NIKOMEDIA VE KOCAELİ’DEKİ ESERLERİ

Madde no:1167

Hellenistik dönemde Kuzeybatı Anadolu’da Bithynia bölgesi sınırları içerisinde yer alan krallığın başkenti Nikomedia olup, Kocaeli ve yakın çevresinde konumlanmış yerel bir hanedanlıktır. Krallık doğu sınırında Filyos (Billaios) nehri ile Paphlagonia bölgesinden ayrılır. Batıda İstanbul Boğazı (Bosphorus) ve Marmara Denizi (Propontis), kuzeyde Karadeniz (Pontos Euxinos), güneyde ise Sakarya (Sangarios) ve Orhaneli nehirleri (Rhyndacos) ile sınırlıdır. Krallığın egemenlik alanı zaman zaman batıda Khalkedon’a (Kadıköy) kadar uzanır. Sakinleri, az sayıdaki kent merkezleri dışında çok sayıda kırsal yerleşimlerde (chora), verimli düzlüklerde ve dağlarda dağılmış kalelerde yaşayan Trakya kökenli kavimler idi. Krallık özellikle Nikomedia ile Kios (Gemlik) körfezlerinin arasında etkindir. Krallığın güney sınırında, Antik Çağda ‘Olympos’ olarak adlandırılan Uludağ yer alır. Sahip olduğu coğrafi şartlar ve Marmara-Ege-Karadeniz bölgeleri iklim özelliklerinden dolayı oldukça sulak ve verimli bir arazi yapısına sahiptir. Krallık arazisinin büyük bir kısmı dağlık ve ormanlarla kaplı olmasına rağmen Marmara Denizi’ne bağlanan vadilerle Sakarya Nehri ve kolları verimli ovalar oluşturur. Xnephon, krallığın bulunduğu bölgenin, çok çeşitli meyve, bakliyat ve tahıl üreten Anadolu’nun en zengin bölgelerinden biri olduğundan bahseder. Ayrıca bölge orman, gemi yapımı için kaliteli kereste, elverişli otlaklar, balık ve özellikle Prokennesos’da (Marmara Adası) bulunan kaliteli mermer ocakları açısından da zengindir. Bölgede İÖ 7. yüzyıldaki Hellen kolonizasyonu döneminde başlayan kentleşme hareketleri gelişerek Hellenistik dönem boyunca da devam etmiştir. İç Anadolu’ya ve Pontos’a giden ana yol güzergahı üzerinde olmasının yanında uzak denizlere ulaşmayı sağlayan korunaklı limanı krallığın gelişerek tüm Batı Karadeniz’i sınırlarına dahil etmesini sağlanmış, ulaşım ve iletişim açısından bu elverişli konumdan yararlanılmıştır. Krallığın politikası gereği Apameia, Nikaia, Kios, Tieion (Hisarönü), Khalkedon (Kadıköy), Herakleia (Ereğli) ve Krateia (Gerede) gibi Bithynia ve Paphlagonia şehirleri geliştirilmiş olmakla birlikte, bu kentlerin büyük çoğunluğu Nikomedia öncesi kurulmuşlardır. Prousa (Bursa) ve Bithynion (Bolu) ise Hellenistik dönemde kurulan kentlerdendir. Krallık sınırları içerisinde yer alan Antigonia, Epiphania, Hellenopolis, Nikomedeion, Nikopolis, Zeila ve Zipoition kentleri antik kaynaklarda adları geçmekle birlikte, lokalizasyonları henüz tespit edilememiştir.

Doedalses’in İÖ 5. yüzyılın ikinci yarısında İzmit

Körfezi’nin doğusunda Bithynialıları bir araya getirerek sağladığı bölgesel hanedanlık, Boteiras (İÖ 435-378) ve arkasından da Bas (İÖ 376-328) tarafından idare edilmiştir. Kocaeli yarımadasında etkili olan Bithynialılar Arkaik ve Klasik dönemlerden beri kuzeybatı Anadolu kıyılarındaki Yunan kolonilerini desteklememiş, hatta gittikçe güçsüzleşen Astakos ve Olbia gibi koloni kentleriyle çatışmalar yaşamışlardır.

