PINARLI SARDALA KOYU KALINTILARI

Madde no:1249

Antik Dönem Kalıntıları

Sardala koyu kalıntıları Sardala koyundan Karadeniz’e dökülen Sarı Tarla Deresi vadisinde bulunmaktadır. Kalıntılar İstanbul II. Nolu KKTVKBK’nın 15.10.1998 tarih ve 4952 sayılı kararı ile “Bağırganlı Köyü Kilise Kalıntıları” olarak tescil edilmişse de kalıntıların bulunduğu arazi Kandıra Pınarlı köyü sınırlarındadır.

Kalıntılar iş makineleriyle yapılan kaçak kazı sonucu ortaya çıkmıştır. Kaçak kazıda ortaya çıkan kalıntıların olduğu çukur Kocaeli Müze Müdürlüğü tarafından kapatılmıştır. Tuğla örgülü yapı kalıntısının çok az bir bölümü görülebilmiştir. Kazı çukurunda çok sayıda kırmızı renkli Geç Roma Dönemi keramik parçasına rastlanmıştır. Bugün gözle görülen herhangi bir yapı kalıntısı bulunmamaktadır. Sardala koylarının bulunduğu Pınarlı köyünün eski adı Karamadın’dır. Köyde bulunan doğal pınarların çokluğundan dolayı Pınarlı adı verilmiştir. Karamadın adının Karamanoğlu Kerimüddin Bey anısına köye verildiği muhtemeldir.

Kalıntıların tarihlenebileceği dönem Bitinya Krallığı, Geç Roma, Erken Bizans dönemleridir. Jeopolitik önemini günümüzde de sürdüren Nikomedia (İzmit), ülkemizin en önemli endüstri merkezlerinden biridir. Kent, tarihte Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan deniz yolu ve Mezopotamya, Mısır ve Anadolu’yu Avrupa’ya bağlayan kara yolunun geçiş noktasında yer alır. Ayrıca korunaklı bir limana sahip olması kara ticareti kadar deniz ticareti konusunda da ticaret merkezi olmasını sağlamıştır. Nikomedia, tarih boyunca insanların yerleşim yeri olarak tercih ettiği bir mekân olmuştur. Hellenistik dönemde Bithynia Krallığı’na ve Roma döneminde İmparatorluğun doğusuna başkentlik yapmıştır.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla, Nicomedia eski önemini kaybetti.

İstanbul’un Roma İmparatoru Kostantin tarafından imar edilip ikinci başkent yapılmasından sonra İzmit’in önemi giderek azalmaya başlamıştır. İstanbul’a sahip olma politikaları dolayısıyla orduların geçiş güzergahı üzerinde bulunduğundan sık sık tahrip edilmiştir. İslam ordusunun karadan yaptığı kuşatmalarda, daha sonra Selçukluların Malazgirt sonrası yönlerini İstanbul’a çevirmesiyle de Türkler tarafından fethedilmiştir. Türklerin bölgeye yerleşmesinin hemen ardından Haçlı Savaşlarının başlamasıyla bütün Haçlı ordularının Anadolu’ya geçişlerinde tahribe uğramıştır. Dolayısıyla Kocaeli yarımadası en istikrarlı dönemini Bitinya döneminde yaşayarak imar edilmiştir. Bizans’tan itibaren ise bölgede istikrar sona ermiştir. Yeni yapılanmaların ötesinde mevcut yapılaşma zarar görmüştür. Bu yüzden bölgedeki tarihi kalıntıların Bizans öncesine tarihlenmesi ihtimali daha yüksektir. Roma İmparatorluğu’nda yaygın olarak kullanılan kırmızı astarlı seramikler farklı özellikleri nedeniyle Erken ve Geç Roma dönemi olmak üzere gruplandırılmıştır. Geç Roma Dönemi seramikleri için genellikle kırmızı astarlı seramik tanımlaması kullanılmıştır. MS |.yüzyılın sonundan, MS VII. yüzyılın ortalarına kadar etkinliğini sürdüren Geç Roma Dönemi astarlı seramikleri bölgesel üretim farklılıkları nedeni ile Afrika, Foça Kıbrıs ve Sagalassos (Burdur) olmak üzere sınıflandırılmıştır. Roma İmparatorluk ve Erken Bizans Dönemlerinde gerçekleştirilen deniz ve kara yolu ticareti, sınır hatları, vergilendirme ve lejyon birliklerinin ticari faaliyetleri ile seramik ticareti yaygınlaşmıştır.

