ORHAN BEY CAMİİ

Madde no:1193

Gebze’de Orhan Bey’in Yaptırdığı İlk Cami

Gebze’de, Sultan Orhan Mahallesi, Menzilhane Sokak’ta yer almaktadır. Bu Cami, Gebze’nin Orhan Bey tarafından, Osmanlı topraklarına katılmasını takiben H. 726 (M. 1327) yılı dolaylarında yaptırılmış, tek kubbeli örneklerden biridir. Caminin yapımını takiben Orhan Gazi, çevrede bulunan bazı karyelerin gelirlerini bu camiye vakfetmiştir.

Yapımını takiben birkaç kez onarım geçiren yapı, E. H. Ayverdi’nin kubbe kasnağında tespit ettiği gibi H. 1189 (M. 1775) yılında da önemli bir onarım geçirmiştir. Ayrıca zaman zaman geçirdiği küçük onarımlarla birlikte, 2000 yılı başlarında son kez onarım geçirmiş, açık olan son cemaat yeri, sade bir şekilde, ahşap malzeme ve camekânla kapatılmış, üzeri de beş kubbe ile örtülmüştür.

Dıştan dışa 14.50x14.50 m. ölçülerinde, kare tabana oturtulmuş olan cami, tek kubbeli Osmanlı camilerinin ilk örneklerindendir. XXI. yüzyıl başına kadar son cemaat yeri bulunmayan caminin kuzeydoğu köşesinde, silindirik gövdeli minare yer almaktadır.

Kübik alt yapı üzerinde, moloz taşlardan örülmüş sade beden duvarları üzerine oturtulmuş olan ve 12.30 m. çapındaki tek kubbe, köşelerde tromplarla geçilen sekizgen kasnağa sahiptir. Beden duvarları üzerinde açılmış olan üç kat pencere sırasından alttakiler, daha geniş ve tuğla ile örülmüş olup sivri kemerlidirler. Onun üstündeki ikinci kat pencereyi oluşturanlar aynı eksende, daha küçük ve tuğladan örülmüş birer sivri kemere sahiptirler. Üçüncü sırada, orta eksende yer alan birer pencere ise aynı şekilde, küçük boyutlu ve sivri kemerlidir. Pencerelerin üç katlı olarak yerleştirilmesinde, beden duvarlarında oran ve nispetler bakımından belli bir düzenlilik söz konusudur. Dört yönde açılmış bu pencerelerden başka, sekizgen kubbe kasnağı üzerinde açılmış sivri kemerli dört pencere ile içerisi, yeterince aydınlatılmıştır.

İçeriye; kuzey duvar üzerinde, sonradan eklenen son cemaat yerinin ortasındaki dikdörtgen çerçeveli, ahşap kanatlı kapı ile girilmektedir. Kapının iki yanında iki alt, iki üst, bir de tek olmak üzere kademeli üç pencere açılmış olup diğer cephelerle ortak bir görünüm sağlanmıştır. Giriş kapısının solundaki basamaklar ile son onarımda yenilenen ahşap malzemeli mahfile çıkılmaktadır. Mihrap; Cami içerisinde, giriş kapısı ile aynı eksende bulunmaktadır. Yarım yuvarlak şekilli nişin fazla özelliği olmamakla birlikte, son yıllarda niş kısmı, çerçeveleri ve alınlığı yeni İznik çinileriyle kaplanarak orijinalitesi bozulmuştur. Minber ve kürsü gibi cami elemanları da günümüz ahşap mimari örneklerindendir. Minare; caminin kuzeydoğu köşesinde, kesme taş ve tuğladan, almaşık sistemde örülmüş bir kaide üzerinde yükselir. Cami duvarına bitişik durumdaki minarenin; silindirik gövdesi, şerefe ve petek kısımları tuğladan inşa edilmiş, ancak anlaşıldığı kadarıyla kaideden sonraki kısımlar, bugünkü durumlarını onarımlarla almıştır. Minareye çıkış, cami içerisinden mahfile açılan bir kapı ile sağlanmaktadır. Ancak minare kaidesinde, hayli tahrip olmuş durumdaki bir taş üzerinde; ortadaki hayat ağacı şeklindeki bir bitkiye doğru hareket eden, kanatlı iki aslan figürü bulunmaktadır. Üst kısmı çift hatlı, diğer yanları tek hatlı profille sınırlı olan bu simetrik figürlü kabartmanın, XIII. yüzyıl Selçuklu devri üslup özellikleri taşıdığı görülür. Yukarı kıvrık kuyrukları, ön ayakların hafifçe öne kırılmasıyla tamamen yandan tasvir edilmiş bu figürlü kabarmanın, 1078’den 1098’e kadar İznik’i merkez edinen Anadolu Selçuklularından kalmış, devşirme bir parça olduğu anlaşılmaktadır. Bu kabartmanın solundaki, bir taş üzerinde bir merkezden etrafa yayılan onbir kollu bir rozet, Selçuklu ve Osmanlı üslup özellikleri taşır.

Orhan Camii’nin içerisinde ahşap pencere kanatları üzerinde, oyma ve kabartma tekniğinde, geometrik ve bitkisel tarzda işlenmiş, ilginç hat örnekleri bulunmaktadır. Son onarımlarda ahşap parçalar yenileriyle değiştirilirken bazıları da kaldırılmıştır. Bu örneklerin ilk devir Osmanlı mimari süsleme anlayışı bakımından önemli olduklarını belirtmek gerekmektedir.

Erken Osmanlı camilerinin tek kubbeli, oran ve nispetler bakımından ölçülü, ahenkli örneklerinden biri olan Orhan Camii’nin, önüne eklenen son cemaat yeri ile batıya eklenen genişletme alanı, cami üslubuna yabancı kalmaktadır. Her tarihi eserin orijinal halleri ile korunmalarında önemli yararlar vardır.

KAYNAKÇA

İ. H. Konyalı, “Gebze”, Tarih Hazinesi, S. XII, İstanbul 1951, s. 591-596; E. H. Ayverdi, İstanbul Mimari Çağının Menşei, Osmanlı Mimarisinin İlk Devri (630-805), C. I, İstanbul 1989, s. 139-144;O. Aslanapa, Yüzyıllar Boyunca Türk Sanatı (14. Yüzyıl), İstanbul 1977, s. 18-19; G. Öney, Beylikler Devri Sanatı, 14-15. Yüzyıl (13001453), Ankara 1989, s. 34; R. Yüce, İzmit ve Çevresel Tarih, Kocaeli 1998; E. Yüce, Soyhan, C., Gebze ve Eskihisar, İstanbul 1976;A. Kuran, İlk Devir Osmanlı Mimarisinde Cami, Ankara 1964; A., Yavuzyılmaz, Gebze ve Çevresindeki Türk-İslam Devri Yapıları, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum 2012, s. 152-159; Y. Demiriz, Osmanlı Mimarisinde Süsleme, İstanbul 1979, s. 559; O. Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 1986, s. 7; E. H., Ayverdi, “Orhan Gazi Devrinde Mimari”, Yıllık Araştırmalar Dergisi, I, 1956 (1957), s. 146-149; A. O., Uysal, “Anadolu Selçuklularından Erken Osmanlı Dönemine Minare Biçimindeki Gelişmeler, AÜDTCF Dergisi, C. 33, Sayı 1-2, Ankara 1990, s. 517-518; Ord. Prof. Dr. A.S. Ünver’in Defter ve Dosyalarında (Kocaeli) İzmit-Gebze, (Haz. A.N. Galitekin), İstanbul 2010, s. 127.

Hamza GÜNDOĞDU