Mansure ismiyle bir birlik teşkil edildi. Kısaca redif birlikleri olarak bilinen bu kuvvetler yeni kurulan orduya destek sağlamak, halkı uzun süreli hizmete mecbur tutmayarak ülkedeki iç güvenliği sağlamak amacıyla kurulmuştu. Sözlük anlamı olarak “arkadan gelen, arkadan gelen kuvvet” anlamında kullanılan redif kelimesi, ordunun ihtiyat kuvveti anlamında kullanılmaya başladı. Redif birliklerinin en önemli özelliği birliklerdeki erlerin sürekli olarak askerlik yapmamasıdır.

Redif askeri birlikleri 8 Temmuz 1834’te Redif Kanunname ile oluşturuldu. Serasker Koca Hüsrev Paşa birliklerin teşkili için görevlendirildi. İlk olarak Ankara, Çankırı, Afyon’da oluşturulan Redif birlikleri, Anadolu’nun bazı sancaklarında da teşkil edildi. İzmit sancağı Osmanlı Devleti’nin Hassa Ordusu merkezlerindendi. 1836 yılında Hassa Müşiri Ahmet Fevzi Paşa İzmit sancak muhassılı iken İzmit ve Bolu’da redif teşkilatını kurdu. Ahmet Fevzi Paşa on yedi günde redifleri toplamayı başardı.

Bu arada İzmit Çuha Fabrikası da diğer askeri sınıflardaki gibi Anadolu rediflerinin kıyafet ihtiyaçlarını da karşılayan önemli bir merkezdi. Buradaki fabrika Dar-ı Şura-yı Askeri tarafından idare ediliyordu. Çuha Fabrikası Anadolu ordularının fes, püskül, ceket, pantolon ve kaput gibi ihtiyaçlarını karşılıyordu.

1843 yılında Serasker Rıza Paşa’nın döneminde hazırlanan askeri kanuna göre, Osmanlı ordusu 4 grupta toplandı. Bunlar muvazzaf ordu, redif kuvvetleri, yardımcı kuvvetler ve başıbozuklardı. 1869 yılında ise ordu sayısı yediye çıkarılırken tüm kuvvetler nizamiye, redif ve mustahfız olarak üç grupta toplanıyordu. 1886 yılında redif birliklerinin süresi 9 yıla ardından 8 yıla indirildi. İç güvenliği sağlamakla görevlendirilen redif birlikleri savaş zamanlarında ise orduda görevlendiriliyordu. Nitekim 19. yüzyılda İzmit’te oluşturulan redif taburları Doğu Anadolu’da meydana gelen Ermeni isyanlarını bastırmak için kullanıldı. Sultan II. Abdülhamid devrine gelindiğinde ise redif teşkilatının önemli yerlerinden birisi İzmit’ti. İzmit Hassa Ordusu olarak bilinen Birinci Ordu’nun mıntıkasındaydı ve bu dönemde Birinci Ordu’ya bağlı olarak 15. Mukaddem Redif Fırkası’nın içerisinde İzmit Mukaddem Redif Taburu olarak bir tabur yer alıyordu. 1881 yılında Yunanistan ile sınır geriliminin yaşanması üzerine İzmit Redif Taburu askerleri silahaltına alındı. 1897 yılında ise Türk Yunan savaşının çıkması üzerine İzmit Redif Taburu göreve çağırıldı. Rumeli’de bulunan 3. Ordu’ya takviye için gönderilen tabur, 14 Mayıs 1898 tarihinde geri döndü. 1908 yılına gelindiğinde ise taburun kadrosunda yer alan subaylar şunlardı: Tabur Komutanı Binbaşı Ahmet Nuri Efendi, Kolağası Ömer Lütfi Efendi, Tabur Kâtibi Nureddin Efendi, Tüfekçi Ferhat Efendi, Debboy memuru Abdullah Efendi, Yüzbaşılar: Hayri Efendi, Ahmet Efendi, Şakir Efendi, Mülazım-ı evveller: Süleyman Efendi, Yusuf Ağa, Ahmet Efendi, Mülazım-ı saniler: Enver Efendi, Namık Efendi, Sadrettin Efendi, 6 Aralık 1908 tarihinde redif birliklerinin süvari sınıfı kaldırılmış yalnız piyade sınıfı geride kalmıştı.

