MÜTESELLİMLER

Madde no:1133

Arpalık Suretiyle Kocaeli Sancağını Tasarruf Eden Paşaların İdari ve Mali Alanda Yerlerine Vekil Olarak Bıraktıkları Görevliler

Mütesellim kelimesi sözlükte “teslim edilen şeyi alan, kabul eden” anlamındadır. Bu kelime, Osmanlı uygulamasında çeşitli idari görevliler için kullanılmıştır. Önceleri sancakbeylerinin küçük bir kısmı herhangi bir sebeple sancakta bulunmadıkları zamanlarda yerlerine nadiren de olsa vekil olarak mütesellim bırakabiliyorlardı. Mütesellimliğin yaygınlaşması, sancaklara vezir veya beylerbeyi rütbeli paşaların atanmaları ile başlamıştır. Paşalar sancakları çoğu zaman arpalık suretiyle tasarruf etmişlerdir. Yani bizzat atandıkları sancaklara gitmeyip yerlerine merkezin de tasdikini alarak mütesellim veya voyvoda tayin ederek idareyi ve vergi toplamayı bu görevliler eliyle gerçekleştirmişlerdir.

Arpalık ise memurlara verilen bir çeşit tahsisat manasındadır. Emekli ve azlolunan mülki ve ilmi memurlara, mazuliyet veya emeklilik maaşı mukabilinden tahsis edilen gelire arpalık denilirdi. Ancak fiilen görev yapan muvazzaf paşalara arpalık suretiyle sancak tevcih edilmesi de sıkça görülen bir idari ve mali uygulamadır. Belli bir devlet hizmetinde gösterilen başarıya mükâfaten arpalık sancak verilebiliyordu. Başka görevlerde özellikle de muhafaza hizmetinde olan paşalara mahallinin dışında bir sancak tevcih ediliyor ve bu yerin geliri arpalık olarak tahsis ediliyordu. Böylelikle vazife başındaki görevlilerin geçimlerini sağlamak için alacakları maaşları veya ücretleri, arpalıklarının gelirleri ile karşılanmış oluyordu. Arpalık uygulamasının başlamasının en önemli gerekçesi, 17. yüzyılın ortalarından itibaren vezir ve beylerbeyi sayısının artıp, eyalet sayısının aynı kalması sebebiyle, paşalara zorunluluktan dolayı sancak verilmesidir.

Kocaeli sancağının paşalara tevcih edilmesi uygulaması başlamadan önce, yani sancakbeylerinin sancağın en üst dereceli örfi yöneticisi olduğu zamanlarda Kocaeli sancakbeylerinin bir kısmı donanma ve tersane hizmetinde bulunuyor, zaman zaman da kara seferlerine katılıyorlardı. Mütesellimliğin kurumsallaşmadığı zamanlarda, sancakbeylerinin sancakta herhangi bir sebeple bulunmaması halinde yerlerine vekâleten birini bıraktıkları görülmektedir. Bu konudaki birkaç örnek şöyledir:

1560 yılında Cezayir Beylerbeyi (Kaptan Paşa) Piyale Paşa, donanma ile tersaneye girdiğinde donanmanın muhafazası için ayrılan gemilerine Kocaeli Sancakbeyi Ali Bey serdar tayin edilmişti. Ali Bey, donama muhafazası için Tersane’de kaldığından, yerine Kocaeli sancağının birçok bakımdan idaresi ve muhafazası için adamı Sinan’ı vekil olarak bırakmıştır. Sinan adlı kişinin asıl görevi tam olarak belirtilmese de sancakbeyinin maiyetindeki görevlilerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Ali Bey’in sancağın muhafazası için yerine bıraktığı ve kendisinin belirlediği adamı, merkez nezdinde bilinip tasdik edilmiş olmalı ki, 16 Haziran 1560 tarihinde Ayangölü kenarındaki batak yerler ve Sapanca yakınındaki kaldırımın tamiri için gönderilen hüküm, Sapanca kadısına ve Koca-ili sancağıbeğinin sancağı hıfzı için ta’yîn itdüği Sinan’a hitaben yazılmıştır diye başlamaktadır. Bu uygulamanın mütesellimliğe giden ilk örneklerden birisi olduğu söylenebilir. Hükümdeki ibareler, bu vekâletin sadece vergi toplamakla sınırlı olmadığını, sancağın veya sancağın merkez kazası olan İzmit’in beledi manadaki sorunlarını çözme konusunu da içerecek şekilde geniş bir görev alanı olduğunu göstermektedir.

