ARSLANBEY

Madde no:120

Kocaeli’de Bir Köy/Mahalle

Arslanbey köyü, Osmanlı döneminde İzmit Mutasarrıflığı içindeki Ermeni yerleşim yerlerinden birisidir. Arslanbey’e ilk yerleşenler Osmanlı-İran savaşları nedeniyle 1600 yılı başlarında Karabağ ve çevresindeki köylerinden göç eden 21 kişiden oluşan yedi hanelik bir Ermeni grubudur. Bu ilk grupta yer alan Ermeniler, özellikle güvenlik nedeniyle bölgede önemli bir şahıs olan Bostancıbaşı Arslan Bey’in himayesi altına girmişlerdir. Arslan Bey de onları kendi mülkünün güney tarafındaki dağın eteklerine yerleştirerek çevredeki eşkıyalardan korumuştur. Ermeniler yerleştikleri bu yeni yeri Arslanbey olarak adlandırmaya başlamışlardır. Bu ilk yerleşen Ermenilerden sonra bölgeye Celali isyanlarının yaşandığı Divriği, Erzincan, Eğin ve Kemah bölgesinden yeni Ermeni göçleri meydana gelmiştir.

Osmanlı Arşivi belgelerinde Arslanbey köyüne ait bilgilere ilk kez 1693 yılına ait Cizye Defteri kayıtlarında rastlanılmaktadır. Bu deftere göre köyde 30 Ermeni nüfus cizye ödemekle yükümlüydü. Ancak o bölgede Müslümanların yaşadığı küçük bir köy ve çiftliklerin olduğu avarız defterlerinden ortaya çıkmaktadır. Tarihçiler tarafından yapılan yoruma göre, Ermeniler bölgeye geldiklerinde Arslan Bey’in adıyla anılan ve Müslümanların yaşadığı küçük bir köy ya da çiftlik bulunmaktaydı. İlerleyen yıllarda göçlerle bu Müslüman köyün çevresindeki Ermeni yerleşiminin artmasıyla Arslanbey köyü tamamıyla bir Ermeni yerleşim alanı haline dönmüştür.

XIX. yüzyılda Arslanbey yakınında Çuhahane’nin kurulmasıyla köyün büyümesi devam etmiştir. Bu Çuhahane’de çalışmak için Anadolu’dan Ermeni işçileri gelerek Arslanbey’e yerleşmişlerdir. Arslanbey köyündeki Ermenilerin diğer bir uğraşısı koza ve ipek idi. Hatta köyde bazı Ermenilerin ipek fabrikası bulunmaktaydı. Bunun dışında Arslanbey’de yabancılar da ipek ve koza fabrikaları kurmuşlardı. Bunlardan birisi İtalyalı Jozef Mora’ya aitti. Ayrıca fes üretimi için inşa edilen dinkhane için civardaki diğer köyler gibi Arslanbey köyü ahalisi de bazı hizmetlerde bulunmaktaydılar. Bunun karşılığında da bazı muafiyetler elde etmişlerdi. Arslanbey köyü halkının diğer bir uğraşısı da kömür ve bargircilik (beygir) idi.

Osmanlı ülkesi genelinde XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren belediye teşkilatları kurulduktan sonra Arslanbey köyü belediye idaresi olarak, arada İzmit merkez livaya bağlansa da genellikle Bahçecik nahiyesine bağlı kalmıştır. Arslanbey köyü ve hemen yakınındaki Değirmendere köylerinin Bahçecik nahiyesine bağlı kalmasını hazine de kendi menfaati gereği istemekteydi.

1830 tarihli Osmanlı nüfus sayımına göre Arslanbey köyünde 175 hanede 490 erkek gayrimüslim (Ermeni) nüfus bulunmaktaydı. Buna kadınlar da ilave edildiğine köyün toplam nüfusunun 875 kişi civarında olduğu tahmin edilebilir. 1830 nüfus defterine göre Arslanbey köyünde 57 yüksek, 182 orta, 52 düşük olma üzere toplam 291 cizye ödemekle yükümlü nüfus varken, 9 nüfus da cizyeden muaftı. 1840 tarihli nüfus defterine göre ise Arslanbey köyünde 490 erkek nüfus bulunurken, erkek ve kadın toplam 980 nüfus bulunmaktaydı. Nüfus defterlerine göre Arslanbey köyünde Kulaksızoğlu, Asacıoğlu, Köle Serkisoğlu, Osmancıoğlu, Ovidoğlu, Micanoğlu, Çoban Karabetoğlu, Nalbant Serkisoğlu, Şişmanoğlu, Bakırcıoğlu gibi ad ve lakapları taşıyan aileler yaşamaktaydı. 1886 yılında ise Arslanbey’de 446 hanede 1071 erkek ve 1028 kadın olmak üzere 2099 nüfus varken, 1902 yılında hane sayısı 548’e yükselirken nüfus ise 2930’a çıkmıştır.

