Kocaeli ve Çevresindeki Türkmenler-Göçmen Olmayanlar
Anadolu’nun fethi ile Türklerin eline geçen Kocaeli ve çevresi Türkmen boylarının iskânına açılmıştır. Kendilerine yeni bir yurt arayan bu boylar için coğrafya ve iklim koşullarının elverişli olduğu Kocaeli bölgesi, konar-göçerliği bırakıp yerleşik bir yaşam sürmeye oldukça elverişli idi. Kitleler halinde gelen bu Türkmenler Kocaeli’nin pek çok yerinde yeni yerleşim birimleri oluşturmuşlardır.
Selçuklulardan itibaren Türkleşen Kocaeli bölgesi yüzyıllarca Manavlara vatan olmuştur. Bu önemli coğrafyada yüzyıllardır yaşayan Manavlar bölgenin tarihine ve kültürüne çok şey katmışlardır.
Ülkemizde önemli bir Manav yerleşim yeri olan Kocaeli vilayeti, Selçuklular’dan Osmanlılar’a ve en nihayetinde de Türkiye Cumhuriyeti’ne yüzyıllarca bu coğrafyada kardeşliğin, hoşgörünün ve ortak paydada buluşabilmenin merkezi olmuştur.
Manav kelimesi 19. yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte, içerisinde Kocaeli’nin de bulunduğu bölgelerde kullanılan bir kelimedir. Manav, bu bölgelerde yaşayan gayrimüslimler ile özellikle devlet toprak kaybettikçe Balkanlar ve Kafkaslardan gelen muhacirlerin yörede yerleşik olarak yaşayan Müslüman, yerli Türkmen ahaliye verdikleri isimdir.
Manav Kelimesi Üzerine
Son 20 yıldır Manavlar üzerine yapılan çalışmalar artmaktadır. Bölgemiz Manavları üzerine ilk ciddi araştırmayı 1999 ve 2005 yıllarında iki makale hazırlayan Recep Yaşa yapmıştır. Yaşa, Manav kelimesini şöyle açıklamaktadır: “Çağatay Türkçesinde Manap “asilzade, asalet, beyzadelik”, Kırgız Türkçesinde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “Kırgız liderinin unvanı”, Kazak Türkçesinde “ağa, bey” ve Yakut Türkçesinde ise Manağ “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarına gelmektedir… Manav’ın Manap veya Manağ’dan geldiğini ve Osmanlı Devleti’nin beşiği olan aşağı Sakarya kesiminde yaşayan yerli halkı ifade etmek için kullanıldığını söyleyebiliriz.”
Halk Bilimci Işıl Altun, Manav tanımını şöyle yapmıştır: “Orta Asya’dan, Batı Anadolu’ya gelen Türk, Türkmen, Yörük. Oturursa Manav, gezerse Yörük” demiştir. Fahri Tuna ise: “Önceleri “Yörük” olarak (Yörük yürüyen/göçen Türklerin ortak adıdır) kışın kışlaklarda, yazları da yaylalarda yaşayan atalarımız, bir süre sonra bereketli toprakları işlemek üzere yerleşik hayata geçmişler, çevredeki gayrimüslimlerce de “Manav” (çiftçi) olarak tanımlanmışlardır.” demektedir. Ali Aktaş ise: “Manav; Batı Anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (Yörük) nüfus dışında eskiden yerleşmiş köylere/köylülere” verilen ad veya “Yerli Halk”, “Yerleşik Türk/Türkmen Topluluğu” demektedir.
Orhan Türkdoğan Manav kelimesinin anlamını şöyle verir: “umumiyetle, ‘manav’ yerli halktır. Bir yere sonradan gelenleri, yerleşik olanlardan ayırmak için kullanılan bir terimdir manav.” Muharrem Öçalan’a göre: “Manav kelimesi bir etnik alt kimlik ifade etmez. Marmara Bölgesi’nin değişik illerine dağılan ve kendilerini yörenin en eski yerleşik Türkleri olarak tanımlayan Manavlar için en öz ifade, bir yörüğün ağzından derlediğimiz “yörüğün yürümeyenine manav denir” cümlesi sayılmalıdır.” Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı Türkçe Sözlük’te: Manav kelimesinin anlamı:
“1. Balkanlardan göç etmiş, genellikle Marmara Bölgesi’nde yaşayan bir topluluk.
