Kocaeli’de popüler müzik alanına oldukça yoğun bir ilginin olduğu, kurulan pop müzik gruplarının çokluğundan anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin geçirdiği hızlı konjonktürel/dönemsel değişimler, paralel olarak pop müzik alanında da hızlı ve belirgin evrilmelere (değişime ve dönüşüme) yol açar. 1960’larla başlayan pop müzik akımlarına yönelim, dönemsel olarak kimi zaman güçlü kimi zaman belli belirsiz toplumsal yaşantıların müzik alanına etkileriyle pop müzikte de değişim ve dönüşümler meydana gelir. 1960-70-80’li yıllar Türkiye toplumsal ve siyasal yaşantılarının sürekli bir değişim ve dönüşüm geçirdiği yıllardır. Aranjmanlarla (yabancı müziklere Türkçe sözler yazmayla) başlayan Türk Pop Müziği, bir dönem sonra Anadolu Rock’a dönüşüp büyük beğeni kazanır. Yapılan yarışmaların içerikleri dahi bu temayı şart koşar. 1980’ler sonrası köyden kente göç olgusunun ortaya koyduğu ve oluşturduğu varoş/kentleşemeyen kesimin müzik beğenileri kendi kültürel yapısını içerir. Bu da arabesk müzik türünü yaratarak bir süre sonra pop arabesk kavramını gündeme getirir. 1990’lı yıllara gelindiğinde ise ilk özel TV ve radyoların kurulması, müzik alanında çabuk ulaşılan, çabuk tüketilen, nakaratlarla anlamsız sözcüklerin yalnızca kafiyeli olması koşuluyla bir araya getirilen güfteler, pop müzik örneklerini oluşturmaktadır. Bu dönemde dinlenilen müzik parçaları çabuk üretilen ve tüketilen bir ürün görünümündedir. İlerleyen süreçte toplumsal direnişe/karşıtlığa yönelik Protest Müzik, Rap Müzik gibi müzikler döneme damgasını vurur. Karşıt düşünce/görüşlerin aktarıldığı birer araç olarak karşımıza Protest Müzik ve Rap Müzik çıkmaktadır. Ancak bu süreçler işlerken müzikal nitelikli ve klasikleşen popüler müzik parçalarına geri dönüş ve “nostaljik şarkılardan” albümlerin yapılması uygulaması gündemdir. Geçmişte beğenisi onaylanan müziklerin yeni seslere söyletilmesi albümlerin satışı açısından bir garanti unsuru olarak görülür. Popüler müzik adına yaşanan bu gelişmeler Kocaeli pop müzik yaşantılarını da etkiler. Müziğe daha kolay ulaşılır olması ise, yani dijital ortamda ulaşım, canlı konser izleyicisinin azalmasına neden olur. Yerel yönetimlerin düzenlediği ücretsiz halk konserleri, hatta ülke çapında ünlü olan pop müzik şarkıcılarının konserleri dahi gereken ilgiyi görmez. Kolay ulaşım, çabuk tüketim müzik endüstrisinin bir anlamda kendine dönük bir kendi kendini tüketme yoluna girmesine yol açar. Bu bağlamda popüler olan tercih edilir, yoksa algı yönetimi sonucunda zorunlu seçenek olarak sunulan mı popülerleşir sorusu müzik sektörü ve türünü yönlendirmeye devam etmektedir.
Kocaeli günümüzde de Türkiye’nin önde gelen sanayi kentlerindendir. Ancak 1966 yılında kurulan fuar merkezinde Endüstriyel Ürünler Fuarı ile Kültür Sanat ve Ticaret Fuarı ayrı bir canlılık kazandırır. Kocaeli Sanayi Fuarı ilerleyen zaman içerisinde Kültür ve Sanat Fuarı kimliğini de kazanır. 1990’lı yıllarda halk konserleri fuar içerisinde sahnede gerçekleşmektedir. Türk Pop Müziği sanatçıları konser vermek üzere İzmit’e geldiklerinde dinleyicileriyle fuarlarda buluşur. 1990’larda yükselen pop trendleri konser organizasyonlarında organizatörlerin tercihlerini bu yönde kullanmalarına neden olur. Yine sanayi bölgesi olması nedeniyle göçe maruz kalan Kocaeli arabesk müzik dinleyici potansiyeline de sahiptir. Fuar sahnesinde arabesk müziğinin ünlü temsilcileri kentin bu tarz müziği dinleyen kesimine de sıkça hitap etmektedir.