Xnephon, Bithynia’nın sosyal yapısını ve yerleşim modelini savaşçı bir aristokrasinin egemen olduğu kırsal yerleşimler olarak tanımlar. Herodotos (7.75), Thukydides (4.75.2) ve Xnephon (Hellenica 1.3.2 ve 3.2.2; Anabasis 6.4.2) bölge nüfusunun Trak kökenli olduğunu bildirmektedir, bu durum bölgedeki Hellenistik ve Roma imparatorluk dönemi yazıtlarındaki çok sayıda Trak-Bithynia ismiyle desteklenmektedir. Büyük İskender doğu seferi sırasında komutanı Kalas’ı dağılan Pers Daskyleion Satraplığı’nın Hellespontos Phrygia bölgesini kontrol altına alması için görevlendirdi. İÖ 328-327 arasında Bithynia bölgesi lideri Bas’a karşı düzenlediği başarısız saldırı sonrasında Bithynialılar bölgede etnik kimliklerini uzun süre korumuştur. Bas’dan sonra bölgede toprak sahibi yerel hanedanlığın üyesi olan Zipoetes (yaklaşık İÖ 328-278), Büyük İskender’in diadokhları arasındaki çatışmalarda kendi bölgesini korumayı başarabilmiştir. İÖ 301 yılındaki İpsos Savaşı’nda Antigonos’un ölmesinden sonra harekete geçmiş, Bithynia’nın yerel insan gücüne güvenerek Astakos’u ele geçirip Khalkedon’u kuşatmıştır. Bithynia bölgesini ele geçirmek isteyen Lysimakhos yakın zamanda Bithynialıların olan Astakos’u tahrip etmiş, karşı mücadele veren Zipoetes büyük başarı sağlamıştır. Kazanılan bu zafer sonrasında İÖ 297-296’da bağımsızlığını ilan ederek krallığını kurmuştur. Diodokhlar arasında devam eden mücadeleyi bu bölgede değerlendiren Zipoetes, İÖ 306’dan itibaren Hellenistik varislerin arka arkaya aldıkları kral (Basileous) ünvanını alan bölgedeki ilk yöneticidir. Zipoetes, bölgede bütünlük kurma ve iktidarı kendinde toplama politikası için yeni girişimlerde bulunur. Hellenistik geleneği uygulayarak Lypedron/Lyperos Dağı eteklerinde lokasyonu henüz belirlenemeyen Zipoition adında bir kent kurar. Bu süreçte belirli bir siyasi güce ve hâkim olduğu coğrafyayı koruyabilecek askeri bir donanıma ulaşmakla birlikte Hellenistik Bithynia’da da bölgesel oluşum süreci net değildir. İÖ 281 yılında gerçekleşen Kurupedion Savaşı’nda Zipoetes Hellenistik krallıklar arasında yerini sağlamlaştırmış; Lysimakhos’a karşı Seleukos’un yanında yer almış ve bu ittifak neticesinde Nikaia kentini topraklarına katmıştır. Herakleia Pontika’nın (Karadeniz Ereğlisi) kışkırtıcı politikasından dolayı Kieros (Üskübü) ve Tieion (Hisarönü) kentlerini egemenliği altına almıştır. Yayılma politikası zamanla Seleukoslar ile olan ittifakının bozulmasına sebep olmakla birlikte I. Antiokhos’un gönderdiği ordu başarısız olmuştur.

