İzmit’teki Dinî Yapı, Abdülfettah Efendi, Bağbaşı
XIX. yüzyılın son çeyreğinde kurulduğunu bildiğimiz İzmit Mevlevîhânesi hakkında elimizde çok az bilgi mevcuttur. 1912 yılında Veled Çelebi (İzbudak) tarafından hazırlanmış olan faal mevlevîhâneler, banîleri ve şeyhleri listesinde İzmit Mevlevîhânesi de yer almaktadır. Mevlevîhânenin kurucusu olarak ise “ahali” notu düşülmüş ve 1912 yılındaki şeyhinin de Abdüfettah Efendi olduğu bilgisi verilmiştir. Bu listenin sonunda Mücahidin-i Mevleviye alayına katılan mevlevîhane şeyhlerinin de bir listesi verilmiştir. Ancak İzmit Mevlevîhânesi şeyhi Abdülfettah Efendi’nin ismi Mücahidin-i Mevlevîye alayına katılan şeyhler listesinde yoktur. Veled Çelebi İzmit Mevlevîhânesi ve şeyhi ile ilgili olarak yukarıda vermiş olduğumuz bilgileri aktarmakla birlikte mevlevîhânenin kuruluş tarihi ile ilgili bilgi vermez. 1305 (1888) tarihli Konya Vilayet Salnamesi’nde Konya Mevlânâ Dergâhı’na mensup mevlevîhâneler listesinin sonuna İzmit Mevlevîhânesi de eklenmiştir. Listede İzmit Mevlevîhânesi’nin ahali tarafından kurulduğu ve şeyhinin de Abdülfettah Dede olduğu bilgisi yer almaktadır. Şeyh Abdülfettah Dede’nin İzmit Mevlevîhânesi’nde görev almadan önce Çankırı Mevlevîhânesi’nde görev yapmış olduğuna dair rivayetler mevcuttur.
30 Haziran 1888 tarihli bir arşiv belgesinde ise İzmit’te kurulmuş olan mevlevîhânenin zaman içerisinde harap olduğu ve tamirat masraflarının karşılanabilmesi için devletin yardımının talep edilmesi söz konusudur. Abdülfettah Dede’nin dergâhın tamir edilmesi için gerekli yardımın yapılmasına dair talepte bulunduğu ve bu gibi tamirat masraflarını kendi imkanları ile karşılamasının mümkün olmaması nedeniyle Şeyh Abdülfettah Dede’ye yardım edilmesinin gerekli olduğu ifade edilmiştir. İzmit Mevlevîhânesi’nin yeri hususunda ise rivayetler dışında kesin bir bilgi yoktur. İzmit tarihi üzerine önemli çalışmaları bulunan Ahmet Nezih Galitekin mevlevîhânenin İzmit’te Bağçeşme taraflarında olduğunu rivayeten duyduğunu ifade etmekle beraber kesin bir bilgisinin olmadığını ifade etmiştir.
Genç yaşta Mevlevîliğe intisab ettiğini bildiğimiz Sultan Mehmet Reşad padişah olduktan sonra çeşitli yurt gezilerine çıkmış ve bu gezilerinde gittiği şehirlerdeki mevlevîhâneleri de ziyaret etmiş ve bilgi almıştır. Sultan Reşad, 27 Ekim 1909 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu İzmit seyahati esnasında İzmit Mevlevîhânesi hakkında bilgi almak istemiştir. Tanin gazetesinde yer alan bilgiye göre İzmit’te bulunan eski bir mevlevî tekkesi sorulmuş ve ilgililer İzmit Mevlevîhânesi’nin bulunduğu yer hakkında padişaha bilgi vermişlerdir. Ancak ne yazık ki, gazetedeki ifadelerde İzmit Mevlevîhânesi’nin nerede olduğu belirtilmemiştir. Bu ifadelerden padişahın İzmit’i ziyaret ettiği tarihte İzmit Mevlevîhanesi’nin faal olmadığı hükmünü çıkarmak mümkündür.
Sultan Mehmet Reşad’ın İzmit Mevlevîhânesi ile ilgili bilgi almak istemesi üzerine 21 Kasım 1909 tarihinde Sadâret tarafından İzmit’te Mevlevî tekkesi olup olmadığına dair bilgi istenilmiştir. İzmit’te mevlevîhânenin olup olmadığına dair livâ evkâf memuru tarafından hazırlanmış olan tahkikat varakasının gönderildiğine dair İzmit Mutasarrıflığı’ndan gelen tahriratın sunulmuş olduğu ifade edilmekle beraber bu cevabi tahkikat sonucuna ulaşılamamıştır.
