İzmit Ziyaretleri
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kocaeli gezilerinin, daha doğru bir ifadeyle geçişlerinin sayısını tam olarak tespit edebilmek mümkün değildir. Zira Ankara-İstanbul yol güzergâhının ana istasyonlarından birisi olan ve Anadolu’nun denizle buluştuğu mekân durumundaki İzmit, bu iki büyük kent arasında adeta sürekli mekik dokuyan Mustafa Kemal Paşa’nın geliş-geçişlerine sayısız kez aracılık ve ev sahipliği yapmıştır. Bu yönüyle millî mücadele ve özellikle Cumhuriyet devrinde neredeyse tek ulaşım aracı durumunda olan demiryolu vasıtasıyla Paşa bu güzergâhtan sayısı tespit edilemeyecek kadar çok geçiş Mustafa Kemal Atatürk İzmit’te yapmıştır. Bu seyahatlerinin az bir kısmında otomobil kullanılmış, mecburî olarak daha çok tren tercih edilmiştir. 1927 yılına değin her ne kadar İstanbul vilayeti sınırlarına ayak basmasa da, Kocaeli yarımadası güzergâhında ve çevresindeki seyahatlerini hep sürdürmüştür. 1 Temmuz 1927 sonrası ise Ankara-İstanbul geçişlerinin sayısını tespit edebilmek pek imkân dahilinde değildir. Bazı kaynaklarda (dönemin gazeteleri, yerel gazeteler ve Ayın Tarihi mecmuası) bu geçişlerle ilgili 44, 48, 52 vb. sayılar verilse de bunların toplam geçiş sayısını yansıtıp yansıtmadığı da tartışmalıdır. Tebdil-i kıyafet geçişlerini tespit edebilmek mümkün olamayacağına göre, sayının çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Burada zaten üzerinde durulacak husus, Paşa’nın İstanbul ile Ankara arasındaki veya yakın bölgelere yönelik olarak yaptığı bu transit geçişleri değil, doğrudan Kocaeli’ne gerçekleştirdiği seyahatlerin incelenmesidir. Yani bu maddede, Gazi Paşa’nın planlı ve programlı bir şekilde İzmit ve Kocaeli bölgesine yaptığı ve İzmit’te konakladığı gezilerin ayrıntıları ele alınmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919 öncesinde Anadolu’ya geçmek üzere ilk olarak Nisan 1919’da gizlice İzmit’e geldiği, dostu İbrahim Süreyya (Yiğit) Bey ile görüşerek, kendisini Anadolu’ya kaçırması için yardım istediği söylenmişse de, bu bilginin doğruluğu kesin değildir. Ayrıca Paşa’nın yine kesin olmamakla birlikte Temmuz 1920 tarihinde Mekece’ye geldiği de bazı KAYNAKLARda ifade edilmektedir.
Bilinen hadiseler içerisinde Paşa’nın Kocaeli ve mülhakatına ilk gelişleri 12-22 Haziran 1922 tarihlerinde gerçekleşmiştir. Bu ziyaretin temel amacı, Büyük Taarruz’dan önce Kocaeli mıntıkasındaki askerî birlikleri denetlemek, Claude Farrere ile müzakere etmek ve annesi Zübeyde Hanım ile görüşebilmekti. Paşa maiyetiyle birlikte 11-12 Haziran 1922 tarihinde Sarıköy’e kadar trenle, sonrasında otomobille olmak üzere Sarıköy yoluyla Beypazarı, Nallıhan, Göynük yolu ile gece karanlığında Geyve’ye gelmiş (13 Haziran), geceyi Geyve’de geçirmişti. Beraberinde Bolu Mebusu Cevat Abbas (Gürer) Bey, Hariciye Vekâleti Hukuk Müşaviri Münir (Ertegün) Bey, Başyaver Salih Bey, Yaver Muzaffer Bey, Erkân-ı Harbiye İrtibat Zabiti Şükrü Ali Bey ve Riyaset-i Kalem-i Mahsusu’ndan Memduh Bey bulunuyorlardı. Ertesi günü Kocaeli Mutasarrıflığı’na bağlı Adapazarı kazasına gelmiş, şehrin esnaf ve sanatkârlarıyla temas etmiş ve diğer bazı temaslarda bulunmuştur. Annesi Zübeyde Hanım, bu seyahatten önce gizlice ve değişik bir isimle Adapazarı’na getirilmiş ve askerlik şubesi eski başkanı Binbaşı Baha Bey’in şimdiki Sakarya Müzesi olan evinde misafir edilmişti. 14 Haziran’da Adapazarı’na ilk gelişini gerçekleştiren Gazi Paşa, 15 Mayıs 1919’dan beri göremediği annesiyle Baha Bey’in evinde buluştu ve ana-oğul hasret giderdiler. O gece Baha Bey’in evinde birlikte kaldılar.