İÖ 280 yılında I. Zipoetes’in ölümünden sonra

yerine büyük oğlu I. Nikomedes (İÖ 279-250), Bithynia’yı hâkimiyeti altına alır. Kardeşi II. Zipoetes ile yaşadığı güç mücadelesinde, Seleukos Kralı I. Antiokhos, II. Zipoetes’i destekler. Diğer taraftan I. Nikomedes kıyıdaki koloni kentleri ile I. Antiokhos’a karşı oluşturulan birliğe katılır. I. Antiokhos’dan destek alarak Nikomedes’e isyan eden II. Zipoetes, Bithynia’nın yarısını ele geçirir. Ayrıca Herakleia kenti bu durumu değerlendirerek Tieion ile Kieros kentlerini Bithynia’dan geri almıştır. Fakat I. Nikomedes stratejik ve zamanında bir hamleyle, İÖ 278 yılında, o sıralar Byzantion kentine kadar gelen Galatlarla anlaşarak, Galat lideri Leonnorios komutasındaki 20.000 kişiyi gemileriyle Bosphoros üzerinden Anadolu’ya geçişlerini kolaylaştırmıştır. Ardından, kendine isyan eden şehirlere karşı Galatlarla ittifak kurarak onların yağmalamasına izin vermiştir. Bu ittifak ve yaptığı anlaşmalar sayesinde II. Zipoetes’i etkisiz hale getirerek krallığın tek yöneticisi olmuştur. I. Nikomedes, Galatların Bithynia’nın güneydoğusuna sonradan ‘Galatia’ olarak adlandırılacak Phrygia Epiktetos topraklarına yerleşmesini sağlamıştır. Bu sayede Anadolu’daki diğer bölgesel krallıklar arasında önemli bir tampon bölge oluşturulmuştur. Bölgenin Hellenleştirilmesi yönünde izlediği karmaşık bir siyasi ve askeri politika ile babası Zipoetes ve Zipoetes’in öncüllerinden belirgin bir şekilde ayrılır. I. Nikomedes bölge kralları arasında Yunanca bir isme sahip ilk kraldır. Haleflerinde neredeyse bir yüzyıl boyunca böyle bir isme sahip kimse olmaması bu durumu destekler niteliktedir, bununla birlikte I. Nikomedes’in tahta çıktıktan sonra bu ismi almış olması ihtimal dahilindedir. Bölgenin yerel aristokrasinin Trak kültürüne sahip olmasından dolayı I. Nikomedes dışında Ziaelas ve I. Prusias yönetimleri de geldikleri ilk zamanlarda kontrolü sağlamak ve bölgesel kimliği geliştirmek adına bölgesel çatışmalar içinde kalmışlardır. Kolonizasyon döneminden bu yana kentsel toplulukların varlığını sürdürdüğü bölgede; kültürel ve politik olarak Trak kökenli bağımsız krallık bu süreçten itibaren gelişmiştir. Büyüyen bu krallığa Yunan şehir planlamasına uygun olarak yeni bir başkent kurulması istenmiştir. Nikomedes, İÖ 262’den sonra Astakos körfezindeki Yunan kolonisi Olbia’yı, yeniden inşa ederek Nikomedia (İzmit) kentini kurar. Astakos halkını bu kente yerleştirmiş, bununla birlikte bazı kaynaklar Nikomedes, Zipoition adında başka bir şehir inşa eden Zipoetes’i takip ettiğini ifade eder. Günümüze ulaşan az sayıda kalıntı ile temsil edilmesine rağmen I. Nikomedes’ten itibaren başlayan imar faaliyetleri sayesinde büyüyen bir metropol haline dönüşür. Nikomedes, Basileus unvanını taşıdığını doğrulayan ilk krallık sikkelerini İÖ 264-260 yıllarında darp eder.

Nikomedes’in İÖ 255 civarındaki ölümü üzerine yerine oğlu Ziaelas (İÖ 250-230) geçmiştir. Bithynia Krallığı olarak da bilinen bu krallığın sınırlarını doğuya doğru genişletip Phrygia ve Paphlagonia sınır bölgelerini Bithynia ile birleştirir. Hakkında çok fazla bilgi bulunmayan Ziaelas, Galatların desteğiyle taht mücadelesinde başarılı olmuştur. Ziaelas döneminden günümüze ulaşan az sayıda bronz sikke olsa da, siyasi ve ticari açıdan önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Kressa-Krateia (Gerede/Gökçesu?) adlı kenti ele geçirmiş, Cappadocia’da (Kapadokya) Ziaela (Zela/ Zeila/Ziela) isimli bir kent kurmuştur. Ayrıca Bithynion (Bolu) yerleşimini onunla ilişkilendiren bazı görüşler dile getirilmektedir. Kraliyet politikası büyük ölçüde yeni kentler kurmaya odaklanmış olsa da bunların çoğu Yunan kolonistler tarafından kurulan yerleşimleri temsil etmekte idi.

