NEZİH FIRATLI

Madde no:1161

İzmit Şehri İle İlgili Eserlerin Yazarı

Türk arkeolojisi ve müzeciliğinin önemli isimlerinden biri olan Nezih Fıratlı 1921 yılında İstanbul’da doğdu. Fıratlı, ilk ve ortaöğrenimini Ankara’da tamamlayarak 1940 yılında Afyon Lisesi’nden mezun olmuştur. Lise eğitiminin ardından Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Arkeoloji Bölümü’nde eğitim almaya başlamış ve 1944 yılında üniversite eğitimini tamamlamıştır. Üniversiteden mezun olduğu sene Ankara Arkeoloji Müzesi’nde müzeciliğe başlamıştır. Asistan olarak işe başlamasının ardından bir süre sonra İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne atanmıştır.

Eğitimi sırasında ve sonraki süreçte pek çok kazıda bulunan Nezih Fıratlı, ilk kazısını 1945 yılında Alacahöyük’te gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesinin yapıldığı sırada, Anıttepe’de bulunan Phryg tümülüslerinde çalışmıştır. Çalışmanın arkeolojik değeri yalnızca bulunan tümülüsler ile sınırlı kalmamış ayrıca tümülüslerin içerisinde çeşitli mezar hediyeleri de bulunmuştur. Tümülüslerin kendisi ve içerisinde iyi halde korunmuş olarak bulunan arkeolojik kalıntılar Phryg ölü gömme geleneği hakkında izlenim oluşturması bakımından önemlidir. Bu çalışma 20 Temmuz 1945 tarihine kadar devam etmiştir. İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne asistan olarak atandığı 1946 yılında Türk Arkeoloji Dergisi’nde “Ankara Arkeoloji Müzelerindeki Sidamara Tipi Lahit Parçaları” isimli makalesini yayınlamıştır.

Askerliğini 1949 yılında İzmit’te yapan Nezih Fıratlı, bölgede keşfettiği mezarları kaydederek ilerleyen süreçte İstanbul Müzesi adına araştırmaya başlamıştır. 1950-1951 yılında İzmit’te sürdürdüğü çalışmalara ek olarak Belleten dergisinde “Ankara’nın Antik İlk Çağdaki Su Tesisatı” isimli makalesini yayınlanmıştır. Nezih Fıratlı bu çalışmasında Ankara’nın imarı sırasında elde edilen dağınık bilgileri derlemiştir. Bu çalışmasında dönemin bazı şehirlerinin suyu nereden temin ettiği ve su taşımak için kullanılan boruların özellikleri gibi konulara yoğunlaşmıştır. 1947-1948 seneleri arasında Rüstem Duyuran ile Yalova ve İzmit kazılarında bulunmuştur. Nezih Fıratlı 1954 yılına İstanbul Arkeoloji Müzeleri adına Ömerli Tümülüsleri’nde hem açılmış hem de açılmamış tümülüsler üzerinde araştırmalar yapmıştır. Araştırmaları sonucunda pek çok önemli bilgi ortaya koymuştur. İncelediği alanda beş tümülüs grubunun bulunduğunu tespit etmiştir. 1950’lerin sonlarında, müzeci Osman Hamdi Bey’in oğlu olan Edhem Hamdi Eldem üzerine bir biyografi çalışması yapmıştır. Ayrıca 1952 -1962 yılları arasında Prof. Ekrem Akurgal’ın Ergili Kyzikos, Çandarlı kazılarında bulunan Nezih Fıratlı, 1961 yılında düzenlenen VI. Türk Tarih Kurumu Kongresi’ne, “Ergili ve Çandarlı Kazıları Plastik Eserleri” başlıklı sunumu ile katılmıştır.

Fıratlı’nın yaptığı bir diğer çalışma ise 1959 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri deposunda bulunan Phryg dönemine ait parçaları birleştirmek ve birleştirildiğinde bir bütün oluşturan parçaların ne ile ilgili olduklarını keşfetmek olmuştur. Bu parçalar ile ilgili yaptığı analiz ve çıkarımlar hakkında yazdığı makalesi 1959 yılında Belleten dergisinde yayınlanmıştır. Makalede bu parçaların ne ile yapıldığı, dönemi ve neyi temsil ettiği gibi detayları aktarmıştır. Yine 1959 yılı içerisinde Türk Arkeoloji dergisinde “İstanbul’da Yeni Bulunan İki Bizans Kabartmaları ve Benzerleri” isimli makalesi yayınlanmıştır. 1958 yılında Pitane’de bulunan arkaik bir İon heykelinden sonra, 1959 senesinden itibaren bu bölgede İstanbul Müzeleri arkeoloğu olarak çalışmıştır.