Gazi Paşa, şehirdeki ikinci günü olan 15 Haziran 1922 tarihinde kaza merkezinin çarşı ve pazarını sıradan bir fert gibi gezmiş, muhtelif mağaza ve dükkânlara uğrayarak, herkesten kendi sanatlarına dair izahat almıştı. Özellikle, sattıkları yabancı malların nereden geldiği, hangi fabrikanın mali olduğuna dair sorduğu sorular, Adapazarı esnafı tarafından tatminkâr bir şekilde cevaplandırılmış, Başkumandan’ın halk arasındaki tabii davranışları ve alçak gönüllü tavırları oldukça beğenilmiş ve takdir toplamıştı. Ziyaretinin üçüncü gününe rastlayan (16 Haziran) Cuma namazını şehrin cami-i şerifi olan Orhan Camii’nde kılan Gazi Mustafa Kemal Paşa, öğleden sonra şehre gelişi nedeniyle Çark’ta şerefine düzenlenen müsamereye katılmıştır. Müsamerede “Kurtuluş Günlerine Doğru” üç perdelik millî bir piyes oynanmış, sahra hastanesini gösteren son sahnedeki bir yaralının görünümü, Gazi Paşa’nın gözlerini yaşlarla doldurmuştu. Müsamereyi düzenleyenlere memnuniyetini ve takdirlerini bildiren Paşa, öğrencilerin omuzlarındaki “Ya İstiklâl Ya Ölüm”, “Hakkıdır Hakka Tapan Milletimin İstiklâl” levhalarıyla duygulanmıştı. Müteakiben öğrencilere tekrar tekrar teşekkür ederek kendilerine şeker dağıttırmış, o sırada asker için hazırlanan karavanadan bir kaşık yemek tadarak, halkın coşkun tezahüratı arasında ikametgâhına yönelmiştir. Bilindiği üzere geceyi yine annesiyle birlikte Adapazarı Askerlik Şubesi eski başkanı Binbaşı Baha Bey’in istasyon civarında ikametlerine ayrılan evinde geçirmişlerdir. Ertesi gün (17 Haziran) Anadolu’da Yeni Gün gazetesinin Adapazarı hususî muhabirine özel bir demeç veren Gazi Paşa, mevcut siyasî ve askerî vaziyeti değerlendirmiştir. Öğleden sonra ise kompartımanına değerli halıların serildiği, çınar dalları ve bayraklarla süslenmiş özel bir trenle, Adapazarı’ndan İzmit’e hareket etmişti. Lokomotifinin önünde eski harflerle “Aleyke Avnullah / Allah’ın yardımı senin üzerine olsun” levhasının bulunduğu treni uğurlamak üzere istasyona gelen şehrin ahalisi, Başkumandan’a büyük bir teveccüh göstermişti. Adapazarı Demir ve Ahşap Malzeme Fabrikası da sürekli düdük çalmak suretiyle, istasyondaki uğurlamaya iştirak etmişti. Vakit ve Anadolu’da Yeni Gün gazetelerinin muhabirleri de o andan itibaren gezinin bitimine kadar Mustafa Kemal Paşa’ya refakat etmeye başlamışlardır.
Gazi Paşa’nın başında bulunduğu heyete, Sapanca’da da güzel bir karşılama ve uğurlama töreni yapılmıştır. O günlerde, Türk dostu Fransız yazarı Claude Farrere, Paşa ile ısrarla görüşme talebinde bulunmuş, bu talep kabul edilerek, kendisine 18 Haziran 1922 tarihi için İzmit’te randevu verilmişti. Bu amaçla 17 Haziran günü Sapanca’dan hareket eden tren, aynı gün saat 18 sularında İzmit tren garına ulaşmıştı. Sakarya Zaferi’nin muktedir başkumandanı Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit’e gelişi sebebiyle, şehir baştan başa bayraklarla donatılmıştı. İzmit halkı coşku dolu saatler yaşıyor, halk akın akın istasyona doluşuyordu. Paşa’nın ziyareti halka önceden haber verilmiş olduğundan şehirde iki gündür fevkalade hazırlıklar yapılmış, eşsiz bir karşılama töreni düzenlenmişti. Şehir halkı kadın, erkek ve çocuk olmak üzere caddelerde yerlerini almışlar, sokaklar ve resmî binalar al bayraklarla ve çiçeklerle süslenmişti. Bir yıl önce düşman işgalinden kurtulan İzmit halkı, evlerinden getirdikleri halıları Paşa’nın akşam konaklayacağı Saray Köşkü ile İzmit istasyonu arasına yerlere döşemişler, köşkten istasyona inen yol neredeyse tamamen kadınlar tarafından doldurulmuştu. İstasyonu bir köprü ile kasra ulaştıran uzun ve dik yol ile etrafındaki meydanlarda bütün İzmit’in heyecanı canlı bir şekilde görülebilmekteydi. Şehre on dakika mesafeden itibaren mızraklı süvariler Başkomutan’ı selamlamaya başlamışlardı. İstasyon tamamen millî ordunun kahraman ve bahadır askerleriyle dolmuştu. Paşa ve maiyetini İzmit’te karşılayanlar arasında Mutasarrıf Sadettin Bey, İzmit Komutanı Kaymakam (Yarbay) Hüseyin Hüsnü Bey, Belediye Reisi Abidin Bey, Müdafaa-i Hukuk reisi, Mülkiye Müfettişi Emin Bey ve İstihbarat Müdürü Cevdet Bey gibi ileri gelenler bulunuyordu. Bu suretle büyük bir karşılama töreni düzenlenmişti.