Yaklaşık İÖ 227 yılında bir Galat tarafından öldürülen Ziaelas’ın yerine oğlu I. Prusias (İÖ 228-182) yönetime geçmiştir. Prusias, Roma’ya karşı kurulan ittifakta Makedonya Kralı V. Philippos’un yanında yer almıştır. Bu iki krallığın güçlerini birleştirmesiyle, İÖ 197/196-190 yıllarında Mysia’nın Aizanoi ve Kadoi’ye kadar olan kısmın krallığın topraklarına katmıştır. Yaşanan anlaşmazlıklar ve mücadeleler sonucu Pergamon Krallığı Roma’dan aldığı yardım ile başarılı olmuştur. Roma’nın uyarılarını dikkate almayarak geri çekilmeyen I. Prusias, V. Philippos ve Galatlar’ın desteğiyle, Roma’dan kaçarak yanına sığınmış olan Kartacalı Hannibal’in komutasındaki bir orduyla Mysia’yı ele geçirmiştir. Ancak İÖ 184 yılında Roma desteğiyle savaş, Pergamonluların lehine dönmüş ve ele geçirdiği toprakları geri vermek zorunda kalmıştır. Apameia İÖ 202’de yıkılmış ve büyük olasılıkla I. Prusias döneminde yeniden inşa edilmiştir. Kieros şehri yerine kendi adıyla anılan Prousias ad Hypium kenti ve Prousias ad Olympum kenti I. Prusias tarafından İÖ 188-183 yıllarında kurulmuştur. Doğu sınırı belirsiz olmakla birlikte Sakarya (Sangarius) nehri en belirgin doğal sınır gibi görünmektedir.

|.Prusias’ın yaklaşık İÖ 182’deki ölümünün sonrasında, yönetime II. Prusias (İÖ 180-149) geçmiştir. Bithynia Krallığı’nın en savaşçı kralı olarak bilinen ||.Prusias, Makedonya Krallığı ile ilişkilerini güçlendirmiş ve yayılma politikası izleyerek sınırlarını Rhyndakos Irmağı’na (Kocaçay/Manisa) kadar genişletmiştir. Bu ideoloji doğrultusunda Pergamon’a saldırılar düzenlese de Roma’nın baskıları nedeniyle çabaları başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Krallığın kuzeydoğu sınırını oluşturacak olan Billaios Nehrine (Filyos Çayı) kadar genişletmiştir. II. Prusias’a karşı, oğlu II. Nikomedes, Pergamon Kralı II. Attalos’un da kışkırtmasıyla ayaklanmış ve babasını Nikomedia’daki Zeus Tapınağı’nda öldürmüştür. Pergamon Krallığı desteğiyle, yaklaşık İÖ 149 yılında kral olan II. Nikomedes, Roma ile ilişkilerini iyi tutmuştur. Bithynia, II. Nikomedes yönetiminde günlerini huzur içerisinde geçirmiştir. Bu dönemde, İÖ 133 yılında, Pergamon Kralı III. Attalos, topraklarını Roma’ya miras bırakmış ve Asya Eyaleti (Provincia Asia) adıyla ilk eyalet kurulmuştur. II. Nikomedes’in ölümünün ardından başa geçen III. Nikomedes (İÖ 127-91), Pontus Kralı III. Mithradates ile birleşerek topraklarını genişletmek amacıyla, Paphlagonia, Galatia ve Kappadokia’ya saldırılar düzenlemiştir. Yaklaşık İÖ 94 yılında IV. Nikomedes başa geçmiştir. Ancak, kardeşi Sokrates, Pontus Kralı VI. Mithradates’in desteğiyle, IV. Nikomedes’i tahttan indirerek, yönetimi ele geçirmiştir. Sokrates’ten kaçan IV. Nikomedes Roma’nın yanına sığınmış ve yardım istemiştir. VI. Mithradates’in saldırgan politikası ve Roma düşmanlığı sebebiyle, yardım talebi hemen kabul edilmiş ve ordular bölgeye gönderilmiştir. İÖ 85 yılına kadar süren savaşlar, Roma Generali Sulla’nın galibiyeti ile son bulmuş ve IV. Nikomedes tekrar tahta çıkarılmıştır. İÖ 74 yılında hiçbir varisi olmadan ölen IV. Nikomedes, topraklarını Roma’ya miras bırakmıştır.

