Tuhafiyeci
Necat Özemek, 1920 yılında İzmit’te doğdu. Babasının adı Bekir, annesinin adı Hopter idi. Bekir Bey, Kocaeli Bankası yönetim kurulu üyelerinden amcası Sadettin ve asıl mesleği manifaturacılık olan babası Cemal Bey’den devraldığı Hacı Hasan Mahallesi’ndeki Yeni Hamam ve çarşıdaki Yalı Hamamı’nın işletmeciliğinin yanı sıra İstanbul’da bulunan Beşiktaş Hamamı’nı da çalıştırıyordu. Yeni Hamam tatil günleri erkeklere sair günler kadınlara açıktı. Özemek Ailesi, İzmit Verem Savaş Dispanseri’nin hemen yanında bulunan Limonluk Geçidi’nin başındaki üç katlı ahşap evde ikamet ediyordu. Necat Özemek’in Nurhayat adında bir erkek kardeşi vardı.
Necat Özemek Yenituran İlkokulu’nda okudu. İzmit Ortaokulu’ndan mezun oldu. Askerlik dönemine kadar, çalıştırdıkları hamamlarda babasına yardım etti. 1940’ta askerliğini yapmak üzere gittiği Hadımköy’den döndükten sonra baba mesleğine devam etmek istemedi ve 1943 yılında Hürriyet Caddesi, No.49 adresindeki kendi mülkünde bir tuhafiye dükkânı (günümüzde Kapanönü ile Ziraat Bankası İzmit Merkez Şubesi arasında bulunan eczanenin olduğu dükkan) açtı. Bu dükkân iki katlı kağir binanın alt katındaydı. İlk yıllarda makara, düğme, yün ipliği, eşarp, çamaşır ve çorap sattı.
Kısa sürede ürün yelpazesini genişletti. Gömlek, kazak ve kumaş çeşitlerini sattı. Çalıştırdığı devirde mağaza İzmit’in en çok iş yapan ve en çok veresiye veren mağazası olarak bilinirdi. Kırk iki yıl başarılı bir esnaflık dönemi geçirdikten sonra, 1985 yılında ticari yaşamına son verdi. Dükkanını kapattıktan beş yıl sonra, 1990 yılında vefat etti. Necat Özemek 1938 yılında İzmit’in en eski esnafları arasında bulunan Aktar İzzet Orhon’un kızı Melahat Hanım’la evlendi. Necat Özemek’in bu evliliğinden Mine ve Melih adlarında iki çocuğu dünyaya geldi. Çocuklarının annesi Melahat Hanımı kaybettikten sonra İzmit Boru Fabrikası Hukuk Müşaviri bir hanımla kısa bir evlilik yaptı, bilahare Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Hanım’la evlenip geçinemeyip ayrıldı. Son olarak evvelce tanıştığı Ziraat Bankası’ndan emekli bir hanımla evlendi.
Müziğe karşı aşırı bir tutkusu olan Necat Özemek, müşteriye son derece hürmet eder, saygı gösterirdi. On yaşında bir çocuk dükkâna girse, ayağa kalkardı. Bana “Bir müşterinin ayağı alıştığı zaman, en az on müşteri getirir. Ama bir müşteriyi küstürürsen, yüz müşteriyi götürür” derdi. Mal almak için İstanbul’a kendisi giderdi. İstanbul tüccarı ile arası çok iyiydi. Sever ve güvenirlerdi. Yoldan geçen tanıdık bir müşteriyi içeri davet eder, onlara “Eşiniz tenbih etti. Bu yeni gelen kumaşlardan alsın dedi” diyerek, malı satardı. Eşi aybaşında taksit ödemeye geldiğinde, bir sürprizle karşılaşırdı. Gülüşürlerdi. Vali’nin, Belediye Başkanı’nın eşleri gelirdi. Daima taksitli satış yapardı. Maaşını alan, aybaşında ödeme yapmaya gelirdi. Taksit vermeye gelenlere muhakkak yeni bir şeyler satardı.
Arkadaş canlısıydı. Şimdilerde hiç görmediğimiz bir bağ vardı arkadaşları ile arasında. Beraberce sevinir, beraberce dertlenirlerdi. Birisinin ödemesi olduğunda hepsi seferber olurdu. En büyük zevklerini ise her hafta salı günü beraberce İstanbul’a mal almaya gittiklerinde yaşarlardı. Saat 16.00 olduğunda komşumuz Kolonyacı Arif Bahar’ın ağabeyinin Çiçek Pasajı’nda bulunan restoranında buluşup, yaptıkları sohbetlerdi.
70’li yıllarda televizyon olayı başladığında mağazada televizyon da satmaya başladı. Millet TV almak için birbiriyle yarış ediyordu. Her akşam, o gün alınan siparişler arabayla ev ev dağıtılırdı. İnsanlar heyecanla televizyonu beklerdi. Daha doğru düzgün televizyon yayını yoktu. Ama herkes bir televizyon alıp evinin başköşesine koymak için avuç dolusu para ödüyordu. Yıllar içinde tuhafiye işi geriledi. İşler azaldı. Nejat Özemek 1980 yılında mağazayı devretti.
KAYNAKÇA
F. Yavuz Ulugün, İzmit Esnaf ve Ticaret Tarihi, İzmit 2013, s. 255.
F. Yavuz ULUGÜN