Karşılanan Paşa ve maiyeti İzmit Kasrı’na hareket ettiler. Kasra devam eden yol insan seliyle dolmuştu. Her yerde halkın alkışları görülüyor ve duyuluyordu. Dik ve uzun yolun etrafında bütün halk heyecanla, gelen misafirlerini karşılıyorlardı. Saat kulesi önünden çıkan yokuşun başında defne dallarıyla bir tak yapılmıştı. Yokuşun yarısına gelindiğinde İzmit meşayihinin yaptığı etkinlikler ve Müftü Efendi’nin millî ordunun zaferine, Mustafa Kemal Paşa’nın sıhhat ve ikbaline, bütün İslam ülkelerinin her türlü afet ve musibetten korunmasına yönelik duaları ve üç adet kurbanın kesilmesi, törene ayrı bir anlam ve derinlik kazandırmıştı. Paşa ve beraberindekiler, güneşte süngüleri pırıl pırıl yanan iki saf asker arasında yollara serilmiş halılar üzerinde yürürlerken, saat kulesinden yokuş başına kadar olan sırtları dolduran asker nineleri, anaları, eşleri ve kızlarının “Yaşa” sesleri, “Bugünleri gördüm, ölsem de gam yemem” sözleri, kalplere sönmeyecek bir neşe ve bir iman getiriyordu. Kasrın bahçesinde İzmit’in tertemiz giyinmiş kız öğrencileri, aralarında kırmızı entariler giymiş şehit yavruları da olduğu halde millî ve vatanî şarkılar söyleyerek, gelen büyük başkumandanı karşılamışlardı. Paşa, Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan ve ikametine tahsis edilen kasrda kısa bir istirahatten sonra çeşitli misafirleri ve heyetleri kabul etmişti. Bu arada Paşa’ya, Naciye adlı küçük bir kız yeni ürün başaklarından yapılan bir hediye sunmuştu. Bu hediye, İzmit çiftçileri levhası altında başaklardan birer hâle ile çevrilen bir ay yıldız ve bir çiftçi armasından oluşuyordu ve kasrın bahçesinde uzun süre kalacaktı. Naciye adlı küçük kız ise, siyah bol ve uzun şalvarı, alnında bir altın bulunan beyaz baş örtüsüyle Anadolu çiftçi kadınlarının timsaliydi. Çiftçileri temsil eden heyette günlük çiftçi kıyafetinde olanlar vardı. Paşa bunlara iltifat etmiş, kendilerine “Ben çiftçileri severim” demişti. Müteakiben kız okulları adına öğretmen ve öğrencilerden oluşan bir heyet kabul edilmiş ve bu kabuller geç vakte kadar sürmüştü. Bu arada Paşa’ya Bahçecik gibi yakın yerlerden “hoş geldiniz” telgrafları iletilmişti. Mustafa Kemal Paşa bunu müteakiben bazı yazışmalar yapmış ve istirahate çekilmişti.
Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit’teki önemli temaslarından birisi, Türk dostu olarak bilinen Fransız yazar Claude Farrere ile yapılan görüşmedir. İzmit’e kendi inisiyatifi ile değil, siyasî bir görevle gönderilen Farrere’in vazifesi, yeni Türk devletinin ileride kurmayı düşündüğü rejim üzerine bilgi almak, barış konferansında itilaf devletlerinin teklif edeceği Anadolu’ya bir araştırma komisyonu gönderilmesi hususunu kabul ettirmek ile ilgiliydi. Gazi Paşa bunu anlamış, yine de Fransız konuğuna randevu vermekten imtina etmemiş, tüm iyi niyetiyle onu karşılayarak, yeni Türk devletinin amaçlarını onun vasıtasıyla Avrupa kamuoyuna ulaştırmayı amaçlamıştı. Claude Farrere daha evvel kararlaştırıldığı ve randevu verildiği üzere Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek üzere Tuareg adlı bir Fransız torpidosuyla 18 Haziran pazar günü saat 11 sularında İzmit limanına gelmiş, burada şehrin ileri gelenleri ve Paşa’nın özel temsilcilerini taşıyan iki ayrı sandalla bizzat geldiği gemiye çıkılarak samimi bir ortamda karşılanmıştı. Karaya çıkışı müteakiben yapılan karşılama konuşmalarından sonra, Mutasarrıf Sadettin Bey ve ileri gelenlerle otomobille kalacağı yere hareket edilmişti. Farrere’ın ikametine tahsis edilen yer, İzmit’in en güzel konaklarından birisi olan Portakalzade Hafız Ali Rüştü Bey’in eviydi. İkametgâhına ulaşıncaya kadar halkın coşkun karşılama ve alkışlarına konuşmalarıyla mukabele eden Farrere, konağa varıp kısa bir dinlenmeyi müteakiben, Mustafa Kemal Paşa ile yapacağı randevusu için kasra hareket etti. Saat 12.30’da Paşa’nın huzuruna çıkarılan Farrere, orada hazır bulunan Anadolu’da Yeni Gün muhabirinin ifadesine göre, o kadar heyecanlanmıştır ki, bir an için kendisini kaybetmiş, sendeleyerek diz çözmüş, aşırı heyecandan uzun süre konuşamamış ve Mustafa Kemal Paşa’ya karşı duyduğu hürmeti elleriyle ve vücudunun hareketleriyle ifade edebilmiştir. Mustafa Kemal Paşa bir yandan kendisini saygıyla yerden kaldırmaya çalışmakla beraber Claude Farrere’ın bu ilk karşılaşmadaki sözleri ve Mustafa Kemal Paşa’nın cevabı bir hayli soğuk bir hava esmişti. Nitekim Farrere, Mustafa Kemal Paşa’ya yönelik olarak, “Padişah ve eski rejim aleyhinde yaptıklarının kendisi gibi büyük bir adamı başarısızlığa sevk edeceği ve bunları yapmaması” konusundaki sözleri sarf edince ortam gerilmiş, bunun üzerine Paşa söz alarak, kendisini Türk dostu olarak bilinen Pierre Loti’ye benzetmiş ama konuşmasının özellikle son kısmında şu ifadelerle kendisinin bu sözlerine hayret ettiğini net bir şekilde ortaya koymuştur: “… Sizin bana söylediklerinizi esasen kafanızın içinde yeri olmayan ve affınızı rica ederek söylüyorum ki, benim kafamdakilerini anlamaktan çok uzak bulunduğunuzu anlatır tarzda size yakışmayan, sizin vasıflarınızla mütenasip görünmeyen sözlerin kaili olmanız, beni size karşı ne vaziyet alacağımda mütehayyir kıldı”. Bunun üzerin Farrere, sözlerini şunun bunun tavsiyeleriyle söylediğini itiraf ederek af dilemiş, Türk dostluğunda hakiki yolu takip edebilmek için Mustafa Kemal Paşa’dan en doğru hattı hareketi göstermesini rica etmişti. Bu yumuşama üzerine Paşa da gerginliği daha fazla sürdürmemiş, Türklüğün menfaatine hareket eden herkese olduğu gibi Claude Farrere’den de iltifatlarını esirgememiş, mükâlemeyi müteakiben Fransız konuk kaldığı konağa geri dönmüştü.