Kocaeli’deki Eserleri

Nikomedia’nın büyük oranda modern kent merkezinin altında kalmasından dolayı kent tarihi hakkındaki bilgilerimiz kurtarma kazıları, yüzey araştırmaları ve tesadüfi buluntulara dayanmaktadır. Günümüze kadar yapılan kazılar sayesinde Kocaeli iline ait çok sayıda buluntu Kocaeli Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi dışında İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde kayıt altına alınmıştır. 19. yy.’ın başından itibaren bölgeyi ziyaret eden ilk gezginler hala görülebilen nadir kalıntıların bölge sakinleri için bir taş ocağı olarak hizmet ettiğini aktarır. Nikomedia sınırlarındaki ilk büyük kurtarma kazısı, 1934-1938’te İzmit Kâğıt ve Selüloz Fabrikası (SEKA) inşa edilirken yapılmıştır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Alman Arkeoloji Enstitüsünden Dörner’in başkanlık ettiği kazılar esnasında daha sonra K. Bittel (1939), A.M. Schneider ve R. Duyuran (1951) tarafından hazırlanan pek çok yayına konu olan çok sayıda olağanüstü buluntu ortaya çıkmıştır. Nikomedia kentinin doğu nekropol alanında Y. Meriçboyu ile S. Atasoy (1967) kurtarma kazısı olarak yürütmüş ve yayınlamışlardır. A. M. Mansel (1968) bölgenin Trak kültürleri ile ilişkilerini incelemiştir. N. Fıratlı (1953, 1960, 1971), M. Özdoğan (1985, 1995) ve 1990’lı yıllarda Kocaeli Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesinin kurtarma amaçlı bölgede yürüttüğü kısa süreli çalışmalar dikkate değerdir. Ayrıca 2005 yılı itibariyle başlayan A. Çalık Ross başkanlığında Kocaeli ili ve ilçelerinde arkeolojik yüzey araştırmaları sayesinde Nikomedia’nın zengin kültürel mirası belgelenmiştir. Bu çalışmalarda Kocaeli sınırları dahilinde Hellenistik agora, Zeus kutsal alanı, akropolis, tiyatro ve nekropol alanları, savunma sistemleri hakkında bilgilere ulaşılmıştır.

Nikomedia, Hellenistik dönemde kurulan yerel hanedanlığın başkentidir. Antik kaynaklara ve arkeolojik çalışmalara dayanarak bölgede Hellen kültürü etkisiyle mimari ve sanatsal açıdan büyük değişimler yaşandığı söylenebilir. SEKA fabrika alanının Hellenistik ve Roma dönemleri limanının ardında kalması nedeniyle kentin en önemli yapılarına bu alanda sahip olması gerekir. Kentin tepeden kıyıya doğru konumu, devam eden depremler, kıyı arazisinin doldurulması mimarinin kıyı bölgesinde gelişmesinde etkilidir. Bölgedeki yerleşimler esas olarak kıyılara dağılmış liman kentlerinden ve iç kısımlarda bazı kırsal yerleşimden oluşur. Hellenistik dönemde kurulan kentler Romalılar tarafından benimsenmiş ve Roma hakimiyetinden sonra sadece üç yeni şehir kurulmuştur. Xenophon tarafından gözlemlenen köy yerleşimleri Hellenistik dönemde de yine phyle yerleşimleri olarak varlığını sürdürmüş, Nikomedia’nın egemenlik alanında pek çok köy yerleşimi tespit edilmiştir.