Balkan Savaşlarında İzmit Redif Taburu

Balkan Savaşları I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı’nın karşı karşıya kaldığı ve topraklarının bir kısmını kaybettiği savaşlardan biridir. Trablusgarp Savaşı’nın akabinde patlak veren ve devleti zor durumda bırakan Balkan Savaşları’nda Osmanlı Ordusu’nda redif birlikleri de etkili biçimde kullanılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla hazırlanan 8 numaralı sefer planına göre; İzmit Redif Tümeni, 1. ve 2. tümenlerle birlikte 1. Nizamiye Kolordusunu oluşturacaktı. Bu kolordu Çanakkale ve İzmir’de yer alacaktı. 30 Kasım günü İzmit Redif Tümeni silahaltına alındı, ancak sadece eğitim yaptılar. 1912 yılında Türk Ordusu; Nizamiye ve Redif Ordularıyla Mustahfız ve Aşiret Süvari Birliklerinden oluşuyordu. Barış ordusunu nizamiye birlikleri, sefer ordusunu ise redif, mustahfız aşiret süvari birlikleri oluşturuyordu. Aynı yıl redifler mustahfız birliklerine çevrildi ve redif kavramı kullanılmamaya başlandı. Haziran 1912’de verilen emirle, Edremit, Çanakkale, Bursa ve İzmit Redif fırkaları Balkan Savaşı’nda görevlendirildi. 5. ve 9. Nizamiye Tümenleriyle İzmit Redif Tümeninden oluşan 2. Kolordu Çanakkale tarafında bulunacaktı. Bu fırkaların harp sahasına getirilmesi için deniz yolu kullanıldı. Redif askerleri Haydarpaşa’ya bazen de İzmit’e çıkarılarak nakledildiler. Diğer yandan Balkan Savaşları’nın bir bölümü ise Şark Ordusu tarafından Kırklareli Lüleburgaz çevresinde gerçekleşiyordu. 18 Ekim16 Kasım 1912 tarihleri arasında yapılan savaşlarda İzmit Redif Taburu da görev almıştı. İzmit Redif Taburu Tümen Komutanı Tuğgeneral Fahri Paşa, İzmit Redif Tümeni Kurmay Başkanı ise Yüzbaşı Şemsettin (Şener) Bey idi.

Savaşın 1913 yılında sona ermesinin ardından ise redif teşkilatı tamamen kaldırılmıştır. Redif birliklerinin kaldırılmasının ardından orduda yeni bir düzenlemeye gidilmiş ve redif askerleri tümenlere verilmiştir. İzmit Redif Tümeni ve Çanakkale Redif Tümeni kaldırılarak 12. Tümen’e bağlanmıştır. Geçici olarak oluşturulan 4. Kolordu ise kalıcı hale getirilmiştir. 12. Tümen 4. Kolordu’ya bağlanmıştır.

Çanakkale Savaşları ve 12. Tümen

1914 yılına gelindiğinde ise I. Dünya Savaşı patlak vermiş ve Osmanlı Devleti de İttifak Devletleri’nin yanında savaşa katılmıştı. Akabinde Edirne’de bulunan 4. Kolordu, Çanakkale Cephesi’nde görevlendirildi. Kolordu’ya bağlı 12. Tümen, 6-8 Mayıs ve 9-24 Mayıs tarihlerinde gerçekleşen İkinci Kirte Muharebelerinde yer aldı. 12. Tümen Komutanı Yarbay Selahaddin Adil Bey, 4-6 Haziran 1915 tarihlerinde gerçekleşen Üçüncü Kirte Muharebelerinde de bulundu. 12. Tümen bu muharebelerde Güney Grubu Komutanı Weber Paşa’ya bağlı olarak görev yaptı.

Haziran ayının ilerleyen günlerinde Kerevizdere Muharebelerine de katılan 12. Tümen, Temmuz ayı başına kadar süren Zığındere Muharebesi’nde de görev almıştır. Zığındere Muharebesi 12. Tümen’in bulunduğu bölgede ağırlıklı olarak mevzi muharebeleri şeklinde gerçekleşmişti. Ancak 5 Temmuz günü Zığındere’de Türk Taarruzu yapılmış ve bölgenin sol kanadında 12.Tümen yer almıştır. 12. Tümen Komutanı Yarbay Selahaddin Adil, 12. Tümen Kurmay Başkanı ise Binbaşı Süleyman İlhami Bey’dir. Bu dönemde 12. Tümen Saros bölgesine gönderilmiştir. Ağustos ayına gelindiğinde başlayan Arıburnu-Conkbayırı ve Anafartalar Muharebelerinde ise Kuzey Grubu Komutanı Korgeneral Esat (Bülkat) Paşa’ya bağlı olarak görev yapan 12. Tümen, Saros bölgesinden 8 Ağustos 1915 günü bölgeye ulaşmıştır. 21 Ağustos 1915 günü gerçekleşen İkinci Anafartalar Muharebesinde de görev almıştır. Anafartalar Muharebelerinin ardından Aralık ayının sonuna kadar mevzi muharebeleri devam etmiştir. Muharebelerde yer alan 12. Tümen’in başındaki Yarbay Selahaddin Adil Bey ise 12 Eylül günü Seddülbahir Cephesi’nde görevlendirilmiş ve 12. Tümen’in başına Alman komutan Hovik getirilmiştir. Çanakkale Savaşlarının sona ermesinin ardından ise 12. Tümen Doğu Cephesi’nde görevlendirilmiştir.