2. Yerli halk”
Bu tanımlamalardan da anlaşılacağı üzere Manav kelimesi bölgemizde yüzyıllardır yaşayan yerli-müslüman-Türkmen halk olarak anlamlandırılabilmektedir. Osmanlı arşiv kayıtları incelendiğinde, Osmanlı’nın son dönemleri öncesinde, Manav kelimesi “sebze meyve satıcısı” anlamından başka bir anlamda kullanılmıyordu. Ancak bölgemize göçlerin başlaması ile birlikte yerlilere verilen ad olarak günümüze kadar gelmiştir.
Manavların Kocaeli’ne Gelişleri
Türklerin Anadolu kapılarını açması ile birlikte gelen Türkmenler Anadolu’nun farklı bölgelerine yerleşmişlerdir. Yayılım alanı içerisinde Kocaeli coğrafyası da yer almakta idi. Selçuklular zamanında, Kocaeli Manavları atalarının bir bölümü de bölgeye yerleşmişlerdir.
İlk Selçuklu birlikleri Marmara kıyılarına ulaştığında, Kocaeli ve çevresini kendilerinin ve onların arkasından gelen Türkmenlerin yerleşecekleri bir saha yaptılar. Süleyman Şah önderliğinde Türkler, 1075 yılında Bizans başkenti İstanbul’un hemen yanında, büyük ve tarihi bir kent olan, sağlam surlara sahip bulunan İznik’i ve ona bağlı yerleri de fethedip burayı Türkiye Selçuklu Devleti’nin başkenti yapmak suretiyle, devletlerini kurdular. Bu durum, Bizans’a karşı Anadolu sınırları içinde yeni bir gücün ortaya çıkmasına sebep oldu.
İzmit, Selçukluların batı ucundaki stratejik bir geçit bölgesi ve kontrol noktası olarak ilgilendikleri ve ele geçirip kaybettikleri bir sınır şehri olmuştur. Selçukluların Bizans’a karşı batıdaki yürüyüşlerinin ilk zamanlarından itibaren Türkmen akınları bölgeye ulaşmış ve daha sonra 1081 antlaşmasıyla taçlanacak bir sürece kadar devam etmiştir. İzmit ve bölgesinin ele geçirilmesi Süleyman Şah’ı bir sultan konumuna getirdiği gibi Selçuklu-Türk varlığının dolayısıyla İslam’ın buradaki hâkimiyetinin tasdiki sonucunu doğurmuştur.
Portakal Hafız Konağı Manav Müzasi oluyor
Halil İnalcık, XIII. yüzyıl boyunca Anadolu’ya gerçekleşen göçün bir milyondan fazla olduğunu söylemektedir. Çadır hesabına göre Ladik’e 200.000, Kastamonu çevresine 100.000, Bolu bölgesine 30.000 çadırlık Türkmen göç etmiştir. Yani Selçukluların son dönemleri ve Osmanlıların ilk dönemlerinde Kocaeli’nin de içerisinde yer aldığı coğrafyaya çok büyük bir Türkmen/Manav yerleşimi sağlanmıştır. Bu göç hareketi ve yerleşim, Kocaeli Manavlarının bu coğrafyadaki temellerini oluşturmaktadır.
Anadolu’dan Kocaeli’ne geçişi sağlayan, Sakarya’nın denize döküldüğü ova, Osmanlılar için Geyve Boğazı’nı geçmedikçe kapalı bir bölgeydi. Osmanlılar, Geyve’den başlayarak Adapazarı’na kadar uzanan dağ geçidini 1305’te ele geçirdiler. Onların Geyve Boğazı’nı fetihleriyle ilk defa Osmanlı kuvvetleri Adapazarı Ovası’na indiler. Bundan sonra ikinci aşama, Beşköprü’de ovaya iniş faaliyetidir. Ovadan iki istikâmette akınlar başlar. Birisi Akyazı üzerinden Bolu tarafına, öteki Sapanca’nın kuzeyinden İzmit’e doğruydu. Bu akınların birinde, Gazi Akça Koca Kandıra’ya yerleşti. Kocaeli yarımadasında ilk gaza akın merkezi Kandıra’dır. Gazi Akça Koca orada ölmüştür, mezarı o bölgede Babadağ denilen mevkidedir.