Kent merkezinden akropolise kadar devam eden savunma sisteminin izleri İzmit ilçesi, Orhan ve Paç mahalleleri sınırlarından SEKA arazisine kadar sürdüğü tespit edilmiştir. Duvarların Hellenistik döneme ait bölümleri kireçtaşı kesme bloklardan oluşur, planında değişiklik yapılmayan savunma sistemine ait kule kalıntıları önemlidir. Fıratlı’ya göre bu surların büyük kısmı tipik Roma tuğla işçiliği göstermekte idi. Gerek iç gerekse dış surlarda Roma hatta Hellenistik dönem unsurlarına rastlanmıştır. Kentin doğu kesiminde Nikomedia’ya su sağlayan bir çeşmenin yanı sıra iki su kemeri kalıntısından birinin (Plin. Ep. 10.37)Helenistik döneme ait temellere dayandığı bilinmektedir (Libanius, Or. 61.7.18, şehrin bol su kaynağından söz etmektedir). Su ihtiyacının karşılanması amacıyla Hellenistik kentin konumunun körfezin kuzeydoğusuna konumlanması tercih edilmiştir. Orhan Mahallesi, Bağçeşme Mezarlığı’nın güneyinde, Nikomedia Körfezi’nin görsel olarak en güzel yamacında Nikomedia tiyatrosunun kalıntıları yüzey araştırmalarında tespit edilmiştir. Oturma sıralarının ana kayaya oyularak yapıldığı, duvarlarının kireçtaşından büyük bloklar halinde harç kullanılmadan yapıldığı, 2005 yılından sonra yürütülen yüzey araştırmalarında belgelenmiştir. Ayrıca mevcut ayakta kalabilen yapının tonozlar, tiyatro girişleri tespit edilmiştir. İç kale olarak tanımlanan savunma sistemine ait kalıntıların bir kısmı tiyatronun duvarlarıdır.

Helenistik dönemde kentin önemli bir bölümünü nekropoller oluşturmaktadır. 1960’lı yıllarla birlikte yürütülen kazı çalışmalarında doğudaki savunma sistemi dışından Bekirdere’ye kadar uzanan Doğu Nekropolü’nün Hellenistik dönemde kullanımına ilişkin veriler elde edilmiştir. Nikomedia kentinin kuzeyinde ise, Yenidoğan-Gültepe Nekropolü’nü de kapsayan nekropol alanının sınırları Orhan Mahallesi içinde kalan kent savunma sisteminin hemen dışında başlayıp kuzeye doğru genişleyerek Sarıcalar ve Üçtepeler köylerini de içine alarak Kabaoğlu köyüne kadar dayanmaktadır. 1990 yılındaki kazı çalışmaları dışında günümüze kadar devam eden kurtarma kazılarında Hellenistik dönem mezarları ve buluntuları ele geçmiştir. Bithynia arkeolojisinin en tanınmış arkeolojik buluntu tipi tümülüslerdir. Bölge kapsamında çok geniş bir dağılım gösteren tümülüsler genel özellikleriyle Helenistik döneme özgü plan özelliklerine uygun olarak Trakya geleneğinde yapılmış mezarlardır. Bithynia bölgesinde yer alan ve çok geniş bir alana yayılan bu tümülüslerin hemen hemen tümü bir mezar odası ve bu oda önünde yer alan dromos kısmından oluşur. Bölgenin yönetici ailelerine ait olan bu mezar odaları beşik tonoz veya bindirme çatı tekniği ile yapılmıştır. Bu tümülüslerin hiç şüphesiz en önemli örnekleri arasında Kocaeli sınırları dâhilinde Üçtepeler Tümülüsleri, Aytepe Tümülüsü, Semetler Tümülüsü (Karamürsel), Kanlıbağ Tümülüsü, Mecidiye Tümülüsleri, Akmeşe Tümülüsü, Yayla Pınar Tümülüsü, Büyükderbent-Hikmetiye Tümülüsleri, Gebze Kutluca Kubbeli Mezarı, Ulupınar Tümülüsü sayılabilir. Bunlar dışında kaya mezarları ve diğer mezar tipleri bölgenin ölü gömme geleneklerini yansıtması açısından önemlidir. Kült anıtları, kaya kutsal alanları ve açık hava kült alanları Bithynia arkeolojisi için önemli anıt tipleridir.