20 Ocak 1567 tarihinde Kocaeli sancakbeyliğine atanan Balî Bey, 1568 yılında deniz seferine katılmış ve sancağın muhafazası için Kocaeli Alaybeyi Salih’i yerine vekil olarak bırakmıştır. Kocaeli sancağındaki eşkıyanın yakalanıp toprak kadıları eliyle davalarını görüp suçu sabit olanlar hakkında ne gerekiyorsa icra etmesi hakkında yazılan 9 Mayıs 1568 tarihli bir hüküm de önceki örneğimizde olduğu gibi doğrudan sancakbeyinin vekil olarak bıraktığı kişiye yani Kocaeli Alaybeyi Salih’e yazılmıştır.

Bazen yakın sancaklardan birisinin sancakbeylerinden birinin de Kocaeli’de bir müddet vekil olarak bulunduklarına dair bilgiler vardır. Mesela, 18 Kasım 1571 tarihinde Kocaeli sancakbeyliğine atanan Ali Bey, atamanın gerçekleştiği tarihte Tersane-i Amire’de hizmette bulunduğu için, Vize Sancakbeyi Hasan Bey’den Kocaeli’ye gidip bölgede inşa edilen gemiler için gerekli olan malzemelerin tedarikini görmesi istenmişti.

Sancakbeylerinin sancağa vekil olarak bıraktıkları kişiler için sancakbeyi kai’m-makamı nitelendirilmesi yapıldığına da rastlanmaktadır. 18 Temmuz 1580 tarihinde Kocaeli sancağında idam gerektiren suç işleyen cürüm sahibi kişilerin idam edilmesi, idam edilmeyip mahpus olanların ise küreğe gönderilmesi için “Kocaeli sancağında olan kadılara ve beğinin ka’im-makamına” hüküm yazılmıştı.

Bütün bu örnekler, adı veya görevi ne olursa olsun sancakbeylerinin yerlerine tayin ettikleri vekillerin merkez nezdinde bilinip kabul gördüğünü ve bu vekillerin görev alanlarının sancakbeylerinin görev alanı kadar geniş olduğunu göstermektedir. Kocaeli sancağı için özel bir durum olarak nitelendirilebilecek bu yönetim uygulamaları daha sonra devletin genel idari uygulamaları bağlamında ortaya çıkacak bir durum olsa bile, sancağın mütesellimler eliyle yönetilmesi konusuna da önemli bir tecrübe olmuştur.

Donanmanın ihtiyacı olan kerestenin Kocaeli havalisindeki ormanlık alanlardan reayadan ve kesicilerden alınarak İzmit İskelesi’ne getirilmesi ve buradan da Tersane-i Amire’ye gönderilmesi işi Kocaeli’yi tasarruf eden bey ve paşaların en önde gelen mükellefiyetleri idi. Ancak bu mükellefiyetlerini yardımcıları pozisyonunda olan kapu halkından birileri veya paşaların tasarrufu ele aldıktan sonra varlıkları belirginleşen mütesellimler eliyle yerine getirdikleri görülmektedir. Kocaeli sancakbeylerinin çoğu zaman sefer ve donanma hizmeti sebebiyle sancakta bulunamaması, 17. yüzyılın ortalarına doğru sancakların tasarrufunda yeni bazı uygulamaların yapılmasını gerektirmişti. Mahiyeti hakkında yukarıda kısaca bilgi verdiğimiz arpalık suretiyle sancak tasarrufu aslında paşaların sancakları tasarruf etmesiyle başlayan bir idari uygulama olmasına rağmen, Kocaeli sancağını son tasarruf eden sancakbeylerinden olan Mehmed Bey’in 1638-1639 yıllarında arpalık suretiyle sancağı tasarruf ettiğini görmekteyiz. Bu uygulama esasta arpalık suretiyle sancağı uhdesine alan bey veya çoğunlukla paşaların ilgili sancakta bulunamaması esasına dayandığı için yerlerine sancağı idare edecek ve kendilerine tahsis edilen miri mukataaları tahsil edecek mütesellimlerin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Nitekim Mehmed Bey’den sonra arka arkaya beylerbeyi rütbeli iki ayrı paşa sancağı tasarruf etmişlerdir. Onlardan sonra bey rütbesi ile sancağı tasarrufuna alan ve daha sonradan beylerbeyi rütbesi ile emekli sıfatıyla Kocaeli sancağını tasarruf eden Ahmed Paşa’nın (1658/1659-1665) mütesellimi Ömer vasıtasıyla Kocaeli sancağını idare ettiğini tespit edebilmekteyiz. Ancak Ahmed Paşa’nın emekli bir paşa olması ve sancağı mütesellim marifeti ile yönetmesi bazı sıkıntıları da beraberinde getirmiştir. Kandıra nahiyesi halkına Ahmed Paşa’nın adamlarının yaptıkları zulmün haber alınması üzerine, Divan-ı Hümayûn’da konu görüşülmüş ve Üsküdar kadısı eliyle bu işin incelenmesi ve halka yapılan zulmün önlenmesi kararlaştırılmıştır.