1962’de İstanbul Üniversite’nde doktorasını “İstanbul’un Yunan ve Roma Mezar Stelleri” başlıklı çalışması ile tamamlamıştır. Nezih Fıratlı, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde çalışmaya başladığı süreçte 1946 yılında Beyazıt’ta inşasına başlanmış olan Edebiyat ve Fen Fakülteleri binalarının temel kazılarında bulunan eserlerin tetkikinden sorumlu olmuştur. Bu kazılar sonunda ve üniversite merkez binası ile Süleymaniye arasında yapılan ek binaların olduğu sahada, bu bölgeye yayılmış halde bulunan antik Byzantion nekropolünün kalıntıları ortaya çıkmıştır. Kendisi bu çalışmaya önce yalnızca Fen ve Edebiyat Fakülteleri binalarının temel kazılarında bulunan lâhit ve mezar stellerinin yayınlanması amacıyla başladığını dile getirmiştir. Fakat daha sonra bunu bir doktora tezi haline getirme düşüncesi ile bütün Byzantion mezar stellerini ele almıştır. Tezinde başlıca lahitlerin ve mezar stellerinin bulunduğu yerleri, Byzantion nekropolünü, stellerin genel durumunu, stel şekillerini, stel tiplerini ve stellerde bulunan figürleri ele almıştır. Bu doktora tezi Belleten Dergisi’nin 114. sayısında özet olarak yayınlanmıştır.

1963 yılında Kırklareli Karakoç köyü tümülüslerinde kazı çalışmaları yürüten Fıratlı, 1964-1968 yılları arasında İstanbul’da İngiliz arkeolog Martin Harrison ile Saraçhane kazılarını yürütmüştür. Bu kazılara 1964 yılında 3 Ağustos’tan 28 Ağustos’a kadar, 1965 yılında 24 Mayıs’tan itibaren on üç hafta, 1966 yılında on bir hafta, 1968 yılında ise üç ay boyunca devam edilmiştir. Bu kazıların sonuçlarının bildirisi Dumbarton Oaks tarafından yayınlanmıştır. 1966-1978 yılları arasında ise Selçikler köyünde kazı çalışmaları yapmıştır. Selçikler köyü üzerinde yaptığı çalışmaların devam ettiği 1971 yılında Marmara Adası-Saraylar köyü liman yapımında ortaya çıkan lahitleri kurtarmak amacıyla Dr. Nuşin Asgari ile birlikte bir kurtarma kazısı yürütmüştür. 1976’da VIII. Türk Tarih Kurumu Kongresi’ne son kez “Trakya’dan Bazı Yeni Buluntular” isimli bildiri başlığı ile katılmıştır. Bütün çalışmaları ve gayreti sonucunda İstanbul Arkeoloji Müzeleri müdürü görevine getirilmiştir. Fakat bu olaydan kısa bir süre sonra, 21 Mart 1979 tarihinde İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur.

Nezih Fıratlı’nın yayınları sadece Türkiye ile sınırlı kalmamış yabancı yayınlar da yapmıştır. Örneğin, aynı yılda hem Cahier Archeologiques 5. sayısında “Découverte de Trois Églises Byzantines a Istanbul” hem de American Journal of Archaeology 55. Cildinde “A Late Antique Imperial Portrait Recently Discovered at Istanbul” isimli makaleleri yayınlanmıştır. 1952 yılında American Journal of Archaelogy dergisinde yayınlanan makalesinin çevirisi Belleten dergisinde yayınlanmıştır. Ayrıca American Journal of Archaeology dergisinin 89. cildinde “Two Galatian Tumuli in the Vicinity of Bolu” isimli bir makalesi yayınlanmıştır.