Geç Antik Dönem’de, Roma Dönemi sigillatalarının yerini alan kırmızı astarlı seramikler, deniz ticaretinde kullanılan ana rotaların belirlenmesi ve söz konusu dönemde yerleşim kronolojisinin oluşturulmasına katkı sunması bakımından oldukça önemlidir. Kilise kalıntısı olarak tescillenen kalıntıların bir manastıra ait olması imkân dahilindedir. Manastır sisteminin ortaya çıkışı Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlığın yayılmasıyla ilişkilendirilir. Manastırcılığın kurucu figürü varlıklı Kıpti çiftçi bir ailenin oğlu olan genç Antonius’un (MS 251-356) yalnız yaşama idealine (anakhoresis) dayanan yaşama tarzının ankoretik manastırcılığı; çağdaşı Pachomius (MS 292-346) ise toplu ortak yaşam modelini yani kenobitik manastırcılığı kurduğu kabul edilmektedir. Manastırcılık hareketi MS IV. yüzyıldan itibaren Mısır, Suriye, Filistin ve Anadolu’da yaygınlaşmaya başlamıştır. Geç Antik Dönem’de manastırların en büyük gelişme gösterdiği dönem MS V.-VII. yüzyıllar arasındadır. Constantinopolis ve etki alanındaki manastırlarda Basileus’un kuralları benimsenmiş olup bunların esnek ilkelerle biçimlendirildiği belirtilmektedir.

Kilise kalıntısı olduğu tahmin edilen kalıntılar Sardala koyu sahiline 350-400 metre uzaklıkta Sarı Tarla Deresi vadisindedir. Ayrıca Sardala koyunun doğusunda Kilimli koyundaki adacıklardan Malkaya adasında da bir kilise kalıntısı mevcuttur. Sardala koyu Pınarlı köyüne kuş uçumu 3 km uzaklıktadır. Sardala koyu 1,5 km uzunluğunda bir kıyıda üç koya verilen ortak addır. Birincisi Kilise kalıntılarının vadisi içinde bulunduğu Sarı Tarla Deresi’nin denize döküldüğü koy, ikincisi içinde kilise kalıntısının da bulunduğu Malkaya adasının bulunduğu Kilimli koyu, üçüncüsü Cennet havuzu olarak adlandırılan gölün bulunduğu Cennet havuzu koyudur.

Sardala koyu, Kocaeli’de Pembe Kayalıklar ve Sardala koyunun 400 metre doğusundaki Cennet havuzu ile birlikte görülmesi gereken üç doğa harikasından biridir. Sardala koyu Kandıra’nın saklı cenneti olarak adlandırılmaktadır. Sardala koyu gezginlerin dünyaca ünlü Phuket adasına benzettikleri eşsiz manzaralı bir yerdir. Phuket adası güneyin incisi olarak adlandırılan Tayland’daki en geniş adadır. Phuket adası denizin içinden fışkıran taş adacıklar ve insan boyundaki deniz mağaraları ile ünlüdür. Sardala koyu muhteşem manzarasından dolayı turistlerin ilgisini çekmektedir. Denize girmenin yanında kamp için gerekli alanlar bulunmaktadır. Sarı Tarla Deresi ile Malkaya adasının bulunduğu koylar arasındaki tepecikte Tuzukur kamp alanı yer almaktadır. Deniz, kayalıklı bir bölgede yer almaktadır. Tertemiz suya sahiptir. Çok fazla kişi tarafından bilinmediği için sakin ve huzurludur. Doğa yürüyüşü yapabilecek ve kafa dinlenebilecek ender yerlerden biridir.

KAYNAKÇA

Hale Güney, “Antik Çağda Nikomedia (İzmit) Kenti’nin Jeopolitik Önemi,” ICANAS 38. 10-16 Eylül 2007, Ankara 2013, s. 1467-1492; Safiye Aydın Olba Geç Roma Dönemi Seramik Buluntuları, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (doktora tezi), Ankara 2019. s. 72; E. Keskin, “Geç Roma Dönemi Kırmızı Astarlı Seramikleri,” II. Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu, Eskişehir 2002, s. 268-272; Sinan Mimaroğlu, “Myndos (Asar Adası) Geç Antik Dönem Seramikleri,” STD(Sanat Tarihi Dergisi), XXVI / 2, Ekim 2017, 333361; S. Doğan, “Ortaçağ Manastır Sistemi: Doğu ve Batı Manastırları,” Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Ankara 2003, (20/2), s. 73-89; S. Mango, Bizans Yeni Roma İmparatorluğu, (çev. G.C. Güven), İstanbul 2011, s. 120; Deniz Tamer, Ayşe Erol, “Zeugma’dan Ele Geçen Geç Roma Kırmızı Astarlı Seramikleri,” Anadolu Dergisi 2020, S. 46; gezinomi.com; kocaelikentkonseyi.org; kulturportali.gov.tr; kandirapinarlikoyu.tr; seyyahdefteri.com; doğadakiler.com; kulishaber.com.tr.

Adem ARI