Tarihimizde İstanbul’un fethi gibi bir dönüm noktası olan Palekanon Savaşı, Osmanlılara Kocaeli’yi kazandıran yaşamsal bir savaştır. Pelekanon Kalesi Gebze’ye yakın, Eskihisar geçidinde sahilde bir kaledir. Bu savaşta Orhan Gazi galip gelir. Gebze düşer ve Osmanlılar bundan sonra Pendik’ten Üsküdar’a kadar bütün sahil boyunu ellerine geçirir. Hereke, Pendik, Üsküdar ilk kez bu tarihte, 1329’da alınır. İzmit’in fethi çok sonra, 1337’de gerçekleşmiştir. Fetihten sonra Orhan Gazi bölgenin yönetimini oğlu Gazi Süleyman Paşa’ya bırakmış ve Bursa’ya dönmüştür. Gelen Türkmenler bölgeye yerleşerek yeni yeni köyler kurulmuş ve Kocaeli bölgesi tamamen bir Osmanlı yurdu haline gelmeye başlamıştır.
Kocaeli Manavları diğer şehirlerde yaşayan Manavlar ile karşılaştırıldığında kısmi benzerlikler mevcut olmakla birlikte kendilerine özgü bir takım kültürel öğeler barındırmışlardır. Bu durum özellikle bayramlarda kendini göstermiştir. Bir divana bağlı olan köylerde her gün bir veya iki bayram yapılır, bütün köyler bayramın yapılacağı köye toplanırdı. Bu bayramlaşma geleneği çok nadir tespit edilmiş bir gelenek olması ile dikkat çekmektedir.
Çok zengin bir yemek kültürüne sahip olmaları da Manavların şehre kattıkları kültürel değerler açısından önem arz etmektedir. Mancarlı Pide, çiğce, tavuklu keşkek, sütlüce, dartı gibi yiyecekleri ile bölge lezzetlerine ciddi katkıda bulunmaktadır. Manavların söz, nişan ve düğün gibi evlilik geleneği ile ilgili uygulamalarına bakıldığında Anadolu kültürünün geneliyle ve gerek İslâmî dönem gerekse öncesi olmak üzere, Türk tarihi boyunca uzanan tarihî kültürel kökenleriyle belirgin bir bütünlük gösterdiğini ifade etmek gerekir. Son yıllarda Kocaeli’ndeki Manav köylerinin boşalması da önemli bir sorun olarak kendini göstermektedir. Kocaeli bölgesinde çok sayıda Manav köyünde yaşayan halk şehre göç etmiş bu durumda köylerin boşalma durumuna gelmesine neden olmuştur. Manav köylerinin boşalmasında 1960’lardan sonra devletin uyguladığı şeker pancarı kotası etkili olmuştur. Fazla ürettiği şeker pancarını satamayan köylü üretimi bırakmıştır. Okumak için köylerden şehre gidilmesi de köylerin boşalmasında etkili olan diğer bir etkendir.
KAYNAKÇA
Ali Aktaş, İzmit Sancağında Manavların Etnik ve Kültürel Yapısı, Cinius Yayınları, İstanbul, 2016; Fahri Tuna, Aynalıkavak Yazıları, Değişim Yayınları, Sakarya, 2011; Halil İnalcık, “Koca-Eli Yöresinin Fethi”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Cilt:1, Kocaeli, 2016; Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul, 2014; Işıl Altın, Kocaeli-Kandıra Türkmenlerinde (Manavlar) Geçiş Dönemleri (Doğum, Evlenme, Ölüm), Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Sakarya, 2003; Muharrem Öçalan, Sakarya İli Ağızları, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Kayseri, 2004; Orhan Türkdoğan, Etnik Sosyoloji, Timaş Yayınları, İstanbul, 1999; Osman Turan, “Süleyman Şah “, İ. A., c. 11, İstanbul 1979, s. 218-219; Recep Yaşa, “Adapazarı ve Çevresindeki Manavlar”, I. Sakarya ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu, Adapazarı, 1999, s. 289-290; Recep Yaşa, “Sakarya Yöresinde Türkmenler”, Sakarya İli Tarihi, Cilt: 1, Sakarya, 2005, s. 213-214; Recep Yaşa, “Osmanlı Arka Planında Kocaeli ve Çevresinde Selçuklu Yerleşimi”, Uluslararası Gazi Akçakoca ve Kocaeli Tarihi Sempozyumu, Cilt:1, Kocaeli, 2016, s. 111; Seda Yılmaz Vurgun, “Kocaeli Manavlarının Sosyo-Kültürel Hayatları”, Uluslararası Milli Mücadelede Servetiye Cephesi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu VI, Cilt: 3, Kocaeli, 2020, s. 1514-1515; Şükrü Haluk Akalın-Recep Toparlı Vd., Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2011.
Resul NARİN