İzmit Mevlevîhânesi’nin faaliyeti ile ilgili bize bilgi verebilecek bir başka husus da Birinci Dünya Savaşı esnasında teşkil edilen Mücahidin-i Mevleviye Alayı’dır. Sultan Reşad, kurulmasını arzu ettiği Mücahidin-i Mevleviye Alayı için bir alay bayrağı ve kılıç göndermiştir. Bu kılıç ve bayrağı Konya’ya götürme görevi de dönemin Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Abdülbaki Efendi’ye tevdi olunmuştu. Abdülbâki Efendi’nin başkanlığındaki alay Harbiye Nezareti önünde toplandıktan sonra tören ve dualarla Konya’ya uğurlanmışlardır. Yol boyunca diğer tekke ve zaviyelerden bu alaya katılanlar olmuştur. Uğranılan istasyonlarda bu gönüllülere büyük bir ilgi gösteriliyordu. İzmit istasyonunda da Mücahidin-i Mevleviye Alayı’na bir karşılama töreni düzenlenmiştir. Bu törende İzmit Mevlevi şeyhine dair bir bilgi yer almadığı gibi yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Mücahidin-i Mevleviye Alayı’na katılan mevlevîhâne şeyhlerinin verilmiş olduğu listede İzmit Mevlevîhânesi şeyhinin ismi de yer almamaktadır.
İzmit Mevlevîhânesi ile ilgili olarak elimizde bulunan bilgiler değerlendirildiğinde İzmit ahalisinin mevlevîliğe olan ilgileri neticesinde şehirlerinde bir mevlevîhâne tesis etme girişiminde bulunmalarından sonra kesin tarihini veremesek de 1880’li yıllarda İzmit’te bir mevlevîhâne açıldığı sonucuna varıyoruz. Açılan bu mevlevîhânenin bilinen ilk şeyhi de Abdülfettah Dede’dir. Gerek dönemin ekonomik şartları gerekse vakıf gelirlerinden yoksun olması sebebiyle mevlevîhâne şeyhi Abdülfettah Dede ekonomik sıkıntı içerisindedir. İzmit’de kurulan bu mevlevîhâne muhtemelen kurucu şeyhin vefatından sonra faaliyetini devam ettirememiştir. Yine İzmit Mevlevîhânesi’nin bu kadar kısa sürede kapanması ve yeri hakkında dahi günümüze bir kalıntı ya da bilgi ulaşmaması her ne kadar arşiv belgesine “İzmit Mevlevîhânesi” olarak yansımış olsa da burasının müştemilatı ile bir mevlevî zâviyesi olmadığını belki şeyhin hanesinden ibaret olan ve mesnevî okunan bir mekân olarak düşünülmesini de hatıra getirmektedir.
KAYNAKÇA
Başkanlık Osmanlı Arşivi (BOA) DH. MKT. 1517/89; DH. MUİ. 37/10; 44 Numaralı Çankırı Şer’iyye Sicili 275 no’lu kayıt; Konya Vilayet Salnamesi, Konya 1305; 1306; 1307; 1309; 1312; Tanin gazetesi, 15 Teşrin-i evvel 1325, No: 414; Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlânâdan Sonra Mevlevîlik, İnkılap Yayınları, İstanbul 2006; Halit Çal, “Çankırı Mevlevihanesi” Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2015 Güz sy. 23, s. 149-175; Nejat Göyünç, “Osmanlı Devleti’nde Mevleviler”, Belleten, c. LV, Ağustos 1991, s. 351-358; Ahmet Cahit Haksever, “Çankırı’da Mevlevîler ve Mesnevîhanlar” Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c.11, sy.22, s. 29-46; Nuri Köstüklü, “Vatan Savunmasında Gönül Erleri: “Mücahidin-i Mevleviye Alayı”,X. Milli Mevlânâ Kongresi 2-3 Mayıs 2002 Konya, Tebliğler, C. 1, Konya 2002, s. 213-226; Mehmet Önder, “Konya’da Mevlânâ Dergâhı Merkez Arşivi ve Mevlevîhâneler” Osmanlı Araştırmaları, İstanbul 1994, sy. XIV, s. 137-142; Yakup Şafak, “Veled Çelebi’nin Menâkıbına Göre 1912’de Faal Olan Mevlevîhaneler ve Şeyhleri”, Sanat Tarihi Araştırmaları, (Prof. Dr. Haşim Karpuz”a Armağan), Konya, 2007, s. 341-346. Erişim: http://akademik.semazen.net/author_article_detail.php?id=812 19.02.2016.
Serdar ÖSEN