1957-1962 yılları Türkiye’de pop müzik adına önemli hareketlenmelerin olduğu bir dönemdir. İstanbul Deniz Harp Okulu öğrencilerinden Somer Soyata, Erkut Taçkın, Okan Bilgütay, Durul Gence gibi gençlerin oluşturduğu “Somer Soyata ve Arkadaşları”; yine İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencilerinden oluşan “Kuyruklu Yıldızlar” orkestra ve vokal grupları pop müzik ortamında öne çıkarlar. Bu arada Barış Manço, Erol Büyükburç, Erkin Koray, Muhittin Paydaş, Salim Ağırbaş, Vasfi Uçaroğlu, Gökçen Kaynatan gibi isimler gençlerin idolü olmaya başlar.
Kocaeli’de 1950-1970 arasında öne çıkan grup müzikleri ve müzisyenleri, kentin müzik yaşamına da biçim verirler. Dönemin toplumsal ve sosyal koşullarının da getirdiği bu müzik oluşumları kimi zaman yarışmalarla popülerleşir ve müzik yaşantılarını yönlendirirler. Kısaca kentte gençlerin tercihlerini yönlendirir nitelikte bir müzik ortamı oluşur. 1980 askeri darbesiyle tüm müzik piyasası durgunlaşır. 1990’larda ise 1980’lerde biriken müzisyen altyapısı ve ithalatın başlamasıyla teknik donanımların sağlanabilmesi gibi birçok nedenle müzik piyasası hareketlenir. 1990’larda benzer şekilde 60’lı yıllarda olduğu gibi dünya müziklerine dönüşün yoğunlaştığı bir popüler müzik ortamı söz konusudur. Son yıllarda Anadolu Pop-Rock müziğinin yeniden gündeme gelmesinin nedenleri arasında yerel kültür ögelerine küresel çapta yöneliş sayılabilir.
Bu dönemde öne çıkan Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği’nin düzenlediği “Pişmaniye Balosu” geleneksel bir etkinlik halini alır, yönetim kurulları Kocaeli’ne İstanbul’dan orkestra ve sanatçılar getirerek baloya olan talebi ve ilgiyi arttırmayı hedeflerler. Bu balolarda Kocaeli halkı Barış Manço ve Erkut Taçkın’ı dinleme şansını elde eder. Yine İzmit Orduevi müzik etkinliklerine ev sahipliği yapan bir diğer mekân olarak karşımıza çıkar. Orduevi’nin o zamanki bahçesinde ve günümüzde Merkez Bankası’nın olduğu yerdeki Yazlık Barbaros Sahil Gazinosu’nda; Kanuni Bülent Şençalar, Şantör Ömür Göksel, Piyanist Gürcan Özgül, Şantör Tamer Arasıl, Baterist Alkan Sayın askerlik görevlerini İzmit’te yaparlarken adı geçen mekânlarda müzik yaparak Kocaeli‘nin pop müzik yaşantısına katkıda bulunurlar.
1952 yılına gelindiğinde İlhan Ergin, “Körfez Caz” adlı bir grup oluşturarak, Batı müziği alanında fark edilir bir çıkış yapar. “Körfez Caz” grubu; İlhan Ergin (Akordeon), Hüseyin Aykut (Klarnet), Günaydın (Trampet), Şükrü (Saksafon), Fahri (Bateri)’den oluşur. Bu grup, 1958’e dek bu alandaki çalışmalarını sürdürür. 1950’lerin sonlarında gelişen pop müziği ortamına paralel olarak İzmit’te modern anlamda kurulan ilk pop müzik grubu “Molinerler”dir. Bu grup içerisindeki müzisyenler; Melih Özemek (Akordeon), Bülent (Elektrogitar), Özer (Bateri)’den oluşur.
1961-1962’de İzmit’te en popüler müzik topluluğu Karaçetin Düğün Salonu Orkestrası “Grup Karaçetin”dir. Karaçetin Düğün Salonu’nun açılmasıyla burada çalışmak üzere İlhan Ergin (Akordeon-Piyano), Cengiz Oray (Solo-Gitar), Hayati Ayka (Saksafon), Engin Karaçetin (Trompet), Hayrettin Alp (Bateri), Sami Özarıcı’dan (Solist)oluşan Grup Karaçetin kurulur. Grup 1965’de dağılarak yeni katılımlarla “Metronomlar” adlı grubu oluşturur. Metronomlar, öncelikle sahne disiplini, kıyafet birliği ve izleyiciye saygı kuralları konusunda prensipler koyarak dinleyiciye olan saygının kurallarını kesinleştirir ve o dönemde bir anlamda kurumsal kimlik oluşumunu gerçekleştirir. Gürültüsüz ve kaliteli müzik yapma ilkesi benimserler. Çeşitli nedenlerle dağılan Grup Karaçetin’den geriye kalan grup üyeleri önce “Sextet Metronom” grubunu kurarlar… Sextet Metronomdan Ümit ve Nevzat’ın ayrılmaları yeni bir grubun kurulmasına yol açar ve kurulan bu yeni gruba “Metronomlar” adı verilir. İzmit’te İlhan Ergin, Cengiz Oray, Adil Bilgiç, Alkın Sayın, Tamer Arasıl ve Kubilay Bozdağ’dan oluşan Metronomlar, uzun süre halkın beğenisini kazanan bir gruptur. Grup Kocaeli dışında da adını duyurur, Hilton Roof, Çınar Otel (Yeşilköy) ve Büyükada’da uzun süre program yaparlar. 1967 ve 1968 yılında Kocaeli’yi temsilen “Altın Mikrofon” yarışmasına katılarak, 118 orkestranın arasında yedinci olurlar. Altın mikrofon yarışması o dönemin en prestijli yarışmalarından olup, grubun burada aldığı derece müzik yaşantılarının farklı bir alanda da yer bulmasını sağlamıştır. Nitekim Metronomlar, Hülya Koçyiğit ve Tamer Yiğit’in başrollerini paylaştığı “Gül Ağacı” adlı filmde de yer alır. Aldıkları ortak bir kararla 1971 yılında ayrılmışlardır. Gruba daha sonra Türkiye Güzeli seçilen Harika Değirmenci de şantöz olarak katılır.