Yürütmüş olduğu kazı çalışmaları ve yazdığı makalelerin yanı sıra pek çok kitap da kaleme almıştır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Seçme Bizans Eserleri Rehberi (1955), İznik Tarihi ve Abideleri Hakkında Muhtasar Rehber (1959), Erdek Kyzikos Harabeleri Rehberi (1961), Bozcaada ve İmroz (1964), Les Steles Funeraires de Byzance Greco Romaine (Bizans, Yunan Roma Mezar Stelleri) (1964), Cam Eserler Kataloğu (1984), Boğaziçi’nde Bir Bizans Sarnıcı (1954), Trakya’dan Bazı Yeni Buluntular (1979), Ankara’nın İlk Çağdaki Su Tesisatı (1951), Uşak-Selçikler kazısı ve Çevre Araştırmaları (1966-1970) bazı başlıca kitaplarıdır.

İzmit Tarihi

Nezih Fıratlı’nın kaleme aldığı eserlerden biri de İzmit Tarihi ve Eski Eserleri Rehberi’dir. 1949 senesinde askerliğini İzmit’te yapan Nezih Fıratlı’nın askerliği süresince İzmit’i inceleyecek ve keşfettiklerini kaydedecek vakti ve imkânı olmuştur. Eserinde Antik Çağ sonundan kitabın yazıldığı tarih olan 1959 tarihine kadar olan dönemi ele almıştır. Fıratlı, kitabın önsözünde “Bu rehber İzmit şehrinin eski eserlerini ve tarihini umumi hatları ile tanıtmak üzerine hazırlandı” diye belirterek yazım amacını ortaya koymuştur. İlk sayfada İzmit’in haritası üzerinde eski eserlerin olduğu bölgeleri işaretlemiştir. Kitap, İzmit’in Tarihi, Camiler, Hamamlar, Çeşmeler, Eski Evler ve Tersane ana başlıklarından oluşmuştur.

Anadolu’nun tümü tarihî açıdan büyük bir öneme sahiptir ve arkeoloji açısından çok değerli eserlerin bulunduğu bir bölgedir. Kocaeli vilayetinin merkezi konumunda olan ve Marmara Denizi kıyısında bulunan İzmit de köklü bir tarihe sahiptir. İzmit’in önemli bir merkez olmasının tek nedeni köklü bir tarihe sahip olması değildir. Fıratlı İzmit’i “Zengin Kuzeybatı Anadolu ormanlarının bulunduğu bölgenin ihraç iskelesi olması, kara ve demiryolu güzergahında bulunması ve İstanbul’a yakınlığı sebebiyle çok hareketli bir merkez” olarak tanımlamıştır. İzmit’te herhangi bir tarih öncesi buluntuya rastlanılmamışsa da Fıratlı, dünyanın önemli yollarının kavşak noktasında bulunan İzmit’in yerleşiminin tarih öncesine kadar uzandığını savunmaktadır. Bu düşüncesini İzmit’e yakın olan Kadıköy, Erenköy, Pendik, Tuzla ve Yalova gibi merkezlerde MÖ 3. yüzyıla ait kalıntıların olmasına dayandırmaktadır. İzmit’te o dönemlere ait arkeolojik kalıntıların bulunmamasının nedenini de yeterince araştırılmamasına bağlayan Fıratlı, bölgenin tarihi boyunca iskân bölgesi olması nedeniyle kalıntıların tahrip edilmiş olabileceğini öne sürmektedir.

İzmit köklü bir tarihe sahip olsa da eserleri bakımından oldukça fakirdir. Bunun pek çok farklı sebebi vardır. Bu sebeplerden biri bölgede sıkça yaşanan depremlerdir. MS 19 depremi, 24 Kasım 29 depremi,32 depremi, 69 depremi, 120 depremi, 128 depremi,170 depremi, 3 Mayıs 181 depremi, 269 depremi, 350 depremi, 355 depremi, 24 Ağustos 358 depremi, 10Aralık 362 depremi, 11 Eylül 368 depremi, 26 Ocak 447 depremi, 25 Eylül 478 depremi, 480 depremi, 488 depremi, 551 depremi, 15 Ağustos 553 depremi ve 14 Aralık 557 depremi Nicomedia bölgesinin yaşadığı depremlerdir. Bu depremler nedeniyle eski dönemlere ait pek çok eser de tarih sahnesinden silinmiştir. Bu kadar sık deprem yaşanmasına rağmen şehrin yeri değiştirilmemiş ve her yıkımdan sonra yeniden inşa edilmiştir. Eserlerin günümüze kadar kalmamasının bir diğer sebebi de her devrin bir önceki devrin eserlerini yıktırarak yerine yenisini inşa ettirmesidir. Fıratlı bu yıkım ve tahribatlardan bahsettikten sonra şehrin şimdiki hali ile İzmit’te görülebilecek tarihi eserlerin Nymphaion kalıntısı, su tesisatına ait parçalar ve şehrin iç/dış surlarından ibaret olduğunu aktarmıştır.