Kocaeli sancağında 17. yüzyılın ortalarında başlayan arpalık uygulamasının 18. yüzyılın sonlarında devam ettiğini takip edebiliyoruz. Bu süreçte Kocaeli sancağı arpalık olarak vezir veya beylerbeyi rütbeli paşalar tarafından yönetilmiş, onlar da çeşitli sebeplerle sancağın başında bulunmadıkları için idareyi mütesellimlerine bırakmışlardır. Özellikle muhafız paşalara yapılan tevcihlerde, Kocaeli sancağının kendilerine hizmette bulundukları tarafların muhafazası şartıyla verildiği vurgulanıyordu. Mesela, 27 Ağustos 1778 tarihinde Rumeli Valisi Vezir Abdullah Paşa’nın iltiması ile Kocaeli sancağı tevcih edilen Ömer Paşa’nın seraskerin maiyetindeki köprü muhafazası işine devam etmesi ve sancağı mütesellim ile zapt ve hizmet etmesi şartı özellikle vurgulanmıştır. Ömer Paşa’ya ataması gerçekleştikten sonra gönderilen hükümde, mütesellimine “liva-i mezburu zabt ve himayet ve sıyânet-i fukarayı raiyyete ikdam eylemesini” sıkıca tembih etmesi istenmişti. Emekli olmuş paşaların dışında, Kocaeli sancağı tevcih edilen bütün paşaların bir dış görevi olduğu, bu sebeple de 17. yüzyılın ikinci yarısından sonra mütesellimlik uygulamasının yerleştiği söylenebilir. Kocaeli sancağını 17. yüzyılın ortalarından sonra kesintisiz olarak arpalık suretiyle paşaların uhdesinde ancak mütesellimlerin yönetiminde olan bir sancak olarak nitelendirmek mümkündür.

16 Ekim 1787 tarihinde Kocaeli sancağı tevcih edilen ve fiilen Karaman Eyaleti’ni tasarruf eden Mustafa Paşa’nın sancağı bir mütesellim eliyle tasarruf ettiği sancakla ilgili birtakım hükümlerin de Kocaeli sancağı mütesellimine hitaben yazıldığını biliyoruz. sancağı arpalık suretiyle tasarruflarına alan paşaların istisnasız olarak buraya bir mütesellim tayin ettiklerini söylemek mümkündür.

19. yüzyılın başlarında da Kocaeli sancağının mutasarrıf paşaların uhdesinde ancak mütesellimler eliyle idare edildiği görülmektedir. Vezir Seyyid Osman Paşa, İstanbul’da mazul durumda görev beklerken 28 Ocak 1803 tarihinde kendisine Kocaeli sancağı tevcih edilmiştir. 4 Mart 1803 tarihinde Kocaeli sancağına ilave olarak mütesellim eliyle yönetme şartı ile Adana Eyaleti de kendisine arpalık olarak verilmişti. 8 Mart 1807 tarihinde Kocaeli sancağı verilen İnce Memed Paşa, sancak kendisine tevcih edildiğinde Bahr-i Siyah Boğazı Nazırı ve Varna’ya kadar olan sahilin muhafazasından sorumluydu. İnce Memed Paşa’nın Rumeli Beylerbeyliği payesi olup, Kocaeli sancağı kendisine, mütesellim ile zapt etmek şartıyla arpalık olarak verilmiştir. 15 Mayıs 1809 tarihinde Kocaeli sancağı tevcih edilen eski Silistre valisi ve eski sadrazam Çepni Mustafa Paşa, İsmail muhafazasında bulunmak kaydıyla sancağı uhdesine almış ve atama beratında Kocaeli sancağını mütesellim eliyle idare etmesi istenmiştir.