Dördüncü yüzyıl Anadolu’sunda zengin ve çeşitli ekonomik yapı, İÖ 325-300 arasında kitlesel bir düşüş yaşamış, kademeli olarak İskender sikkeleri üretilmiştir. İskender’in ölümünden sonraki süreçte, yeni Makedon kraliyet sikkeleri ile oluşturulan ekonomik sistemden dolayı, oldukça farklı bir tarza sahip kraliyet sikkeleri serileri üretilmiştir. Bir darphaneye sahip Nikomedia ilk sikke bastıran krallıklar arasında yer almıştır. I. Nikomedes’in sikkeleri üzerinde birleştirici ve bütünleştirici özellikteki Artemis Bendis elinde tuttuğu iki mızrağı, kılıcı ve yanında kalkanıyla kayada oturur vaziyette arka yüzde görülür.

Bölgenin epigrafik açıdan zenginliği 19. yüzyılın sonlarından itibaren tanınmakla birlikte F.K. Dörner ile günümüze kadar devam eden epigrafi çalışmaları sayesinde bölgedeki ticari, ekonomik ve mesleki faaliyetler, kırsal yerleşimler, kamu yatırımlarına ilişkin ipuçları içeren konular yer almaktadır. Önemli kült merkezlerine sahip olmasının yanı sıra birçok sanat dalının eşsiz örneklerini toplu olarak sunan Nikomedia bölgenin başkenti ve ana merkezi idi. Bu sebepten Khalkedon’dan başlayarak Nikomedia üzerinden devam eden bölgedeki ana kentsel merkezlerin yol ağında bir bağlantı görevi görmekteydi. Önemli heykeltıraşlar yetiştirmiş, birçok sanat dalının okulunun olması gereken bir kent ve günümüze antik dönemlerin bütün bu sanatsal potansiyelini toplu olarak sunabilecek nadir örneklerden biridir.