Kocaeli’nin en köklü kuruluşlarından olan Seka, kentin sosyal yaşantısına yön verme misyonunu da üstlenir. Kentin sosyal yaşamında müzik etkinlikleri de Seka sayesinde öne çıkar. Bugün artık eski işlevi dışında kullanılan Seka Sineması’nda konserler verilir. Seka Park tesisi yönetimi önceleri iki haftada bir, daha sonra her hafta olmak üzere -bugün Seka Park Oteli olan binanın yanındaki lokalde“Müzikli Aile Toplantıları” düzenlenir. Gazeteci Naci Girginsoy ve Seka Sosyal İşler görevlisi Mete Baturer’in çabalarıyla Kocaeli’nin ünlü pop müzik gruplarından “Metronomlar” Seka’nın daimi orkestrası olarak görev yapmaya başlar. Aile toplantıları, adından anlaşıldığı gibi, misyonundan ödün vermeden yapılır ve nitelikli güncel müzik dinlemenin adresi olur. Müzik ortamı, aile ilişkileri içerisinde yaşatılır. Seka, işlevsel olduğu dönemde Kocaeli kentini her yönden etkileyen bir kuruluş olur. Gerek ekonomik, gerek kültürel açılardan kentin gereksinimlerini karşılar. Seka sosyal sorumluluk bilinci ile kentle pek çok sanatçının ve müzik topluluğunun buluşmasını sağlar. Seka’nın kendi mensupları için açtığı tiyatro-sinema salonları, zamanla bütün İzmit halkına hizmet vermeye başlar. Seka sosyal tesisleri, İstanbul’dan ve başka kentlerden İzmit’e gelen seçkin tiyatro toplulukları, konserler, halkoyunları gösterileri ile İzmit halkını hem bilgilendirir, hem de sanat yönünü besler. Böylece İzmit halkının sanat sevgisi de artar. Kurum adına basılan kentin önemli yayın organlarından olan Seka Postası adlı gazete, bir dönem radyosu ve konser etkinlikleri için kullanılan sinema salonu ile Seka, Kocaeli’nin müzik yaşamına tanıklık eden bir yayındır. Seka Postası gazetesinden yayınlanan bilgiler, o dönemde kentin toplumsal yaşamına rehber olacak niteliktedir.
Hürriyet gazetesinin 1965 yılından itibaren düzenlediği “Altın Mikrofon” yarışmanın teması, Batı müziği enstrümanlarıyla Türk Müziği icrasını destekler nitelikte hazırlanır. Bu yarışma Anadolu Pop ve Anadolu Rock türlerinin bir anlamda ortaya çıkmasına zemin hazırlayan bir organizasyon olarak kabul edilebilir. 1967 yılında Kocaeli’den bu yarışmaya Metronomlar grubu, “Dam başında hezen var, hezende bir gezen var, Erzurum’un içinde gün değmedik güzel var” türküsünün Cengiz Oray tarafından yapılan aranjesi ile katılmıştır.