Mülakatın olduğu gün şehrin en büyük meydanlarından biri olan Tersane’de Claude Farrere şerefine askerî oyunlar düzenlenmiş, misafirler için büyük bir çadır kurularak yerlere halılar serilmiş ve koltuklar konulmuştu. Meydan, halk ve öğrenciler tarafından doldurulmuş, program Fransız marşı ve dualarla devam etmişti. Etkinlik çeşitli halk oyunları ve yarışmalarla sona ermiş, akşam saat 18.30 sularında kasrın büyük bahçesinde İzmit halkı tarafından 120 kişilik bir çay ziyafeti verilmişti. Gazi Paşa, Claude Farrere ve diğer ileri gelenler de oradaydı. Aralarında kırmızı elbiseli, beyaz baş örtülü, mahzun çehreli Türk kızlarının dikkati çektiği halk ve öğrencilerden oluşan bir kalabalık, masanın etrafında toplanmıştı. Kırmızı elbiseli olanlar şehit çocuklarıydı. Mustafa Kemal Paşa bu çocukları Farrere’e göstererek, “Zannediyorum ki şu kırmızı elbiseli kız çocukları, babaları Yunanlılar tarafından öldürülen biçarelerdir” sözlerini söylemesiyle Farrere heyecanlanmış ve üzülmüştü. Bunu müteakiben Mustafa Kemal Paşa irticalen uzun bir konuşma yaparak, Türk Millî Mücadelesi’nin kudsiyetinden ve Türk Milleti’nin bu mücadeleyi ne amaçla gerçekleştirdiğinden ayrıntılı bir şekilde bahsetti. Bu uzun konuşmaya, halkça hararetli ve şiddetli alkışlarla mukabele edildi. Bunun üzerine Fransız edip, Hariciye Vekâleti Hukuk Müşaviri Münir Bey tarafından Türkçeye çevrilen bir konuşma yaptı. Farrere bu konuşmasında Türk Millî Mücadelesi ve Türk Milleti’ne ve büyük başkumandana övgüler yağdırmıştı. Bu konuşma da binlerce kişinin alkışlarıyla tamamlanmış ve çay ziyafeti akşam sekiz sularında sona ermişti. Müteakiben yemeğe geçilmiş ve sofranın ana gündem maddesini biraz evvel karşılıklı olarak yapılan konuşmalar oluşturmuştur.
Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit’ten Adapazarı’na döneceği 19 Haziran günü İzmit’te yer yerinden oynamıştı. Fransız misafir Farrere de Paşa ile birlikte Adapazarı’na gidecek ve aynı gün geri dönecekti. Bütün İzmit halkı istasyon ve civarında toplanmıştı. İki gün önce gülen, sevinen yüzlerin şimdi üzgün oldukları görülüyordu. Kararlaştırıldığı üzere Farrere ve beraberindekiler saat 9 sularında köşke gitmişler, orada Paşa ile buluşmuşlar, hep birlikte sabahın erken saatlerinden beri köşk çevresini ve yolları dolduran binlerce kişinin coşkun tezahüratı arasında saat 10’a doğru istasyon binasına ulaşmışlar ve orada askerî birlikler tarafından “hazır ol” vaziyetinde karşılanmışlardır. Mustafa Kemal Paşa kendisini selamlayan askerî birliklere mukabele ederek, subayların ve diğer zevatın ellerini birer birer sıkmış, tören duygusal anların yaşanmasıyla tamamlanmıştır. Tren hareket etmeden İzmit halkı adına Kılıçzade Hakkı Bey Gazi Paşa’ya hitaben bir uğurlama konuşması yaparak, kendisine milletin sadakat ve bağlılığını bildirmiş ve muvaffakıyet temenni etmiştir. Paşa bu konuşmaya, kısa bir konuşmayla mukabele etmiştir. Tren hareket edince, halk trenin arkasından bayraklarla koşmuş, “Yaşasın Farrere”, “Yaşasın Türkiye-Fransa” diye bağırarak sevgi ve hürmetlerini gösterince, Farere de aynı suretle Yaşa Yaşa Yaşa Türkiye – Fransa” diyerek karşılık vermiş ve şiddetli şekilde alkışlanmıştır. Bu tezahüratın İzmit şehrinin dışına kadar devam etmesi, coşkunun boyutunu göstermesi açısından önemlidir.