KAYNAKÇA

Kurt Bittel/Alfons Maria Schneider/Friedrich Karl Dörner, “Archäologische Funde aus der Türkei 1934-1938”, Archäologischer Anzeiger 54, 1939, s. 156-7; T. Corsten, Neue Denkmäler aus Bithynien, EpigrAnat 17, 1991 s. 79–102; Ayşe Çalık Ross, Ancient Izmit: Nicomedia, İstanbul 2007; Friedrich Karl Dörner, “Archäologische Funde aus der Türkei”, Archaologischer Anzeiger, 1939, s. 156-171; Friedrich Karl Dörner, Inschriften und Denkmäler in Bithynien, IstForsch 14, Berlin 1941, s. 37-40; Friedrich Karl Dörner, Bericht über eine Reise in Bithynien, DenkschrWien 75, 1, Wien 1952; Rüstem Duyuran, “İzmit’ten Yeni Getirilen Arkeolojik Eserler”, TTOKB 71, 1947, s. 13-5; Rüstem Duyuran, “İzmit ve Silivri’de Yapılan Arkeolojik Araştırmalar: 1947-1948”, Belleten XV, Ankara 1951, s. 213-8; Fernoux Henri-Louis, Notables et elites des cites de Bithynie aux epoques hellenistique et romaine (IIIe s. av.-IIIe s. ap. J.-C.), Collection de la Maison de l’Orient mediterraneen. Serie epigraphique, 31, Lyon 2004; Nezih Fıratlı, İzmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi, İstanbul 1971; Nezih Fıratlı, “Bitinya Araştırmalarına Birkaç İlave”, Belleten 17, 1953, s. 22-25; Nezih Fıratlı, İzmit Tarihi ve Eski Eserleri Rehberi, Türkiye Turing Otomobil Kurumu Yayınları, İstanbul 1959; Nezih Fıratlı “Adapazarı-Tersiye Köyü Tümülüsü”, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yıllığı 9, 1960, s. 22-25; Carlo Franco, “Il regno di Lisimaco: strutture amministrative e rapporti con le città”, Studi ellenistici VI, Pise 1993, s. 139; Clive Foss, “Nicomedia and Constantinople”,şurada: C. Mango (yya.) Constantinople and its Hinterland, Ashgate 1995, s.181-190; Clive Foss, Survey of Medieval Castles of Anatolia II, Nicomedia, Ankara 1996; Paul Goukowsky, Appien, Histoire romaine. Tome VII, Livre XII: La Guerre de Mithridate Paris 2001; Perrot Green, Exploration archéologique de la Galatie et la Bithynie, d’une partie de la Mysie, de la Phrygie, de la Cappadoce et du Pont I Paris 1872; Perrot Green, Souvenirs D’un Voyage en Asie Mineure, Paris 1867; Perrot Green, From Alexander to Actium, the Historical Evolution of the Hellenistic Age, Universty of California Press, California 1990;O.D. Hoover, The Handbook of Coins of Northern and Central Anatolia.Pontos, Paphlagonia, Bithynia, Phrygia, Galatia, Lykaonia, and Kappadokia (with Kolchis and the Kimmerian Bosporos), Fifth to First Centuries BC, Lancaster PA 2012; Arnold Hugh Martin Jones, The Cities of the Eastern Roman Provinces, Oxford 1971; Achim Lichtenberger/Tuna Şare Ağtürk/Engelbert Winter/Klaus Zimmermann (yya.), “Imperial Residence and Site of Councils: The Metropolitan Region of Nicaea/ Nicomedia from the Severan to Constantine Period”, Forschungsstelle Asia Minor im Seminar für Alte Geschichte der Westfälischen Wilhelms-Universität Münster, Asia Minor Studien. Band 96, 2020; Christopher Marek, Pontus et Bithynia. Die Römischen Provinzen im Norden Kleinasiens, Mainz 2003; Christopher Marek, Stadt, “Ara und Territorium in Pontus-Bithynia und Nord-Galatia”, IstForsch 39, Tubingen 1993; Christopher Marek, “Intellektuelle in Bithynien und ihre Feindschaften”, şurada: E. Winter/K. Zimmermann (yya.), Neue Funde und Forschungen in Bithynien, AMS 69, Bonn 2013,s. 33-46; Yıldız Meriçboyu/Sümer Atasoy, “İzmit Kanlıbağ Tümülüsü”, İstanbul Arkeoloji Müzesi Yıllığı 15-16 1969, s. 67-90; Ernst Meyer, Die Grenzen der hellenistischen Staten in Kleinasien, 1925; Gustave Mendel, “Inscriptions de Bithynie”, BCH 24, 1900, s. 361–426;G. Le Rider, “Un tétradrachme de Prusias Ier de Bithynie”, Homo Religiosus 10, 1984, s. 167-171; W. Ruge, “Bithynia”, RE III, 1896,s. 507-10; W. Ruge, “Nikomedia” RE XXXIII, 1936, s. 468-491;Karl Strobel, “Galatien und seine Grenzregionen”, Forschungen in Galatien. Asia Minor Studien 12, Bonn 1994, s. 67-96; Sencer Şahin, Neufunde von Antiken Inschriften in Nikomedeia (İzmit) und in der Umgebung der Stadt, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Westfalischen Wilhelms Üniversitesi, Münster 1974; Carl Texier, Asie Mineure; Description Géographique, Historique et Arcéologique des Provinces et des Villes de la Chersonnése d’ Asie, Paris 1862; Mehmet Turgut ve Taner Aksoy, “Kocaeli İli Üçtepeler Köyü, Büyük Tümülüs Kurtarma Kazısı”, Müze Kurtarma Kazıları Sonuçları 6, Ankara 1996, s. 399-414; William Henry Waddington, Recueil général des monnaies grecques d’Asie Mineure, Paris 1904. J. B. Ward-Perkins, “The Marble Trade and its Organisation, Evidence from Nicomedia”, MemAmAc 36, 1980, s. 325-388;

Gülseren KAN ŞAHİN