İzmit’in tarihi kısa ve genel hatları ile aktarıldıktan sonra İzmit’in eski eserleri ele alınmıştır. Kitabın Eski Eserler bölümü; “Şehir Surları, Nymphaion, Su Tesisatı, Karadeniz Kanalı, Sarnıç, Nekropol, Üç Tepeler, Hegios Pandelemon Manastırı, Camiler, Hamamlar, Çeşmeler ve Eski Evler” olmak üzere toplam on iki başlıktan oluşmaktadır. İzmit’te bulunan eserlerin birçoğu müzelerde yer almaktadır. Bu eserlerin çoğu İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde İzmit eserleri için ayrılmış olan salondadır. Dünya müzelerinde de İzmit’in pek çok eseri sergilenmektedir. Nezih Fıratlı Atina Müzesi’nde bulunan ve oraya I. Dünya Savaşı’ndan önce götürülen bronz zafer arabasını buna örnek olarak vermiştir.

Nezih Fıratlı “Camiler” başlığını Pertev Paşa Külliyesi, Orhan Camii, İmaret Camii, Dere Camii, Paç Camii ve Fevziye Camii olmak üzere altı başlıkta incelemiştir. Eserde bulunan neredeyse tüm camiiler son asırda yapılmış, daha eski olanlar ise yanlış restorasyonlar yüzünden karakteristik özelliklerini yitirmiştir. İzmit’te Pertev Paşa Camii dışında dikkate değer bir cami olmadığını belirten Fıratlı özellikle Pertev Paşa Camii üzerinde fazlaca durmuş ve camiinin her bölümünü ayrı ayrı ele almıştır.

Nezih Fıratlı, “Hamamları” anlattığı bölümde Mehmet Bey Hamamı, Yukarı Pazar Hamamı, Yeni Hamam, Küçük Hamam ve Yalı Hamamı olmak üzere İzmit’in henüz yıkılmamış beş hamamını ele almıştır. Mehmet Bey Hamamı çarşı içinde bulunan ve Mehmet Bey tarafından yaptırılmış bir hamamdır. Fıratlı’nın tahminine göre Mimar Sinan tarafından yapılmış olması muhtemeldir. İlk inşası Orhan Bey dönemine ait olan Yukarı Pazar Hamamı İzmit’in en eski ticaret merkezi olarak bilinen Yukarı Pazar’da bulunmaktadır. Yeni Hamam ise şehrin doğusunda bulunmaktadır. Bir konak hamamı olduğu düşünülmektedir. İsmini deniz kenarına yakın olması dolayısıyla alan Yalı Hamamı ise balık pazarındadır.

İzmit’in neredeyse hiç eski çeşmesi kalmamıştır. Kalan birkaç çeşme ise harap halde, kitabeleri kaybolmuş ve bakımsız durumdalardır. Fıratlı, İzmit’in eski çeşmelerinin durumunun daha iyi anlaşılabilmesi adına Pertev Paşa Çeşmesi’ni örnek olarak göstermiştir. Bu çeşme mimari ve tarihi değerine rağmen neredeyse harap olmuş durumdadır. Bahsetmeye değecek tek çeşmenin Orhan Camii yanındaki çeşme olduğunu yazmıştır. Çeşmenin korunarak kalan kitabesinden Sultan II. Mahmud döneminde tamir ettirildiği anlaşılmaktadır. İlk çeşmenin ise Orhan Camii’nin inşa edildiği döneme ait olduğu tahmin edilmektedir.

Fıratlı İzmit’in “Eski Evleri” konusunda şunları kaydeder: Sırrı Paşa ve Hasan Paşa döneminde yapılmış olan Avrupai konaklar iyi derecede korunarak günümüze kadar gelmişlerdir. 19. yüzyıl Osmanlı evi karakteristiğinde olan Mehmet Nuri Kıral’a ait olan ev tipik Türk evlerine örnek olarak gösterilebilir. Fakat ne yazık ki yanlış restorasyonlar nedeniyle karakteristik özelliklerini kaybetmiştir. Alaca Camii yakınında bulunan ve her ne kadar harap olmuş halde olsa da Türk evi karakteristiğini tam olarak korumuş olan bir ev vardır. Aynı şekilde, Yukarı Pazar Caddesi’nde de harap olmuş fakat ağaç işçiliği ile dikkat çeken eski tip evler bulunmaktadır.

