Günümüzde de Yaşamını Sündüren Türkiye’nin İlk Çimento Fabrikası
Osmanlı döneminde XIX. yüzyıl sonlarına doğru gündelik yaşam ve tüketim alışkanlıklarında ortaya çıkan değişimler, konut yapımında ahşap yapılardan kârgir yapılara doğru olan dönüşüm ve devlet tarafından girişilen imar faaliyetleri çimento talebini giderek arttırdı. Gerekli çimento genellikle Fransa’dan ithal edilmekle birlikte fiyatı düşük bir malzeme olan çimentonun uzun mesafelere taşınması yüksek nakliye giderlerine neden olduğundan çimentoyu pahalı bir malzeme haline getiriyordu.
Aslan Çimento veya açık ticari unvanı ile “Memâlik-i Osmaniye’de Sun’i Çimento ve Hidrolik Kireç İmâline Mahsus “Arslan” Osmanlı Anonim Şirketi” İkinci Meşrutiyet döneminde İstanbul’da Osmanlı vatandaşı olan Rum asıllı Andrea Haci Kiryaku, Konstantin Glitsos, Marko G. Langas, Kimyager Dr. Kiryako Syngros, Demetrius Yanakopulo ve Nikolas Zarkali tarafından bu dönemde egemen olmaya başlayan “millî iktisat” anlayışının bir ürünü olarak kuruldu. Şirketin hukuken kuruluşunu belgeleyen dâhilî nizamnamesi 20 Aralık 1910’da onaylandı ve şirketin kuruluşuna ilişkin padişah iradesi 31 Aralık 1910’da çıktı. Süresi 50 yıl olan şirketin sermayesi 50.000 lira olarak belirlendi. Kısa sürede gerekli sermayeyi toplayan şirket Gebze kazası Darıca nahiyesi Taşliman mevkiinde yılda 20.000 ton sun’i çimento ve 10.000 ton su kireci üretmek üzere bir fabrika kurmaya girişti. Yükleme ve boşaltma işleri için bir iskele yapıldı. Fabrikanın yakınında bulunan taşocakları da satın alındı. Binaların inşaatındaki maliyet artışında fabrikanın kurulduğu arazinin kayalık olması ve bu sırada İstanbul’da baş gösteren kolera salgını nedeniyle uygulanan karantina önlemleri sonucunda artan işçilik maliyetleri ve taşıma bedellerinde ortaya çıkan % 20 dolayındaki artış etkili oldu. Fabrikanın inşası ve Avrupa’dan ithal edilen makinelerinin montajı bütün bu olumsuz koşullara rağmen hızla sürdürülerek Nisan 1911’de tamamlanma noktasına geldi. Daha fabrika tamamlanmadan yıllık çimento üretimi 30.000 ton ve su kireci üretimi de 20-25.000 ton olacak biçimde genişletilmesi ve bunun için sermayesinin 75.000 liraya çıkartılması gündeme geldi. Daha önce alınması kararlaştırılan 550 HP gücündeki buhar makinesi yerine 880 HP gücünde bir buhar makinesi ile yeni makineler alındı. Bütün bunların sonucunda fabrika toplam 74.781 lira yatırım ile Ekim 1911’de işletmeye açıldı. Bir Danimarka şirketi tarafından kurulan bu fabrikada yaş yöntemle çimento üretimi yapılıyordu ve 1914 yılı başlarında ikinci döner fırın kuruldu.
Aslan Çimento’nun ilk müşterileri arasında Anadolu Demiryolu Osmanlı Şirketi, İstanbul Tramvay Şirketi, Şark Demiryolları Şirketi, Dersaadet Rıhtım, Dok ve Antrepo Anonim Şirket-i Osmaniyesi ve Hicaz Demiryolları bulunuyordu. Hükümet de her türlü resmî inşaat sözleşmelerine şirketin ürettiği çimentonun kullanılması şartını koyarak yerli sanayinin korunması konusunda önemli bir katkıda bulundu.
Fabrika ülkenin çimento talebinin ancak yarısını karşılayabiliyordu ve talebin daha da artacağı görünüyordu. Bunun için 1912’de sermaye artışına gidilerek toplam sermaye 112.500 lira oldu. Bununla birlikte genişletme çalışmaları Balkan Savaşı nedeniyle ancak 1914 ilkbaharında bitirilebildi.
Başlangıçta şirketin yönetim kurulu karar defteri ve bazı yazışmalar Rumca yapılırken kısa süre sonra şirketin iletişim dili Fransızca olmuştur. Şirket ürettiği çimentonun analizlerini 1912’de Fransa’da yaptırmıştır. Bu analiz değerlerinin günümüzdeki çimento standartlarına da uyduğu görülmektedir. Aslan ve Eskihisar çimento fabrikaları Birinci Dünya Savaşı sırasında üretimlerini sürdürmekle birlikte ortaya çıkan işgücü açığı, hammadde ve özellikle fırınlarda yakıt olarak kullanılan ve Zonguldak bölgesinden gelen kömürün Rus donanmasının baskısı nedeniyle getirilememesinin yarattığı sıkıntı fabrikaların üretimlerini yavaşlatmasına ve zaman zaman da durdurmak zorunda kalmalarına neden oldu. Aslan Çimento Fabrikası Birinci Dünya Savaşı sırasında 1916’da yıllık 22.500 lira bedelle Harbiye Nezareti tarafından kiralandı. Bu durum Aralık 1918 tarihine kadar sürdü ve bu dönemde fabrikanın donanımı önemli oranda zarar gördü. Kömür sıkıntısı Zonguldak bölgesinde üretimin durması nedeniyle mütareke döneminde de artarak sürdü. Bir yandan çimentoyu paketlemede kullanılan bez torba sıkıntısı çekilirken öte yandan fabrikaların İstanbul’dan uzakta bulunması güvenlik, iletişim ve ulaşım sorunlarını da birlikte getirdi. Bütün bu sıkıntılar daha güçlü olabilmek ve sıkıntıları aşabilmek için Aslan ve Eskihisar şirketlerini birleşmeye zorladı. Bu gelişmeler sonucunda iki şirket arasında imzalanan 19 Aralık 1919 tarihli sözleşme ile bir yandan her iki şirketin tüzel kişiliklerinin tasfiyesi ve öte yandan da iki şirketin yeni bir şirket kurularak bunun çatısı altında birleştirilmesi süreci başladı. 10 Ekim 1920 tarihli padişah iradesi ile merkezi İstanbul’da bulunan, 60 yıl süreli ve 280.000 lira sermayeli “Arslan ve Eskihisar Müttehid Çimento ve Su Kireci Fabrikaları Anonim Şirketi” kuruldu.