Mütesellimlerin tayini, 19. yüzyılın başına kadar paşaların mahallinden seçtikleri bir kişiyi merkezin onaylaması ile gerçekleşiyordu. Mahallinden seçilen mütesellimlerin halka yaptıkları baskılar ve yolsuzlukları ile ilgili şikâyetler çoğalınca, 19. yüzyılın başlarından itibaren atamaları merkezden yapılmaya başlanmıştır. Yeni düzenleme ile birlikte mütesellimler İstanbul’dan özellikle de Dergâh-ı Ali kapıcıbaşıları ve diğer büyük rütbeli görevliler arasından seçilmişlerdir. Mütesellimler çoğunlukla mahallinden tayin edildiği için halkla aralarında sürtüşmelerin yaşandığı ve bu olumsuz durumun mütesellim eliyle yönetilen bütün yerler için geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Bunun en önemli sebebi mütesellimlerin 19. yüzyılın başlarına kadar mahallinden nüfuzlu kişiler arasından seçilmesinden kaynaklanmıştır. Mütesellimlerin idareyi ellerinde bulundurdukları zamanlarda uygulamanın yapıldığı bütün eyalet ve sancaklarda bu huzursuzlukların görüldüğü, Koceli’nin de genel duruma uygun olarak bu huzursuzluktan nasibini aldığını söyleyebiliriz.

KAYNAKÇA                

BOA, A. DVNSNŞT.d 16, s. 235, 236; BOA, A. DVNSNŞT.d 53, s. 71, 235; BOA, A.RSK.d 1601, s. 51; BOA, A.{DVN.MHM.d 3, hüküm no:1255, 1517, 1527; BOA, A.{DVN.MHM.d 7, hüküm no: 1387; BOA, A.{DVN.MHM.d 16, s. 47/89, 48/92, 49-50/94, 50/95; BOA, A.{DVN. MHM.d 43, s. 85/173; BOA, A.{DVN.MHM.d 93, s. 15/101, 28/161, 57/280; BOA, A.{DVN.MHM.d 95, s. 7/43, 79/535; BOA, A.{DVN. MHM.d 177, s. 15/46; BOA, A.{DVN.MHM.d 190, hüküm no: 199;BOA, A.{DVN.MHM.d 213, s. 82/129-130; Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt I, 3. Baskı, MEB yay., İstanbul 1983, s. 8; Orhan Kılıç, 18. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devleti’nin İdari Taksimatı-Eyalet ve Sancak Tevcihatı, Elazığ 1997, s. 37-41; Orhan Kılıç, Kuruluşundan 18. Yüzyılın Sonuna Kadar Kocaili Sancağı’nın Osmanlı İdari Taksimatı İçerisindeki Yeri ve Yöneticileri”, Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu-III, Cilt 3, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Yayınları No: 38, Kocaeli 2017, s. 1515-1540; Orhan Kılıç, “Kocaili Sancağı’nın Paşalara Tevcihi Bağlamında Ortaya Çıkan İdari Uygulamalar Üzerine Bir Değerlendirme”, Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu IV Bildirileri, Editörler: Haluk Selvi vd., Cilt: III, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Başkanlığı Yayınları, Kocaeli 2018, s. 1525-1538; Yaşar Yücel, “Osmanlı İmparatorluğunda Desantralizasyona Dair Gözlemler”, Belleten, XXVII/152 (1974), s. 677-678; Yücel Özkaya, “Mütesellim”, DİA, Cilt 32, İstanbul 2006, s. 203-204; Yücel Özkaya, XVIII. Yüzyılda Osmanlı Kurumları ve Osmanlı Toplum Yaşantısı, Kültür Bakanlığı yay., Ankara 1985, s. 185.

Orhan KILIÇ