Nezih Fıratlı 1959 yılında yayınladığı bu kitabından tam on iki yıl sonra 1970 yılında kitabının 2. baskısını yayınladı. Yeni baskıda önceden yazmış olduklarını gözden geçirmiş ve şehrin gelişmesiyle ortaya çıkan yeni eserleri eklemiştir. İkinci baskıya ilkinden farklı olarak Antik kuyu, Agora, Akça İbrahim Camii, İzmit Müzesi ve İzmit sikkeleri başlıkları eklenmiştir. Antik kuyu, 1968 yılında Akşam Kız Sanat Okulu’nun inşası sırasında bulunmuştur. MS III. ya da IV. yüzyıla ait olduğu tahmin edilmektedir. Çok iyi işçiliği olan değerli bir tarihi eserdir. Agora kalıntısı ise Devlet Malzeme Ofisi binasının bahçesinde bulunmuştur. Korunmak istense de ofis idarecileri tarafından yıkılmıştır. Bugünkü binası tamamen yeniden yapılmış olan ve eski karakteristiğini kaybeden bir diğer bina ise Akça İbrahim Camii’dir. Akça İbrahim tarafından yaptırılan bu camii kurucusunun ismiyle anılmaktadır. Yeni baskıda en çok yer ayrılan konu 1967 yılında açılan İzmit Müzesi olmuştur. Müze, şehrin önemli binalarından olan Sultan Aziz zamanına ait köşkte bulunmaktadır. Şu an müze olan bu bina daha çok “Sultan Aziz’in av köşkü” olarak anılmaktadır. Bina Fransız mimarisi özellikleri taşır. Fıratlı kitabının önsözünde “İzmit’te büyük eksikliği duyulan müze, bir başlangıç halinde de olsa, nihayet kurulmuştur” sözleri ile bu müzenin önemini vurgulamıştır. İzmit Müzesi binasını ve bahçesini, bölümlerini, tarihçesini ve eserlerini detaylı şekilde aktarmıştır. Nezih Fıratlı’nın üzerinde uzunca durduğu bir diğer konu da İzmit sikkeleri olmuştur. Sikkelerin üzerinde bulunan tasvirler şehrin tarihi, geçim kaynağı ve eserleri hakkında birçok ipucu barındırmaktadır.

Bu başlıkların eklenmesi haricinde bir de kitabın sonuna anlatılan tarihi eserlerin bazılarının fotoğrafları eklenmiştir. Ayrıca eski baskının kaynakçasında toplam on bir eser bulunurken yeni baskının kaynakçasında toplam on altı eser bulunmaktadır.

KAYNAKÇA

E. Beksaç ve Ş. N. Beksaç, “Kocaeli ve Çevresinin Erken Tarihi ve Arkeolojisine Kısa Bir Bakış”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Kocaeli 2015; A. Bora, “Kuruluşundan Yıkılışına Kadar Bithynia Krallığı’nın Sınırları ve Gelişimi”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III, ed: Haluk Selvi vd., Kocaeli 2017; İ. Bostan, “İzmit”, DİA, c: 23, 2001, s. 541542; K. Doğancı, “Antik Kaynaklar Işığında Eskiçağda Nikomedia (İzmit)ve Civarını Etkileyen Depremler” Uluslararası Karamürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu Bildirileri-II, ed: Haluk Selvi vd., Kocaeli 2016; K. Doğancı, “Geç Antikçağda Hacı Yolu Güzergahında Bir Merkez: Nikomedia”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III, ed: Haluk Selvi vd., Kocaeli 2017;N. Fıratlı, İzmit Tarihi ve Eski Eserleri Rehberi, İstanbul, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, 1959; N. Fıratlı, “İstanbul’un Yunan ve Roma Mezar Stelleri”, Belleten, c: XXIX, sayı: 114, 1965; N. Fıratlı, İzmit Şehri ve Eski Eserleri Rehberi, İstanbul, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, 1970; M. Öztürk, “Bir Roma İmparatorluğu Başkenti Nikomedia”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III, ed: Haluk Selvi vd., Kocaeli 2017.

Muhammed Bilal ÇELİK