Adapazarı’na dönen heyet dahilinde Farrare’a ilaveten il mülkî erkânından ve gazetecilerden başta Mutasarrıf Sadettin Bey olmak üzere Hamid, Macid, Ercüment, Ahmed Emin ve Velid Beyler de bulunuyordu. Tren hareket eder etmez, daha önce kararlaştırıldığı üzere gazeteciler Velid ve Ahmet Emin Beylerin Mustafa Kemal Paşa ile mülakatları başlamıştır. Adapazarı’na dönmeden önce, çok önemli bir millî mesajı, haziruna, gazetecilere ve İzmit halkına şu şekilde vermiştir: “Efendiler! Türkiye halkı asırlardan beri hür ve müstakil yaşamış ve bağımsızlığını hayatî bir ihtiyaç olarak görmüş bir kavmin kahraman evlatlarıdır. Bu millet bağımlı yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır”. Bu mesaj, Kurtuluş Savaşı’nın da ana fikridir. Tren Derbent, Sapanca ve Arifiye istasyonlarını takiben 19 Haziran 1922’de öğlene doğru tekrar Adapazarı’na dönmüştür. Adapazarı halkı, Gazi Paşa’yı yine büyük bir teveccühle ve heyecanla istasyonda karşılamıştı. Kalabalık şehir halkının yanı sıra, düzenli askerî birlikler de yolun iki yanına dizilmişler, etraf yeşillikler ve bayraklarla donatılmıştı. Paşa ve İzmit’ten gelen misafirleri istasyondan köşke geçmişler, buradaki kısa bir istirahatten sonra, Farrare, beraberinde bulunan İzmit Mutasarrıfı Sadettin Bey ve diğer misafirlerle birlikte Sabiha Hanım Kız Okulu’nu ziyaret etmiştir. Oradaki karşılama ve müsamereden sonra öğlen yemeği yenilmesi için Gazi Paşa’nın bulunduğu binaya geçilmiş, yemeğin yenilmesini müteakiben Başkumandan, İzmit’ten gelen misafirlerini Adapazarı’ndan uğurlamıştır. Uğurlama pek samimi bir ortamda gerçekleşmiştir. Gazetecilerden bir kısmı, cepheyi ziyaret etmek üzere Adapazarı’nda Başkumandan ile birlikte kalmışlardı.
Geceyi yine Adapazarı’ndaki ikametinde geçiren Mustafa Kemal Paşa, ertesi gün 20 Haziran 1922 tarihinde sabah saatlerini bazı kabuller ve istirahatle geçirmesini müteakiben, öğleden sonra Adapazarı Demir ve Ahşap Malzeme Fabrikası’nı ziyaret etmiş, neredeyse her tarafını dikkatle inceledikten sonra, bu güzel tesisle ilgili memnuniyetlerini ifade etmişti. Nihayet Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler saat 14.30 sularında halkın coşkun tezahüratı arasında istasyona gelmiş, beraberinde annesi Zübeyde Hanım, maiyeti ve gazeteciler olduğu halde özel tren Adapazarı’ndan Geyve istikametine doğru şehirden ayrılmışlardır. Geyve’ye saat dört sularında varılmış ve Paşa o gün ve ertesi günü bazı ziyaretler ve askerî denetlemelerle geçirerek Ankara’ya dönüş hazırlığını başlatmıştır. Böylece Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit Mutasarrıflığı ve kazalarına yönelik bu ilk ziyareti toplamda 11 gün, Adapazarı-İzmit kazaları için ise 8 gün sürmüş ve 21 Haziran 1922’de tamamlanmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit’e ikinci büyük gelişi, ilkinden yaklaşık altı ay kadar sonra, Büyük Zafer’in kazanılmasını ve Lozan’da barış müzakerelerinin başlamasını müteakiben 16 Ocak 1923 Salı günü gerçekleşmiştir. Bu seyahat çok özel bir amaca yönelikti. Başından beri Türk Millî Mücadelesi’ni yazılarıyla ve düşünceleriyle destekleyen bazı İstanbul gazetelerinin başyazarları, Mustafa Kemal Paşa ile görüşme isteğinde bulunmuşlar ve Paşa bu istek için 16 Ocak 1923 tarihinde bu gazetecilere randevu vererek, büyük bir basın toplantısı yapmayı arzu etmişti. Özel bir trenle Eskişehir’e gelen (14 Ocak) Paşa, ertesi sabah annesinin İzmir’de vefat ettiğini öğrendi. Ancak İzmit’te yapacağı basın toplantısına çok önem veriyor ve ertelemek istemiyordu. Bu nedenle Başkumandanlık Seryaveri olan Salih (Bozok) Bey’e, “Verdiğiniz elîm haber beni çok müteessir etti. Merhumenin münasip bir tarzda merasim-i tedfiniyesini ifa ettiriniz. Cenab-ı Hakk, millete hayat ve selamet versin” diye talimat verecek ve cenaze törenine katılamayacaktır. Mustafa Kemal Paşa’nın cephedeki askerî birlikleri teftiş etmek ve aynı zamanda halkı, yapılması düşünülen seçimlere hazırlamak maksadıyla Batı Anadolu gezisine çıkması ve Ankara’dan ayrılmasının ertesi günü, 15 Ocak 1923’te Afyonkarahisar Mebusu Hoca Şükrü imzasıyla “Hilafet-i İslâmiye ve Büyük Millet Meclisi” başlıklı 78 sayfalık, millî egemenlik ve millî irade kavramlarıyla bağdaştırılamayacak risalenin yayınlanması, Paşa’nın bu seyahatinin ve yapacağı basın toplantısının çok kritik bir noktaya gelmesine neden oldu. Bu seyahat sırasında ayrıca Hoca Şükrü risalesiyle uğraşmak zorunda kaldı.