Doğu Cephesi’nde Murat mihverindeki muharebelerde yer alan 12. Tümen’in komutanlığını ise Yarbay Süleyman İlhami Bey üstlenmektedir. Bu muharebeler Temmuz Eylül 1916 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Muharebeler Muş, Bitlis, Çapakçur bölgesinde yoğunlaşmıştır. 1 Eylül 1916 günü Yarbay Süleyman İlhami Bey şehit olmuş yerine 147. Alay Komutanı Yarbay Sıtkı Bey vekâlet etmiştir. 1916-1917 yıllarında gerçekleşen Murat Mihverindeki Kış Mevzi Muharebelerinde 4. Kolordu ve bu kolorduya bağlı 12. Tümen yer almıştır. 12. Tümen Komutanlığı görevini Yarbay Mürsel (Bakü) Bey üstelenirken, 4.Kolordu Komutanlığı görevini Tuğgeneral Pertev (Demirhan) Paşa yürütmektedir. Pertev Paşa, dış göreve atanınca ise 12 Ocak 1917’de Albay İsmet (İnönü) Bey Kolordu Komutanı olmuştur. 1917 yılında muharebeler devam ederken, 10 Ağustos 1917 günü Albay Selahaddin (Köseoğlu) Bey, 4. Kolordu Komutanlığı’na atanmıştır.

1918 yılına gelindiğinde 3.Ordu, doğuda Tirebolu-Kemah-Kiğı-Muş-Bitlis hattından ileri harekâtı başlatmıştı. Şubat-Haziran arasında süren harekâtta; 4. Kolordu Komutanı Tuğgeneral Ali İhsan (Sabis) Paşa’dır. Kolordu’ya bağlı 14. Tümen Komutanlığı görevini ise Mürsel (Bakü) Bey yürütmektedir. 1918’de Kafkas Ordular Grubu’nun lağvı üzerine ise ordunun tümenleri 4. Kolorduya katılmış ve 3. Ordu emrine verilmiştir. Kafkasya’nın kuzeyi ve Azerbaycan üzerine yapılan harekâtta Ali İhsan (Sabis) Paşa yönetimindeki 4.Kolordu ve kolorduya bağlı 12. Tümen görev almıştır.

Milli Mücadelede 12. Tümen ve Kocaeli Çevresi

Birinci Dünya Savaşı’na giren Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkesi ile savaştan çekilmiştir. Savaşı sona erdiren antlaşmanın maddeleri Osmanlı açısından ağır şartlar içermekteydi. İstanbul ve çevresi ile Çanakkale ve çevresini ilgilendiren maddeler, Osmanlı’nın boğazları konusunu gündeme getiriyordu. Antlaşma maddelerine dayanarak, 9 Kasım 1918 günü Seddülbahir ve Kumkale’ye asker çıkaran İngilizler hemen ardından Çanakkale’yi işgal etmiştir. 28. İngiliz Tümeni Müstahkem Mevki Kumandanlığına yerleşirken 12 Kasım gününe gelindiğinde Çanakkale Boğazı tamamen işgal altındaydı. 13 Kasım günü İstanbul’u İngiliz askerleri işgal ederken, İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetlerinden oluşan 50 parçalık filo İzmit limanına demirlemişti. Ertesi gün ise 17 parçadan oluşan bir başka filo İzmit limanına demirledi ve iki subay dönemin mutasarrıfı İbrahim Süreyya (Yiğit) Bey’den yer göstermesini istedi. Filonun bir kısmı Derince’de geri kalan kısmı ise İzmit’te demirledi. İtilaf subayları telgrafları kontrol altına aldı.

Mayıs 1919’a gelindiğinde Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a hareket etti. Aynı dönemde 12. Tümen ise Komutanı Yarbay Osman Nuri (Koptagel) yönetiminde Horasan’daydı. 12.Tümen, Kazım Karabekir Paşa komutası altındaki 15. Kolordu’ya bağlıydı ve 15. Kolordu da Mustafa Kemal Paşa’nın görevli olduğu 9. Ordu Müfettişliği alanındaydı.