Ancak, savaş öncesine göre kömür, torba, yedek parça gibi girdilerin fiyatlarındaki yükselmeler ve nakit gereksinimindeki sıkıntılar nedeniyle şirketin mali yapısının güçlendirilmesi gerekiyordu. Bu nedenle 26 Mayıs 1921’de sermaye arttırımına gidilerek sermaye 367.500 liraya çıkartıldı. İstanbul’un 1922 sonlarında Ankara Hükümeti’nin denetimine geçmesi üzerine bu kez şirketin tescili için Ankara’ya başvuruldu ve 13 Mayıs 1923’te nizamnamede gerekli düzeltmelerin yapılması koşuluyla tescil edildi.
Darıca fabrikasında 1922 yılında 16.100 ton çimento üretildikten sonra Ekim ayı başlarında üretim durdu. Haziran 1923’te üretime yeniden başlandı. Birbirini izleyen Mudanya Mütarekesi, Lozan Barışı ve Cumhuriyet’in kurulmasının ardından ülkenin yeniden inşasına başlanması ve Ankara – Samsun ile Ankara – Sivas demiryollarının yapımına girişilmesi çimento talebini arttırdı. Artan talebi karşılamak için Eskihisar Çimento Fabrikası onarılarak Eylül 1924 ortalarından itibaren üretime başlandı. Öte yandan her iki fabrikanın da genişletilerek üretim kapasitesinin ikiye katlanması için planlar yapılarak gerekli makine ve donanımlar sipariş edildi ve gelen makinelerin montajına başlandı. Her iki fabrikanın da üretime geçtiği 1924 yılında bir önceki yıla oranla %107 artışla 23.642 ton çimento üretildi. 1930’lu yıllarda şirketin sermayesi el değiştirerek Türkleşmeye başladı.
Darıca Fabrikası başta gerekli kömürün bulunamaması nedeniyle 1943-1947 döneminde üretimine son verdi. 1951’de genişletilmesine karar verilerek 1953’te iki yeni döner fırın eklendi ve bunların açılışı 12 Nisan 1956’da Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ile Başbakan Adnan Menderes’in katıldığı bir törenle yapıldı. Devam eden kömür sıkıntısı nedeniyle 1961’de yakıt olarak fueloil kullanımına ve üretimde de yaş yöntemden kuru yönteme geçilmesine karar verildi. 1964’te yakıt olarak fueloil kullanılmaya başlandı ve 1969’da da kuru sisteme geçildi.
1970’li yıllarda yeniden mali sorunlar yaşamaya başlayan şirket aldığı kredileri ödeyemez duruma düştü. Çözüm olarak şirket hisselerinin çoğunluğu 1978’de Türkiye İş Bankası’na devredildi ve şirketin adı “Aslan Çimento Anonim Şirketi” oldu. Şirket 1989’da Fransız Lafarge şirketine satıldı ve 1992’de yıllık 1.000.000 ton üretim düzeyine ulaşıldı. Lafarge’ın Türkiye’den ayrılması üzerine fabrika 2009’da OYAK Çimento Grubu’na satıldı ve halen bu grup arafından işletilmektedir.
Kuruluşundan itibaren Darıca halkı için bir istihdam kaynağı olan Aslan Çimento Darıca halkı ile iyi ilişkiler içinde olmuştur. Burada çalışmak dededen toruna geçen bir aile geleneği olarak sürmüştür. Aslan Çimento’nun Darıca’daki en önemli yatırımlarından biri inşaatına 1986’da başlanıp 1989’da açılmış olan Darıca Aslan Çimento Anadolu Teknik Lisesi’dir. Başlangıçta önemli bir çevre kirliliği yaratan fabrikada zaman içinde alınan önlemler ile bu sorun günümüzde çözülmüştür.
KAYNAKÇA
Ahmet Ali Özeken, Türkiye Çimento Sanayi, İstanbul 1942; Aziz Köklü, “Çimento Sanayimizde Son Gelişmeler”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 6 (1), 22 – 29 (1954); Emre Dölen, ve Murat Koraltürk, Aslan Çimento-İlk Çimento Fabrikamızın Öyküsü (1910-2012), 2. baskı, İstanbul, 2013; Emre Dölen, “Osmanlı Döneminde Kocaeli’ndeki Sanayi Kuruluşları”, Uluslararası Gazi Akça Koca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli 2015, Cilt 1, s. 665 – 687.
Emre DÖLEN