Gazi Paşa bu yolculuğunu kalabalık bir maiyetle gerçekleştirmiştir. Şark Ordusu Kumandanı Kâzım Karabekir ile Millî Müdafaa Vekili Kâzım (Dirik) paşalarla birlikte TBMM Özel Kalemi, mebuslardan Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Cevat Abbas, Muhiddin Baha (Pars) Beyler, bazı gazeteciler ve diğer bazı zevat da beraberinde bulunuyordu. Eskişehir’den İzmit’e hareket ettiği sırada kendisine Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi (Çakmak) Paşa da katıldı. Eskişehir’den kalabalık maiyetiyle hareket eden Başkumandan, 16 Ocak 1923 tarihinde İzmit istasyonuna ulaştı ve şehrin mülkî ve askerî erkânı tarafından karşılandı. İzmit Mutasarrıfı, İstanbul’dan gelen gazeteciler, İzmit ayan ve eşrafıyla birlikte I. Ordu Kumandanı Nurettin Paşa da karşılayanlar arasındaydı. Havanın yağışlı olmasına rağmen, okullar ve kalabalık bir halk kitlesi istikbal merasiminde hazır bulundu. Karşılamadan sonra Gazi Paşa doğruca İzmit Kasrı’na giderek, resmî kabullerini orada gerçekleştirdi. Akşam yemeğini müteakiben matbuat erkânını kabul ederek, gece saat dokuz buçukta kendilerine kasrda beyanatta bulunacağı vaadinde bulundu.
İstanbul’dan gelen ve Millî Mücadele’ye destek veren bu gazeteciler arasında şu önemli isimler vardı: Tevhid-i Efkâr gazetesi Başyazarı Velit Ebuzziya, Vakit gazetesi Başyazarı Suphi Nuri (İleri), İkdam gazetesi Başyazarı Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Tanin gazetesi Başyazarı İsmail (Mayakon), İsmail Müştak, Akşam gazetesi Muhabiri Falih Rıfkı (Atay), o zamanlar Ankara Hükümeti’nin İstanbul’da siyasî temsilciliğini yapan Kızılay / Hilâl-i Ahmer İkinci Başkanı Hamit (Kızılaycı), İstanbul Mebusu Dr. Adnan (Adıvar) ve eşi Halide Edip (Adıvar), İzmit’ten gazeteci ve İleri gazetesi Muhabiri Hakkı (Kılıçoğlu-Kılıçzâde Hakkı). Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit’e bu ikinci gelişindeki ilk toplantı, adı geçen bu gazeteciler ve ileri gelenlere yönelik olarak İzmit Kasrı’nda 16-17 Ocak 1923’te saat 21.30 ile 03.30 saatlerinde gerçekleştirildi. Paşa, toplantının başlangıcında öncelikle gazetecilerin öğrenmek istedikleri en önemli sorunların neler olduğunu sordu ve bunları belirledikten sonra, “burada gayet samimi ve açık surette fikir alışverişi” yapacaklarını ifade etti.
İzmit Kasrı Mülakatı’nda sorulan ve açıklama yapılan belli başlı hususlar şunlardı: Mudanya Mütarekesi, Cihan Harbi, Millî Mücadele’nin gayesi, Lozan Konferansı, Musul Meselesi, Boğazlar, Azınlıklar, Mübadele, Patrikhane, Kapitülasyonlar, İstanbul’un Müdafaası, Rus-Fransız-Türk siyaseti, Türk-Afgan ve Türk-İran münasebetleri, Rusya Türkleri, Pontus meselesi, Çiftçilere yardım, Maliye, İçki, Merkezî Hükümet, Nüfus Meselesi, Ermeni Meselesi, TBMM’de siyasî fikirler, ilk hükümetin oluşumu, Müdafaa-i Hukuk grubunun teşkili, İkinci grup, Taarruzdan evvel ordu, İkinci grubun amacı ve muhalifler, Şeriata göre hükümetin esasları, Hilafet meselesi ve dinî kurumlar, Yeni hükümet ve din, Hakimiyet-i Milliye ve hükümdarlar, Meclis başkanı ve halife, Şeriye ve Evkaf Vekâleti, Hilafet ve vaziyetinin düzeltilmesi, hocalar, askerler, hükümet ve din, kuvvetler birliği-kuvvetler ayrılığı, vekiller, iki meclis, Şurâ-yı Devlet, seçimler ve Halk Fırkası, fırkanın programı, eski fırkalar, Meclisin yenilenmesi, temsil kurumu, kadın mebuslar ve siyaset-i hariciye. Bunun dışında günlük bazı hususlar da görüşüldü. Bu açıklamalar, TBMM’nin yeminli dört sekreteri tarafından kayıt altına alınmıştı ki, konuşmaların tam metni hemen yayınlanmayacaktı. Nitekim Atatürk’ün izni ile 1929 yılında neşredilebildi. İzmit Kasrı’nın alt katındaki büyük salondaki bu karşılıklı mükâleme, 17 Ocak’ta sabaha karşı 03.30’da tamamlanabildi ve müteakiben gazeteciler veda ederek ayrıldılar. O gün öğlene kadar istirahat eden Gazi Paşa, öğleden sonra çeşitli heyetleri kabul etmiş ve akşam yemeği sonrasında konutuna çekilmiştir.