Arslanbey tarihindeki en büyük felaketi 4 Aralık 1886 Cumartesi günü çıkan büyük bir yangın ile yaşamıştı. Yangında 590 hane ve dükkândan ancak

15 bina ayakta kalabilmişti. Kış mevsiminde yaklaşık 2000’e yakın köy ahalisi aç, susuz ve evsiz bir halde perişan olarak dışarıda kalmıştı. Osmanlı hükümeti yangın sonrasında evsiz barksız kalan yangınzedelerin ihtiyaçlarının karşılanması için adeta seferber olmuştu. Öncelikli olarak yangınzedelerin barınma ihtiyaçlarının giderilmesi için çadırlar gönderilmişti. Daha sonra yardımların sistemli yapılabilmesi için hükümet bir komisyon kurumuştur. Komisyon bir yardım kampanyası başlatmış, II. Abdülhamid de bu kampanyaya katılarak 1.000 liralık yardımda bulunmuştu. Kısa sürede çeşitli kanallardan yaklaşık 300.000 liralık bir meblağ toplanmıştı. 7 Nisan 1897 tarihine kadar büyüklere 180 kuruş çocuklara 90 kuruş olmak üzere 1328’i büyük 594’ü çocuk olmak üzere toplam 1922 kişiye 292.500 kuruş yardım dağıtılmıştır. Nakit yapılan bu yardımların dışında köylülere buğday ve mısır gibi zahire dağıtılmıştır. Bunun dışında köylülerin evlerinin en kısa zamanda yapılması için çalışılmalar başlatılmıştır. Yangında köydeki diğer binalar gibi kilise ve mektep de zarar görmüştü. Köylülerin başvurusu üzerine Osmanlı hükümeti kilise ve mektebin yeniden inşası için izin vermişti.

I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin diğer bölgelerinde olduğu gibi İzmit Mutasarrıflığı’nda da silah ve mühimmat tedarikine giderek isyan hazırlıklarına başlamışlardı. Nitekim Osmanlı hükümeti, Kasım 1914’de mutasarrıflık dâhilinde Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Arslanbey, Döngel, Yuvacık ve Bahçecik köylerinde yaşayan Ermenilerin elinde çok miktarda silah ve mühimmat bulunduğu istihbaratını almaktaydı. Doğu Anadolu ve diğer bölgelerdeki Ermeni isyanları ve katliamları işin içinden çıkılamaz bir hal alınca Osmanlı hükümeti 27 Mayıs 1915 tarihinde “Sevk ve İskân Kanunu” çıkararak Ermenileri ülke sınırları içerisinde bulunan Suriye bölgesine sevk etmeye başlamıştı.

İzmitli Ermeniler de Sevk ve İskan Kanunu gereğince demiryolu güzergâhı olan Eskişehir, Afyon üzerinden Konya’ya oradan da Suriye-Zor’a gönderilmeye başlanmışlardı. İzmit Mutasarrıflığındaki tehcir Eylül 1915’te tamamlanmış ve yaklaşık 58.000 Ermeni tehcir edilmiştir. İzmit’te emvâl-i metruke (tehcir edilen Ermeniler tarafından terkedilen mallar) kapsamında Komisyonun idaresine 3.589 ev geçmiş olup bu evlerden 180’i Arslanbey köyüne aitti. Osmanlı Devleti’nin diğer yerlerinde olduğu gibi İzmit’teki Ermenilerin de tamamı tehcire tabi tutulmamıştı. Sevk edilemeyecek kadar hasta, kimsesiz çocukların dışında özellikle belli meslek grupları tehcir kapsamı dışında bırakılmıştı. Çuha Fabrikası’nda çalışan Arslanbeyli Ermeniler, zararlı faaliyetlere karışmamaları şartıyla tehcir edilmemişlerdi. Ancak bu Ermeniler yüzde beşi geçmemek üzere aileleriyle birlikte Müslüman köylerine iskân edilmişlerdir.

I. Dünya Savaşı sırasında tehcirden sonra Arslanbey köyündeki evlere Rumlar ve kısmen de Doğu Anadolu ve Trabzon’dan gelen Müslüman göçmenler yerleştirilmişti. Bunun dışında köye 1916 senesinde Bulgaristan’dan özellikle Şumnu’dan gelen 35 hane Türk-Müslüman muhacirleri iskân edilmiştir. Değişik bölgelerden gelen muhacirlerin Arslanbey’de yerleştirilmeleri, bu gruplar arasında özellikle arazilerin paylaşımı konusunda sıkıntılara neden olmuştu. Ekim 1918’de Osmanlı hükümeti aldığı bir kararla Ermenilerin sevk edildikleri yerlerden memleketlerine geri dönüşe izin vermesiyle, İzmitli Ermeniler de evlerine geri dönmeye başladılar. İzmit’ten tehcire tabi tutulan Ermenilerin de bir kısmı geri dönmüş ve evleri, malları, arazileri kendilerine verilmiştir. Bu durum var olan sıkıntıların artmasına neden olmuştu.