Orkestra 1968’de Petkim Sosyal İşler Müdürlüğü’nün yaptığı seçmelerle kurulur. Sacit Palaz (Klavye-Org), Recep Suülker (Saksafon-Gitar) Özer Uslu (Basgitar), Kenan Güzelgün (Bateri) ve Mehmet Tilgen (Solist) olarak orkestraya seçilirler. Önceleri yalnızca Petkim bünyesindeki özel gecelerde müzik yaparlar. Kısa zamanda yaptıkları iyi ve popüler müzikle İzmit’in aranılan ve sevilen bir grubu haline gelirler. 14 Şubat 1970’te Fitaş Sineması’nda amatör müzik grupları arasında Altın Kupa Müzik Yarışması yapılır. Altın Kupa Müzik Yarışması’na katılan Petkim Orkestrası, 65 orkestra içinde ikincilik ödülünü alır. Kazandıkları bu ödül ve başarıdan sonra grup elemanları daha öz ve iyi müzik yapmak isteklerini belirtirler. Grup daha sonra Otel Asya’da yapılan gençlik çaylarında ve çeşitli konserlerde program yapar. 1973’te öğrenim ve askerlik nedenleriyle dağılırlar. Petkim Orkestrası yarışmada dereceye girdiği dönemde hem yerel, hem de ulusal basında ses getirir, müzik dergilerinde kendine yer bulur. Diskotek ve Sesim Dergileri bu yayın organlarındandır.
Yine ulusal basın içinde yer alan Diskotek Dergisi’nin 2 Haziran 1970 tarihli 38. sayısında 1968 başlarında bu orkestrayı kuran Ülkü Günkut’un “İzmit’te müziğe yetenekli gençler arasından seçmek koşuluyla kurduğumuz orkestra henüz iki yaşında olmasına rağmen, günün müziğini takip ediyor, konserlere katılıyor, iddialı ve inançlı bir şekilde çalışıyor” yorumuna yer verilir.
Türkiye’nin katıldığı günden itibaren gündeminde bir ulusal sorun olarak yer alan Eurovision Şarkı Yarışması’nın 1978 yılı Türkiye elemelerine İzmit’in Gölcük ilçesinde yaşayan Ayça Oktay adında bir çocuk şarkıcı da katılır. Ayça ve Elma Şekerleri, beş çocuktan oluşan müzik grubudur. Elma Şekerleri adlı çocuk vokal grubu, 1978’de kurulup, aynı yıl Eurovision Türkiye Seçmelerinde ‘Küçük Kız Ayça’ olarak da anılan Ayça Oktay’a eşlik eder. 1978 yılı Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye seçmelerine “Küçük Kız” adlı parçayla katılan Ayça Oktay, büyük ilgi toplar ama elemeleri geçemez. “Küçük Kız” adlı parçayı seslendiren “Ayça ve Elma Şekerleri” Türkiye seçmelerinde elenmelerine rağmen o dönemde popülerite kazanarak albüm yaparlar.
Yukarıdakilerin dışında Hafif Batı Müziği alanında faaliyet gösteren gruplar; Yakomoz 5, Kıvılcımlar, Leoparlar, Atlantik 71, Körfez 74, Kocaeli Pop’tur. Yine bu alanda Mehmet Tilgen (Solist), Diş Doktoru Sacit Palaz (Org), Reha Yıldırım (Solist), Korhan Özenbaş (Gitar), Feridun Aslan (Gitar-Piyano) sayılabilir.
1980’lerden sonra orkestra müziği yerine “piyanist şantör”lük gelenekselleşmeye başlar. Bu durum İzmit müzik yaşantısında da kendini gösterir. 1990’lara yaklaşıldığında Türkiye’de gençliğin yeni bir pop müzik yapısını tercih ettiği görülür. Bu müzik, dönemin genel özelliğini yansıtan her türlü eğilimi içinde barındırma misyonu olan bir müziktir. Bu anlamdaki yerli popun içinde Halk, Sanat, Arabesk, Rock, Akdeniz, İspanyol, Yunan, Latin, Uzakdoğu vb. elemanlar yer alır. Yeni bir popülerleşme kavramı getiren bu anlayış, yerel müzikleri de bünyesine katar, bu dönemde pop müziği seslendiren pek çok şarkıcı, türküleri de repertuvarına almaya ve seslendirmeye başlar.
KAYNAKÇA
Ayşe Hande Orhan, “Anadolu Pop/Rock Müziği”, Editör: A. C.,21. Yüzyıl Başında Türkiye’de Müzik Sempozyumu, Sevda Cenap And Vakfı... Rekmay Ltd. Şti., Ankara, 15-16 Mart 2002, s.193; Cengiz Oray, Müzik Yaşamım ve Anılarım, İzmit Rotary Kulübü Yayınları, İzmit, 2013, s.35; Gülşen Erdal, Osmanlıdan Günümüze Kulaktaki Tınılar: Kocaeli’de Müzik Kültürü, Cinius Yayınları, İstanbul, 2019; Okan Murat Öztürk, “Türkiye’de Yaşanan Modernleşme Süreci ve Anadolu Yerel Müzikleri”, 21. Yüzyıl Başında Türkiye’de Müzik Sempozyumu, Editör: Arzu Cengiz, Sevda Cenap And Vakfı, Rekmay Ltd. Şti, , Ankara, 15-16 Mart 2002, s.205.
Gülşen ERDAL