Ertesi gün (18 Ocak) I. Ordu Kumandanı Nurettin Paşa ile Yarımca ve Hereke’deki askerî birlikleri denetlemiş, Yarımcalılar “büyük misafir”lerini ellerinden geldiğince ağırlayarak, “hemşehrilik beratı” takdim etmekten büyük bir gurur duymuşlardı. Müteakiben şehre dönen Mustafa Kemal Paşa, İzmit Sineması’nda halkla karşılıklı olarak konuşulan bir toplantı gerçekleştirmiştir. Bir gün önce, gece geç vakitte sona eren toplantının tamamlayıcısı olan, güncel meseleler hakkındaki açıklamaları ihtiva eden ve ayrıca halkın sorularını cevaplayan Gazi Paşa, burada doğrudan doğruya halka hitap etti. İzmit kentinin ayrıcalıklı konumunu ve olağanüstü önemini belirttikten sonra, kendilerine söylemek üzere önceden hazırlanmış bir
planı olmadığını, ancak “kardeşçe, arkadaşça ve halkça fikir alışverişinde” bulunmak istediğini ifade etti. “Benden bir konferans beklemeyiniz. Musahabenin tek taraflı olmaması için istisnasız hepinizden rica edeceğim. Bugünkü durum ve koşullara göre kalbinizden, fikrinizden neler geçiyor? Neleri öğrenmek istiyorsunuz? Hangi noktalarda tereddüdünüz vardır? Bugüne ve yarına ait düşünceleriniz ve soracağınız nelerdir? Siz bana istediğiniz şeyleri soracaksınız ve ben de size bildiğimi söyleyeceğim. Ancak bu suretle samimi hasbihal yapmış oluruz. Sorularınızı bekliyorum” diyerek toplantıyı başlatmıştır. Bunun üzerine salonda toplanmış olan halk arasından birçok kimseler söz alarak sorular yönelttiler. Böylece son toplantı da diğeri gibi memleketin o günkü ve gelecekteki sorumları ile ilgili soru ve cevap biçiminde karşılıklı konuşmalarla geçti.
İzmit Sineması’nda halka açık bir surette gerçekleştirilen bu mülakatta sorulan ve cevaplanan belli başlı hususları şu şekilde sıralamak mümkündür: Lozan Konferansı, eski antlaşmalar ve vahim sonuçları, hükümdarların anlayışı, kapitülasyonların nasıl verildiği, Misak-ı Millî’nin fiilen temin edildiği, millî hakimiyet için tehlike olmadığı, yeni hükümetin mahiyeti, Rusya, Türkler ve İslam, Osmanlı Devleti, tarihte Türk ve İslam hükümetleri, Hindistan Türk İmparatorluğu, yeni Türk devleti ve hizmetleri, yeni hükümetimizin saadet verici özelliği, Hilafet ve millî hakimiyet, Hilafetin manası, şeriata göre hükümet esasları, Halifenin mana ve kapsamı, İslâmiyet’in genişlemesi ve İslâm memleketlerinin durumu, Halife Müslüman memleketleri kurtarabilir mi, Halifenin vazife ve salahiyetlerinin artırılmasının mahiyeti, Hilafete Osmanlı hanedanından birinin getirilmesinin mahzurları, bağımsız İslâm devletlerinin seçeceği halife, irtica ve tedbirler, iktisadiyatımızın gerilemesi, askerî hizmet süresi, makine, yollar ve demiryolları, Ziraat Bankası, hayvanların ıslahı, zanaat, ticaret ve sermaye, iktisadî hayatın esas olduğu, matbuat, maarif programlarının gayesi, tahsilde gaye, adliye sistemimiz, Halk Fırkası, genel af ve ihtiyat zabitleri. Gazi Paşa’nın bu ikinci toplantısının konularının daha çeşitli hususlardan oluşması, halka açık olarak yapılmasından kaynaklanmaktaydı.
TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa bu iki önemli toplantısını bitirdikten sonra, annesinin vefatından dolayı taziye mesajı gönderenlere İzmit’ten göndermiş olduğu bir yazıyla cevap verebilmiştir (19 Ocak 1923). Bu mesajında; “Validemin vefatından dolayı birçok kişi ve düşünceli pek çok heyetten her gün taziye masajları alıyorum. Dostlarımın kederime iştirakini görmek, benim için teselli kaynağı oluyor. Orduları teftiş için sürekli seyahatte bulunmak ve bunlara ayrı cevap yazmaya durumum engel olduğundan, ajans vasıtasıyla bu durumu bildirmeye mecburum. Özel teşekkürlerimi lütfen kabul ediniz” şeklinde, kendisine yakışan son derece nazik ve ince bir üslup kullandığı görülmektedir. 19 Ocak Cuma gününü de İzmit’te geçiren ve Çerkeşli, Tavşancıl ve Gebze yöresindeki askerî birlikleri denetleyen Paşa, akşam üzeri trenle Bilecik’e hareket etmiş, oradan İnegöl üzerinden Bursa’ya gitmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit’e geldiği ve bu şehirde bulunduğu zaman dilimleriyle alakalı en önemli iki seyahati, yukarıda ayrıntıları verilen Haziran 1922 ve Ocak 1923 tarihli ziyaretleridir. Bunun dışında önem arz eden ve kalmadan sadece bir “soluklanma” ânını geçirdiği ziyaretlerini ise şöyle sıralamak mümkündür: 3. ziyaretini 12 Eylül 1924 tarihinde yapmış, eşi Latife (Uşaklıgil) Hanım ve arkadaşları ile çıktığı uzun yurt gezisinde İzmit’e gelmiş, şehirde kalmayarak limandaki Hamidiye Zırhlısı ile İstanbul Boğazı’nı geçerek Karadeniz’e açılmıştır. 4. ziyareti ve bir gün konakladığı seyahati 21-22 Eylül 1925 tarihlidir. Ankara’dan özel bir trenle İzmit’e gelmiş, Bursa’ya gitmek üzere limanda bekleyen Ertuğral Yatı’na binmiş ve geceyi limanda geçirmiştir. Ertesi gün ise Mudanya’ya geçmiştir. 1 Temmuz 1927 tarihinde 1919’dan sonra ilk kez bulunacağı İstanbul’a gitmek üzere İzmit’e gelmiş, tren garında kısa bir dinlenmeden sonra Ertuğrul Yatı’na binerek İstanbul’a hareket etmiştir. Bu Paşa’nın İzmit’e 5. ziyareti idi.