1923 yılında Lozan Barış görüşmeleri sırasında alınan bir karar ile Yunanistan ile mübadele gerçekleştirilecekti. Yunanistan’dan gelen Türk-Müslüman mübadillerin yerleştirildikleri yerlerden birisi de İzmit idi. Arslanbey köyüne de Drama’nın Zağriç, Şevkler, Nusretli köylerinden gelen ve 187 haneden oluşan mübadiller yerleştirilmiştir. Ancak Arslanbey’deki hanelerin yıkık dökük ve bir kısmının da yanması nedeniyle bu mübadiller oturacak ev bulamamışlardı. Bu nedenle mübadillerden bir kısmı Malatya’ya, bir kısmı da İstanbul Pendik’e gitmek zorunda kalmışlardı. Yine bu sırada yakınlardaki Şefkatiye köyünden bazı insanlar Arslanbey arazisine yerleştirilmiş ve onlara arazi verilmiştir.

Cumhuriyet döneminde Arslanbey ile ilgili söylenebilecek diğer bir husus da köyün beldeye dönüşmesidir. 1970 yılında Arslanbey ve Şefkatiye köyleri ihtiyar meclisleri bir araya gelerek Arslanbey köyü merkez olmak üzere Arslanbey adı ile belediye kurulmasına karar vermişlerdi. Bunun en büyük nedeni toplam nüfusun 2.062’ye ulaşması ve böylece belediye kurulduğunda İller Bankası’ndan 61.260 liralık bir ödenek alınacak olunmasıdır. Yapılan başvuru kabul edilerek 28 Şubat 1970 tarihinde Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın onayı ile Arslanbey Belediyesi kurulmuştur. Arslanbey Belediyesi 1975 yılında Marmara Belediyeler Birliği’ne üye olmuştur.

KAYNAKÇA

BCA, 272-0-0-11/ 11-31-1; BCA, 272-0-0-12/ 43-59-16; BCA, 2720-0-12/ 49-101-18; BCA, 272-0-0-12/ 54-130-3; BCA, 30-11-1-0/ 352-9-9; BOA, BEO, 3456/ 259176; BOA, C.İKTS, 25/ 1201; BOA, DH.İ.UM, 19 / 1; BOA, DH.MKT, 1382/ 121; BOA, DH.MKT, 1383/ 41; BOA, DH.MKT, 1497/ 77; BOA, DH.MKT, 1558/ 6; BOA, İ..MVL, 472/ 21403; BOA, İ. AZN, 80/ 59; BOA, MF.MKT, 1099 / 17; BOA, MF.MKT, 1107/ 7; Cumhuriyet, 29 Kasım 1932, s. 6; DH.MKT, 1566/ 46; https://nisanyanmap.com/?y=arslanbey&lv=&t=&cry=&ua=5; M. Hanefi Bostan, “XVI.-XIX. Yüzyıllarda Kartepe’de Sosyal ve İktisadi Hayat”, Kartepe Kitabı, c. I, Kartepe Belediyesi Kültür Yayınları, Kocaeli 2003, s. 217-219, 221, 231, 262; Milliyet, 8 Mart 1978, s. 12; Oğuz Polatel, “İzmit Kazası’nda Ermeni Yerleşiminin Başlangıcı ve Ermeni Yerleşim Yerleri”, s. 29, 38-40; Oğuz Polatel, “Osmanlı Devleti’nde Birlikte Yaşama Tecrübesine Bir Örnek: Arslanbey Ermenileri”, Kartepe Kitabı, c. I, Kartepe Belediyesi Kültür Yayınları, Kocaeli 2003, s. 363-367; Selma Çetinkaya, Taner Bilgin, “Tehcir Kanunu ve İzmit Ermenileri”, Uluslararası Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, s. 1311-1322; Şaban Ortak, “İzmit Sancağında Tehcir Uygulamaları”, International Journal of Social and Educational Sciences, Vol: 4, NoÇ 8, s. 160; Zeynep İskefiyeli, “İzmit’te Bir Yıl İki Yangın: Arslanbey ve Redif Askerî Depo Yangınları”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, C. II, ss, Kocaeli 2017, s. 799-815.

Mustafa SARI