Öte yandan milli mücadele açısından Kocaeli ve çevresi kritik bir bölgeydi. İstanbul’dan Anadolu’ya geçişlerin bir bölümü Kocaeli üzerinden gerçekleşiyordu. Karakol Cemiyeti elinde bulunan silah ve cephanenin Anadolu’ya nakli için Kocaeli ve çevresini kullanıyordu. Özbekler Tekkesi üzerinden başlayan yolculuk Geyve Kocaeli üzerinden Ankara’ya kadar ulaşıyordu. Bu hatta Menzil Hattı adı veriliyordu. Karayoluyla olduğu gibi sevkiyatlar deniz yoluyla da yapılmaktaydı. İstanbul limanından gönderilen motorlar, Karamürsel, Kefken, Karasu, Akçakoca gibi limanlara gelerek askeri malzemeleri ulaştırıyordu. Askeri malzemelerin haricinde Özbekler Tekkesi üzerinden de Anadolu’ya geçişler yapılıyordu.16 Mart 1920 günü İstanbul’un işgal edilmesinin ardından Hüsrev Bey, Halide Edip Hanım, Adnan Bey, Miralay Kâzım (Orbay) Bey, Cami Bey Kocaeli üzerinden Ankara’ya gitmek üzere hareket etmiştir. Bu seyahati Mustafa Kemal Paşa tehlikeli görmüş bunun üzerine Kazım Karabekir (Paşa) Ankara’ya sağ salim gelmeleri için bölgedeki askerlere talimat verilmesini istemiştir. Diğer taraftan 24 Ocak 1921’de Kocaeli Grup Komutanlığı teşkil edilmiştir. Komutanlık; Geyve ve çevresindeki kuvvetleri komuta etmekle görevlendirildi. Doğrudan Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak teşkil edilen komutanlığın Grup Komutanlığına Albay Halit (Karsıalan) Bey getirilmiştir. Albay Halit Bey 26 Ocak günü görevine başladı. Teşkil edilen Kocaeli Grup Komutanlığı ilk olarak İkinci İnönü Muharebesi’nde yer almıştır. Kocaeli Grup Komutanı Albay Halit (Karsıalan) Bey, Kocaeli Grubu Kurmay Başkanı Binbaşı Yusuf Ziya (Çakal), Kocaeli Grubu Topçu Komutanı ise Yarbay Ziya Vehbi Bey’dir. Bu savaşta 27 Mart günü Albay Halit Bey yaralanmıştır.

Kocaeli ve çevresinde bu olaylar yaşanırken, Doğu Cephesi’nde görevlendirilen 12.Tümen ise 1919-1921 yılları arasında Sarıkamış, Kars, Şahnalar ve Golgat, Cacur Muharebelerinde görev aldı. Bu dönemde 12.Tümen’in Komutanlığı’nı Yarbay Osman Nuri (Koptagel) Bey üstlendi. 4 Ağustos 1921 tarihinde Batı Cephesi’ne sevk edilen tümen, Kars’tan ayrılarak 28 Eylül günü Ankara’ya varmış, ancak Sakarya Meydan Muharebesi’ne yetişememiştir.

KAYNAKÇA

Abdulkadir Özcan, “Redif”, DİA, C. 34, İstanbul 2007, s.524; Cahide Bolat, Redif Askeri Teşkilatı, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 2000; Ziya Ediz, 1895-1896 Ermeni İsyanları ve Bu İsyanların Bastırılmasında Redif Taburlarının Yeri, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2009; Cengiz Çakaloğlu, “II. Abdülhamid Devrinde İzmit Redif Taburu”, Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli TarihiKültürü Sempozyumu, Kocaeli 2018, s. 783; Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı Devri Osmanlıİtalyan Harbi, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1981, s.97; Serkan Er, “Balkan Harbi’nde Osmanlı Ordusunun Seferberlik Planı”, Tarih Dergisi, Sayı: 59 (2014/1) İstanbul 2014, s.172; İsmet Görgülü, On Yıllık Harbin Kadrosu 1912-1922, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 2014, s.16; Mehmet Beşikçi, “Balkan Harbinde Osmanlı Seferberliği ve Redif Teşkilatının İflası”, Türkiye Günlüğü, Sayı 110, s.39-43, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi III, 6.Kısım (1908-1920) Genelkurmay Basımevi, Ankara 1996, s.84; Serpil Sürmeli, “İzmit ve Çevresinde İşgal Siyaseti Sonuç ve Değerlendirmeler”, Uluslararası Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu II, C.II, Kocaeli 2016, s.1539; Cansu Karakuş, Atatürk’ün İlk İnkılap Arkadaşı Hüsrev Gerede, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2021, s. 48.

Süleyman BEYOĞLU