6. ziyaretinde İzmit’e değil, Karamürsel’e yapmıştır (24 Temmuz 1933). Atatürk’ün İzmit’e sağlığında yaptığı ve bilinen son seyahat 6 Mayıs 1934 tarihlidir ve şehirde kısa bir süre kaldıktan sonra Ankara’ya hareket etmiştir. Bundan sonra da birkaç kez daha geldiği bilinmekle birlikte, bu seyahatlerle ilgili bilgi eksikliği söz konusudur. Son geçişi ise vefatı ve naaşının Ankara’ya intikal ettirilmesi sebebiyledir. Yavuz Zırhısı’nın getirdiği naaş, 19 Kasım 1938 tarihinde İzmit Garı’nda bekleyen özel trene bindirilerek, son kez olmak üzere İzmitliler tarafından Ankara’ya ebedi istirahatgâhına uğurlanmıştır.
KAYNAKÇA
Dursun Ali Akbulut, “Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın İki İzmit Seyahati”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu – II, ed. H. Selvi, M. B. Çelik, A. Yeşildal, c. II, Kocaeli, 2016, s. 1323-1344; Cemal Güven, “Millî Mücadele Döneminde Fransız Yazar Claude Farrere”, Uluslararası Kara Mürsel Alp ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu – II, ed. H. Selvi, M. B. Çelik, A. Yeşildal,c. II, Kocaeli, 2016, s. 1388-1403; Sabahattin Özel, “Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın Adapazarı ve İzmit Gezisi (12-24 Haziran 1922)”, Türk Dünyası Araştırmaları 54 (Haziran 1988), s. 145-175; Akın Ülkü Sevinç, “Atatürk’ün İzmit Ziyaretleri”, Time Kocaeli, 1 Kasım 2021; Galip Ataman, “Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmit’e Son Kez Gelişi ve Gidişi”, Bizim Yaka Kocaeli, 11 Kasım 2016; Mehmet Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri, Ankara, 1998, s. 264-268; “Kocaeli” maddesi, Yurt Ansiklopedisi, c. VII, İstanbul, 1982-1983, s. 5006; Enver Konukçu, “Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Bolu ve Sakarya Gezileri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XIII/37 (Mart 1997), s. 294-317; Turan Çakır, “Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Claude Farrere ile Görüşmesi ve Adapazarı’nı Ziyaretleri”, Cumhuriyetimizin 81. Yılına Armağan, ed. Enis Şahin, Adapazarı, Aralık 2004,s. 225-231; Fahri Tuna, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Adapazarı Günleri”, Adapazarı Yazıları, Değişim Yayınları, İstanbul, 2007, s. 63-74; Sabahattin Özel, Millî Mücadele’de İzmit-Adapazarı ve Atatürk, Derin Yayınları, İstanbul, 2009; s. 255-290; Sabahattin Özel, Kocaeli ve Sakarya İllerinde Millî Mücadele (1919-1922), İstanbul, 1987, s. 171-175; Yusuf Çam, Millî Mücadele’de İzmit Sancağı, İzmit, 1993, s. 209-211; Arı İnan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 Eskişehir – İzmit Konuşmaları, Ankara, 1982, s. 41-124; , s. 191-196; Muharrem Giray, “Büyük Türk Dostu Claude Farrere’in Atatürk’ü Ziyareti”, Yakın Tarihimiz Dergisi, II/25, İstanbul, 1962, s. 356-357; Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. I-III, Ankara, 1989, c. II, 36-41,43; Avni Öztüre, Nicomedia Yöresindeki Yeni Bulgularla İzmit Tarihi, Kocaeli, 2012, s. 194-202; Hakimiyet-i Milliye gazetesi, 18-19 Ocak 1923; Atilla Oral, “İzmit Körfezi Tarihinden Bir Sayfa: Atatürk’ün Yakın Arkadaşı, İzmit Mutasarrıfı ve Kocaeli Milletvekili İbrahim Süreyya Yiğit”, Özgür Pazar Eki, Özgür Kocaeli gazetesi, İzmit, 29 Nisan 2007; Yavuz Ulugün, “İzmit Körfezi Tarihinden Bir Sayfa: Büyük Zaferin Kazanılmasından Sonra İlk Kez: Mustafa Kemal Paşa Kocaeli’de, Kocaeli’nin Bu Mutlu Gününün 80. Yıldönümü Dolayısıyla (16-19 Ocak 1923)”, Özgür Pazar Eki, Özgür Kocaeli gazetesi, İzmit, 19 Ocak 2003; Yavuz Ulugün, “İzmit Körfezi Tarihinden Bir Sayfa: Büyük Zaferin Kazanılmasından Önce ve İlk Kez: Mustafa Kemal Paşa İzmit’te, İzmit’in Bu Mutlu Gününün 81. Yıldönümü Dolayısıyla (13-23 Haziran 1922)”, Özgür Pazar Eki, Özgür Kocaeli gazetesi, İzmit, 15 Haziran 2003.
Enis ŞAHİN